1

515 54 78
                                        

Karın düştüğü ilk gece bir erkek çocuğu dünyaya geldi.

Adımlarımı hızlandırıyorken üzerime sinmiş yanık kokusuyla birlikte kralın topraklarına bir hazine ile döndüğümü yüzüncü kez hatırlatıyordum kendime. Iki göğsümün arasında hissettiğim şey acılarımı, hayal kırıklıklarımı, uykusuz gecelerimi, uğruna karşı çıktığım her şeyi unutmamı sağlıyordu adeta. Oradan elim bomboş dönebilirdim belki buraya getirilen şey ölü bedenim olabilirdi ama tüm kötü düşüncelerime rağmen güç her zaman benimleydi.

Mutlulukla birlikte basamakları çıkarken parmaklarım kolyemin üzerinde dolaşıyordu. Onu yakalamıştım, yol boyunca bir kedi gibi sözümü dinlemiş ve yerinden kalkmaya çalışmamıştı bile şimdi ise zindanda onun gibi büyük bir ejderha için ayrılmış yerdeydi.

İlk başta zindanlar küçüktü bir ineği bile zor sığdırabilecek derece küçüklerdi oraya bir ejderha koymak mümkün değildi. Geçiçi bir süre onları kraliyet sarayından uzak bir mağarada tutmuş ve bakımını sağlamıştım. Kral onlarla bu şekilde ilgilenmemim zor olduğunu fark edince mahzenleri zindanlarla birleştirmişlerdi. Yeteri kadar büyüklükte olmuşlardı, amacım onların uçmalarını sağlamak değildi sadece yeteri kadar büyük bir alanda olmaları gerekiyordu saldırgan olmamaları için.

Ama Kaŝita şu an orada bulunan tüm ejderhalardan daha büyük ve daha güçlüydü bu yüzden önceliğim onu daha hızlı bir şekilde eğitmekti. Hakkında öğrenmek istediklerimi zamanla öğrenebilirdim genç olduğu için birlikte uzun zaman geçireceğimizi düşünüyordum. Ama Wiyes'i düşününce önemli olanın genç olmak olmadığını hatırladım odamdan içeri girmeden önce. Kötü bir şey olmadığı sürece onunla zaman geçirebilirdim doğrusu bu olmalıydı.

Üzerime sinmiş barut ve yanmış ağaçların  kokusundan hızlıca kurtulmak ister gibi yeleğimi ardından gömleğimi çıkarmaya başladım. Onu gün ışığında göreceğim için heyecanlıydım aslında krala her şeyin iyi gittiğini, kayıp verdiğimizi ama bir ganimetle birlikte döndüğümüzü anlatmak zorunda olmasaydım belki çoktan onun yanında olmuş olurdum.

Kirli çamaşırlarımı yere bırakırken gözlerim çalışma masamın üzerindeki dağınıklığa takılmıştı. Üç gün öncesindeki gibiydi  her şey bıraktığım gibi yerlerinde duruyorlardı. Ben istemedikçe odamı temizlemelerine izin vermiyordum çünkü araştırmalarımı görmelerini istemiyordum. Bu duvarların ve kapıların arkasında konuşulan şeylerden haberim vardı elbette benim kaçık olduğumu düşünüyorlardı. Bazıları ise büyücü olduğumu kralı bile bu şekilde etkim altına aldığımı ileri sürmekten çekinmiyordu. Hayır kral sadece topraklarını genişletmeyi, hazinesine daha çok altın eklemeyi, kan dökmeyi seven bir sadistti. Gerçek bir ejderha yakalayıp onu eğitene ve bunu kanıtlanayana dek o da diğerleri gibi benim kaçık olduğumu düşünüyordu.

Ejderhalar, tılsımlar, ejderha yumurtaları, ejderha türleri ve daha bir çok şey hakkında araştırma yapıyordum onları avlamadığım zamanlarda. Bu odaya giren birisinin araştırmalarımı okuyup hakkımda yanlış şeyler söylemesini,  araştırmalarımı başka kişiler ile paylaşmasını ya da araştırmalarımı başka bir yere kaldırmasını istemiyordum.

Kağıtlara hızlıca göz gezdirdim en son babamın günlüğünden önemli kısımları yazmışım ve altına kendi gözlemlerimi eklemişim.

Ejderhalar  patates sevmiyor.

Syyal bir deniz ejderhası ama karada vakit geçirmeyi de seviyor.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Maledictus Spiritus/SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin