Billie reisi dinleyin. Onu sevin.
°★°
"Hanımefendi.. Size bunu 40. Kez söylüyorum. Anlıyorum, acınız büyük. Ama serumunuz bitmeden sizi bırakamam."
Hemşire yaşlı kadını son kez ikaz ettikten sonra, yeleğinin önünü düzelterek odadan ağır adımlarla çıkmıştı.
Bir kaç saat önce :
64 yaşındaki Lee Seo-Hyun, kızı ve damadının ölüm haberini televizyonda gördükten sonra ağlayarak yerden kalkmış, kalkması ile yere düşmesi bir olmuştu.
Torunu, büyükannesinin yere yığıldığını gördüğünde, ilk ne yapacağını bilememişti. Sonra ise korku tüm bedenini sarmış koşar adımlarla bahçeye çıkmıştı. Şans ilk ve son defa yüzüne gülmüş olacak ki karşısına bay kang'ı çıkarmıştı.
Şimdiki zaman :
Ellerini mahçupca bükerken, göz yaşlarını tutmaya çalışıyordu küçük olan. Eğer ağladığı belli olursa büyükannesi tekrar üzülür ve bayılır diye korkuyordu.
"..Şey, büyükanne.. Bir şey sorabilir miyim?"
Sesinin titremesine engel olamadığı için ne kadar kendine kızsa da artık çok geçti.
"Sor.. Sor meleğim. "
Büyükannesi de kendisi gibiydi. Ağlıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Torunu daha çok küçüktü eğer bir şey olursa onu kimseye emanet edemezdi.
"Annem.. Annem ve Babam. Şuan acı çekmiyorlardır değil mi?"
Kelimelerin ağzından dökülmesiyle artık kendini tutamamış, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Büyükannesi de kendisini tutmayı bırakmış ve kollarını iki yana açarak torununu sarmalamıştı.
"Merak etme, onlar şuan iyi durumdalar."
O gün serum bittiğinde, torununu yanına alarak, kızı ve damadını son kez görmek için bulunduğu yerin zıt yönünde kalan hastaneye yola koyulmuştu Seo-Hyun.
1-2 saat içinde genç çocuk için her şeyin son bulacağı, bu hastaneye gelmişlerdi. Yaşlı kadın kimliği elinde, danışmaya yaklaşıp buğulu gözleri ile kızı ve eşinin adını sormuştu.
İşlemler hallolup danışman birini yanına çağırdıktan sonra, 40'lı yaşlarında bir adam gelmiş ve 'Morg görevlisi' olduğunu belirterek onları gidecekleri kata yönlendirmişti.
"Gireceğiniz yer burası. Ama çocuğu içeri sokmamanızı öneririm."
Kafasını hızla iki yana sallarken, karamel renkli saçları etrafta uçuşmuştu Jungkook'un.
"Hayır! Annemi göreceğim. Babamı göreceğim! ONLARI GÖRMEK İSTİYORUM!"
Gözlerinden yaşlar dökülürken, görevli acıyarak bakmıştı küçüğe. Büyükannesi derin bir iç çekmiş ve torununa dönmüştü.
"Nasıl istersen ballı lokmam"
Büyükannesi bunun mantıklı olmadığını tabii biliyordu. Aklı başında biri nasıl bir çocuğun iki ölüyü görmesine izin verirdi ki? Ama torununun onları görmeye hakkı vardı. Vedalaşmak zorundalardı.
Seo-Hyun, çocuğun elini sıkı sıkıya tutarken karşısındaki büyük, mavi kapıyı yavaşça iterek içeri girmişti.
°☆°
![](https://img.wattpad.com/cover/222962190-288-k464200.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[DÜZENLENECEK] Agorᥲρhobιᥲ ✵𝚈𝙾𝙾𝙽𝙺𝙾𝙾𝙺✵
Fanfiction"Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden" dedi tilki. ↺𝟐𝟗 𝐍𝐢𝐬𝐚𝐧 𝟐𝟎𝟐𝟎↺