Akraba

13 2 3
                                    

Son sürât koşmaya çalışıyorlardı, son sürât.. Teresayla son sürât ne kadar hızlıysa o kadardı.

Teresanın eli ile zorla gösterdiği yere elli metre kadar mesafe vardı fakat canavar çoktan yolu yarılamıştı bile. O kadar hızlı yaklaşıyordu ki Dean ve Teresa oraya koşana kadar büyük ölçüde yetişicekti. Tabii az kalmasına rağmen teresa düşünce büyük ölçüdesi kalmamıştı, Dean hemen önündeki geçite baktı, orda Teresayı bırakabilirdi ama o onu bırakmamıştı, teresa kalkmaya çalışırken Dean arkasını döndü ve düşündü 'Amca'
'Beni yaşlı hissettiriyorsun.' dedi ses.
'İsmini unuttum, yardıma ihtiyacım var.'
"Yardıma çağırcağın kişilere böyle davranmamalısın.'

Çantanın fermuarları birden açıldı ve içeriden zifiri kılıç çıkıp Deanin eline oturdu. Dean geçitin on metre ötesinde canavarı bekliyordu.
Canavar öyle bir sürtünerek geliyordu ki, asfaltta kıvılcım çıktığını görebiliyordunuz.

Dean yaratığın direk misilleme yapcağını düşünsede canavar onu şaşırttı ve birden sivrilip kobra gibi yukarı dikildi ve çıngırak sesleri gelmeye başladı.

'Buna birşey yapabilir misin?'
'Yaparım yapmasına ama sen kalır mısın ortada bilemem.'

O sırada Teresa kalktı ve Deanin yanına geldi "Geçite koş." diye bağırdı "Hayır, burada senleyim."
"Ne, hayır hadi git."
Ve birden ses kesildi, Dean ona baktığında bu sefer misilleme tahmininin tutucağını doğruladı, yaratık o kadar seriydi ki hiçbir eklemini oynatamıyacağını biliyordu.

Gerildiğinde.. oradan bir güvercin geçti, Deanin basite indirgediği bir güvercin, sonra güvercin bir şahine dönüştü ve yükseldi, şahinden o yükseklikte bir ayıya. Ayı onlarca metreden hızını alarak bir tane darbe indirdi canavara ve yere düşerken yuvarlandı ve insan formunu alıp doğruldu, gerisin geriye baktı "Geçide girin!" tekrar bir şahine dönüşerek canavarı tacize başvurdu.

Teresa ve Dean o sırada koşarlarken yaratık, şahin ile uğraşıyordu. Geçitten geçtiler ve uzuncasına loş ışıkta bir koridorla karşılaştılar, ve birden içeri uçan bir cisim girdi ve sonra iki metre boyunda bir erkek bedenine dönüştü "Bu taraftan lütfen."

"O gitti mi,bizim için oyaladın." dedi Teresa.
"Onu oyalamadım sadece daha da sinirlendirdim şimdi girmeye kalkışmasa bile illa kalkışacaktır." dedi çocuk ve devam etti "Terminus kendi bölgesini korusa bile kampın sınırları tamamı ile hazır değil."
"Ne kampından bahsediyorsunuz?" dedi Dean.
"Ha." dedi çocuk tekrar "Doğru ya, açıklamam için ilk önce şurdan çıkalım." dedi ve meşaleler içinde taş zeminde, yüksek tabanlı ayakkabısı ile gıcırdatarak önden ilerledi. Çocuğun üstünde, beyaz bir kılıç tutan, gözleri ile kıpkırmızı alevler saçan kaslı bir adam olan, sarı bir tişört giyiyordu, tişörtün üstünde 'Mars' yazıyordu. Altında ise mor ve bordolardan oluşan kare kare bir şortu vardı.

Birkaç zaman sonra çocuğun dur işareti ile durdular. Çocuk Deanin gördüğü kadarı ile morumsu bir kapının anahtarını kaldırıyordu.
Anahtarı kaldırdı ve kapıyı kendine çekti, içeri bolca ışık doldu. Adımını attı ileri "Gelin."

Dean sonunda dışarı çıkacağı için ümitlenmişti, adımını attığı anda ise birden mest oldu, fakat görüntünün tamamını idrak edemiyordu. Çıkar çıkmaz görüntüğü şuydu, bir köprünün altından akan nehir uzunca sağından devam ediyordu, nehrin karşısında kocaman beyaz devasa sütunlar içinde uzunca bir yapı vardı yapının ardında idrak edemediği bir sürü şey vardı.

| Apollon Melezleri | Percy Jackson.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin