Eveeet bolca Jungkook'a söveceğiniz bir bölüm karşınızda
1 Hafta Sonra
Yaklaşık bir haftadır Hoseok'un çenesiyle uğraşıyordum, Taehyung hâlâ ona yüz vermiyordu yani bi yandan haklı da olsa bu olayın ceremesini de ben çekiyordum büyük haksızlık.
Bi de bu yetmiyormuş gibi Namjoon da vardı, birkaç gün önce Seokjin'den hoşlandığını söylemişti ve sürekli ne yaptığını öğrenmek için beni kullanıyordu, şu hayatta ne olursa olsun platonik bir arkadaşınız olmasın hele de 2 platonik arkadaşınız hiç olmasın, ben ki bir bakışımla onlarca kızı altıma almayı başarabilen birisi iki tane hiçbir haltı beceremeyen arkadaşla uğraşıyordum.
Aslında.. son bir haftanın asıl meselesi bunlar değildi, sorun tamamen Park Sikik Jimin'di, bana olan bakışları çok rahatsız edici ve huzursuz eden derecedeydi, bakışları çok tuhaf normalde gidip ağzının payını verirdim ama onu zaten kendime layık görmediğim için konuşma gereği duymuyordum sadece bana bakmasın yeter.
Şimdi ise kantinde oturuyoruz, Namjoon yanı başında oturan Seokjin yüzünden tedirgin bir şekilde elleriyle oynuyordu, onu ilk defa böyle görüyorum, kahkaha atmamak için kendimi oldukça kasıyordum yoksa büyük bir pot kırardım ve buna açıklık da getiremezdim, Hoseok'la göz göze geldiğimde gözlerimle Namjoon'u işaret ettim gözleri hemen oraya kaymasıyla bütün kantini inletecek derecede kahkaha atması bir oldu bende daha fazla kendimi tutamayarak kahkaha atmaya başladım, bütün kantin bize bakıyordu ama umrumda bile değildi.
En sonunda Seokjin dayanamayıp söze atıldı
"Hey siz ikiniz ne karıştırıyorsunuz bize de söyleyin" nefessiz kalana kadar güldüğümüz için ikimizde soruya cevap veremiyorduk.
Seokjin dudaklarını büzüp Namjoon'a döndü "Namjooniee~~ sen biliyor musun neden güldüklerini"
Ohaa resmen Seokjin, Namjoon'a aegyo yapmıştı ve gülmekten kafamı kaldıramasam da bu anı kaçıramazdım, kafamı kaldırıp baktığımda Namjoon'un eli gömleğine gitmiş birkaç düğme iliğini açıyordu, suratını hesaba katmıyorum bile yeni hasat edilmiş domatesleri andırmıştı bana, biz Hoseok'la gülmeye devam ederken, Namjoon'da bize bakıp öldürücü bakışlar atıyordu. Onun bu bakışlarını görmemek için kafamı çevirdiğimde göreceğim şey pek alışılmadık olmasa da beklemiyordum, Park sikik Jimin gülümseyerek bu tarafa bakıyordu yanında da yandaşları Taehyung ve Yoongi vardı, göz göze geldiğimizde yüzümdeki gülümseme anında silindi, bu sefer öldürücü bakışlar atma sırası bendeydi, rahatsız olup kafasını çevirmesini bekliyordum ama o inatla gözlerime bakmaya devam ediyordu, sonunda Yoongi ellerinden tutup bakışlarını ona çevirmesini sağlamıştı.
Bu sırada Hoseok'un bana seslendiğini yeni duyuyordum "hooop Jungkook kime diyorum birader frekanslarını mı kapattın lan" kafamı sonunda Hoseok'a çevirebilmiştim "Nereye bakıyorsun lan sen" diyip az önce odaklandığım yere baktı, "haaa şimdi anladım senin Jimin mood'un açık kalmış dur kapatayım" diyip koluma anlamlandıramadığım şekillerde dokunuyordu.
Tekrardan o yöne bakıp masayı incelediğinde hemen ayağa fırlayıp beni kolumdan tutarak kaldırmaya çalıştı
"Kalk Jungkook kalk Taehyung orda hadi gidelim" ellerinden kurtulmaya çalışarak sitemli bir şekilde söylendim
"Lan ebesini bellediğim bırak beni napacaksın"
Şirin olmaya çalıştığını zannederek dudak büzdü "lütfen Jungkook-ah gidelim" işte tam olarak bundan bahsediyordum asla ve asla platonik bir arkadaşınız olmasın. Hoseok gitmeden bombayı da masaya bırakmayı unutmamıştı
"Biz gidiyoruz siz de baş başa kalın kumrular" arkamızda meraklı bir Seokjin ve kırmızı görmüş boğa gibi olan bir Namjoon bıraktığımıza eminim.
