watermelon sugar high

841 59 35
                                    

Smut!!!!

Her şey monoton ilerliyordu, Louis arada şirkete uğruyordu, kahvaltıyı ayrı saatlerde yapıyorlar, akşamları ise ayrı ayrı yerleren yemekler söylüyorlardı. Arada konuştukları şeyler oluyordu tabii, 'günaydın' , 'iyi geceler' gibi cümleler bla bla bla.

Louis her şeyi biliyordu; Harry'nin Liam'la çalışacağını. Ama bir tepki vermemişti. Harry ona hak veriyordu, ama şimdi birbirlerinden fazla uzaklardı. Neredeyse 6 gündür birbirlerini görmezden geliyorlardı.
Louis sanıyorsa çalışma odasındaydı, evet, evde nerede olduğundan bile bihaberdi.

Aralarında küslük olduğunu düşünmüyordu, sadece birbirlerine karşı soğuklardı o kadar. Çoraplarının üstünde dikkatli adımlarla ilerledi.

Çalışma odasından gelen sessizliğe bakılırsa Louis hâlâ işinin başında olmalıydı. Harry kapının kolunu dikkatli olmaya özen göstererek açtı, hatta o kadar özen gösterdi ki Louis onun girdiğinin farkına bile varamadı. Şu an tam anlamıyla konsantre bir şekilde ekrana gömülmüş, bir yandan da -Harry'nin tahminine göre- elindeki sözleşmeye ufak notlar atıyordu.

Bir an elinin duraksadığını fark etti, evet, kesinlikle fark etmişti ama çaktırmıyordu. Harry derin bir nefes aldı ve pofuduk çoraplarıyla onun masasına doğru ilerledi.
Louis hiç aldırış etmeden işine devam ediyordu, Harry onun prüzsüz yüzünde göz gezdirdi.

"Hey, ne yapıyorsun?" Sakin sesiyle mırıldandığında Louis hiçbir tepki vermeden gözünü ona dikti. Harry bakışları birbirine kenetlendiği anda yutkunmasana engel olamadı. Adam çok... şey bakıyordu, anlarsınız işte, hem ürkütücü ama aynı zamanda da aşırı seksüellik içeren bir bakıştı bu.
Tabii ki Harry'e göre.

Ama ifadesizliği ağır basmış olacak ki ürkütücü olan tarafın daha yoğun olduğuna karar verdi.
"Bir şey mi oldu? Ne yapıyor gibi görünüyorum?" Aldığı cevapla olduğu yerde donakaldı. Tamam, Louis ile daha önce de tartışmıştı falan filan ama bu çok farklı geliyordu.

Bozulduğunu belli etmeden birkaç adım daha attı, Louis onun koyun desenli çoraplarına gülmek isterdi. Elbette ki bunu yapmadı. Ama cidden, aşırı sevimli duruyordu.
"Şey, ben... süt içmek ister misin diye sormaya gelmiştim de." Louis gözlerini devirme dürtüsüne büyük bir uğraşla karşı koydu ve çocuğun elindeki süt şişesine odaklandı.

Gerçekten bunun için mi gelmişti?
Çocuğu terslerse bunu üsteleyeceğini biliyordu, bu yüzden diz üstü bilgisayarının kapağını yavaşça kapattı ve ellerini birleştirdi.

Harry reddedileceğini çoktan kafasında kurmuştu, ama beklemediği cevap adamın dudaklarının arasından döküldü.
"Tabi, neden olmasın?"
Harry gözlerini irileştirdi ve ağzının açılmasına engel olamadı.
Aslında, Louis gülme dürtüsüne daha fazla engel olmamalıydı, çocuğun yüz ifadesindeki şaşkınlık, saçlarının dağınık ve yumuşak görüntüsü, üstündeki baldırlarına kadar uzanan beyaz kısa kollu tişört ve altından belli olan siyah baksırıyla oldukça gülümsenesi duruyordu. Ayaklarındaki koyunlu çoraplar söz konusu bile değildi.

Tamam, Harry anlamıştı, Louis hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Louis masanın önüne geçti ve kalçasını aşağıda kalan masanın kenarına dayadı. Bu oturuşuyla beyaz eşofmanından az da olsa belli olan erkekliğine bakmamak için savaşıyordu Harry.

"Orada dikilmenin bir sebebi var mı?" Harry ona yöneltilen soruyla kafasını iki yana salladı, suratındaki şapşal ifadeyi bir çırpıda doğru ilerledi.

Onu göz ucuyla süzdü ve elindeki cam şişeyi ona uzattı. Louis'nin sütü içerken ki mimiklerini büyük bir açlıkla izliyordu. Birkaç yudum sonra biten ufak şişeyi tekrar ona uzattığında Harry'nin gördüğü şey dudaklarından çenesine doğru süzülmekte olan beyaz sıvıydı.

Watermelon Sugar  // Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin