Okuyan herkesten oyları ile destek vermesini rica ediyorum ♡♡
Her şey ileri düzeyde harika ilerliyordu; Harry ve Liam sürekli olarak bir araya gelip uzun soluklu çalışmalar yapıyorlardı.
Elbette Liam onu birkaç kişi ile daha tanıştırmıştı, Max ve Darwin onunla yakından ilgileniyor ve ses provalarından tutun, birçok şarkıyı cover halinde düzenleyip kaydediyorlardı. Ve evet, bu 3 hafta içinde Harry'nin -kendisine göre- en iyi coverladığı şarkıyı çeşitli internet platformları üzerinden paylaşmışlardı, izlenme sayısı beklenenin de üstündeydi.
Harry fazla belli etmese de içten içe Louis'ye büyük bir minnettarlık duyuyordu. Şimdi ise iş başında olan adamı görmek üzere şirkete yola koyulmuştu. Binanın önüne geldiğinde buradan en son nasıl çıktığını hatırladı, Louis'yi çıldırttığı anları aklının ucundan geçirdiğinde ufak bir kahkahaya engel olamamıştı.
Adamın odasının önüne geldiğinde asistanını hiç umursamadan odaya daldı, genç kadının Louis'ye 'üzgünüm efendim, engel olamadım' dercesine yaptığı jest ve mimikler pekte fazla umursanmadı. Louis şu an önemli bir telefon konuşması yapıyordu ve asistanını bir el hareketi ile yolladı.
Harry kadının suratına sinsice sıtıttığında Louis bunu göremeyecek kadar meşguldü. Çalışma koltuğuna tekrardan oturdu ve gözlerini Harry'e dikerek konuşmasına devam etti.
Harry onunla kurduğu göz temasında bile yerinde duramıyor, ileri geri, sağa sola yürüyüp duruyordu.Birkaç dakika sonunda sabır taşının çatlamak üzere olduğunu fark eden Harry ağlarcasına feryat etti. "Tanrı aşkına Louis, kapat şu siktiğimin telefonunu!" Louis onun haykıran ses tonuyla gözlerini irileştirdi ve omurgasını dikleştirdi. 'Bunu sana ödeteceğim Styles.' teması altında gönderdiği keskin bakışlarıyla boğazını temizledi.
"Ah afedersiniz, hayır hayır, her şey yolunda, lütfen devam edin." Louis ona tekrardan uyarıcı mimiklerini ilettiğinde bu Harry'i gram etkilememişti. Onu daha fazla sinirlendirmek istiyordu.
Adamın yanına ilerledi ve tekerlekli koltuğunu kendi yönünde çevirdi. Louis ona sorarcasına baktığında sadece omuz silkmekle yetindi, ilgiyi hak eden bir şey varsa, tam olarak kendisiydi. Neyse ki Harry bu konuda bir uzmandı, adamın oturduğu deri koltuğun önünde diz çöktü ve ellerini ani bir hareketle pantolonunun düğmesine attı, Louis sadece tek eliyle onu durdurmayı denediyse de pek fazla başarılı olmuşa benzemiyordu, erkekliği ne zamandan beri çocuğun elinin altında kıvranır hâldeydi ki?
Louis, alnından akan terlerle ve eşit oranda hem tahrik olmuş hem de 'bunun sırası mıydı?' bakışları ardında inlememek için dişlerini dudaklarına geçirdi.
"Ahm... huh? Evet, şey... sanırım bacağıma kramp girdi de." Son çırpınışlarını deneyen adam kıravatını boynundan koparırcasına gevşetti, çocuk ona hayatının en güzel blowjobunu veriyordu ve ne yapması gerektiğinden pekte emin değildi.
Elini çocuğun kafasına, kendi kafasını ise arkaya attı, derin nefesler eşliğinde telefon konuşmasını sonlandırmaya çalışıyordu.
"Pekâlâ, her şey için... teşekkür ederim- ahh! .... evet söylediğim gibi... tamam... ha? tabii... NE? Uhm, anladım, teklifinizi değerlendireceğim... görüşmek üzere.""Harry?" Çocuk kapattığı gözlerini biraz daha sıktı, bir yanlışlık falan mı vardı, adamdaki yorgun ve boşalmak için çırpınan adrenalin patlaması yaşayan ses tonu kendini gayet centilmen bir ingiliz aksanına bıraktı.
"Hey, Harry!" Louis çocuktan yanıt alamadığında ona endişeyle bakmaya başlamıştı. Harry gözlerini araladığında harikalar diyarından uyanmanın verdiği keyifsizlikle sertçe yutkundu ve yeşillerini aralarındaki masanın üzerinden adama çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Watermelon Sugar // Larry Stylinson
Hayran Kurgu"Fazla kaşınıyorsun ufaklık. Sınırlarımı zorlama." Ciddi ses tonu Harry'i korkutmak yerine daha da heyecanlandırmıştı. "Zorlarsam ne olur Loueh?" Louis hayatına aniden giren bu çocuğa istediğini vermeyecekti- ya da kendisi öyle zannediyordu. Harry'n...