Biraz ilerde duran masaya ulaştığımızda ikimizde birer sandalye çekerek oturduk, tabiki Hoseok Taehyung'un ağzının içine girecek kadar yakınına oturmuştu.
"Selam güzelim nasılsın" Taehyung sinirle söylendi
"Ben sana kaç kere bana güzelim deme dedim olum yakışıklıyım lan ben"
Hoseok kocaman gülümsemişti "tamam sakin ol güzelim yakışıklım derim bundan sonra sana" elimi alnıma götürüp hafifçe vurdum ahh bu çocuk cidden aptalın tekiydi.
"Güzelim-" Hoseok eliyle ağzına vurup devam etti "yani yakışıklım, bugün okul çıkışı bişeyler yapalım mı"
"Olmaz bugün Jimin'le takılacağım" diyip eliyle Jimin'i işaret etti, ama Hoseok'un bu işin peşini bırakmayacağı kesindi
"Bugünlük beraber gezsek olmaz mı bence Jimin için de sıkıntı olmaz dimi Jimin" diyerek Jimin'e kaş göz işareti yapıyordu,
Jimin hemen başını sallayıp "tabii hiç sıkıntı değil benim için, keyfinize bakın bari birileri mutlu olsun" dedikten sonra beni buldu gözleri ama anında geri çevirmişti, ne yani utanmış mıydı normalde gözlerime uzun uzun bakmaktan asla çekinmeyen Park Jimin utanmış mıydı ne ironi ama.
Taehyung'un sesiyle düşüncelerimden ayrılabilmiştim "olmaz dedim Hoseok söz verdim bi kere diyorum yalnız bırakamam"
Hoseok biraz düşünür gibi yapıp sevinçle çığırdı "Tamam Jungkook da bizimle gelsin biz birlikte takılırız onlar da birlikte takılır"
Bir anda masadaki tüm bakışlar üzerime çevirilmişti, herkes merakla bakarken sadece aralarından birisi nefretle bana bakıyordu.. Yoongi, sanırım kafası falan güzeldi, ayrıca bu bir kamera şakası falan mıydı siktiğimin Hoseok'u bana sormadan sikik eziklerle takılmamı mı istiyordu hayır tabiki hayatta olmaz asla kabul edemem
"Hayır Hoseok gelmicem" evet şimdi ısrarlar bölümümüze geçiyorduk"Ya hadi nolur lütfen birkaç saat sadece" sinirle soludum
"Birkaç saat Jimin'e katlanmamı mı istiyorsun kusura bakma dostum seni severim ama o kadar düşmedim ben, bir ona bak birde bana rezil olmaya hiç niyetim yok "
Kafamı çevirip Jimin'e baktığımda gözlerinin dolduğunu görmüştüm, hızla masadan kalkıp gitmişti, arkasından hemen Yoongi de kalkmıştı işaret parmağını bana doğru sallayıp
" Seninle sonra hesaplaşacağız" diyip benim bişey dememe fırsat vermeden arkasından gitti,
Taehyung'da ayaklanıp Hoseok'a döndü "sakın bir daha yanımıza bile yaklaşmayın, biraz olsun değiştiğini düşünmüştüm ama siz birbirinizle takıldığınız sürece asla düzelmezsiniz" diyip oda gitmişti.
Eveeet şimdi Hoseok'dan azar yeme zamanıydı "hadi ne diyeceksen çabuk de uyumaya gideceğim"
Hoseok'un yüzünden ne kadar sinirli olduğu anlaşılıyordu, "siktir git Jungkook iki dakikada onun gözündeki bütün değerimi yitirdin"
Fazla abartıyordu "sencede artık bu hevesin çok uzamadı mı bırak peşini artık yeni limanlara yelken aç ufkun geniş olsun biraz"
Ayağa kalkıp bana tepeden bakarak konuştu "sen sevgiden ne anlarsın ki benimkisi heves olmayı çoktan geçti ve bildiğim tek şey Taehyung'u deliler gibi sevmem, ama sen duygusuz piç'in tekisin, yaptığın şeylere dön bir bak Jungkook sonra konuşalım" diyip çekip gitmişti.
İnanamıyorum, cidden inanamıyordum bu sözleri söyleyen Hoseok olamazdı dimi dalga geçiyordu benimle,ellerimi saçlarıma geçirip çekiştirdim, hayatım çok sürükleyiciydi ama yerlerde herşey boka sarıyordu ne mükemmel ama..
Salam, umarım beğenirsiniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım.
Burdan görünmez okuyuculara sesleniyorum oy verin aq elinize yapışmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Direction of fate | Jikook
FanfictionOkulun havalı ve kimseye taviz vermeyen çocuğu Jungkook yaptığı bir iyilikle hayatının aşkı'yla tanışacağını nerden bilebilirdi ki