Seoul Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri Hastanesi- Batı Kanadı****
Doktor Oh, görevlilerden istediği ilk yardım çantası eline ulaşır ulaşmaz ayaklandı ancak müdahale etmesine bile izin verilmeden hasta görevliler tarafından apar topar sandalyeye oturtulup, masaya kelepçelendi.
Odaya girdiği andan beri hastanın ilk defa karşı koyduğunu da o zaman gördü. Ne kelepçeler çıkarılırken, ne Sehun savunmasız bir şekilde onunla aynı odadayken, ne de Sehun ilk yardım çantası gelene kadar yaralarını kontrol ederken hiçbir harekette bulunmamış, uysal bir şekilde söylenileni yapmışken şimdi ise görevlilerin elleri arasında çırpınışı Doktor Oh'a verilmiş olma ihtimali olan sakinleştiricinin etkisinin geçiyor olabileceğini düşündürtmüş, raporda yazılanların doğruluk payını da hesaba katıp böylesinin daha sağlıklı olabileceğine karar vermişti. En azından pansuman bitene kadar kelepçeli kalmasında bir sakınca görmüyordu.
Görevlilere tekrar çıkmalarını söyledikten sonra, masanın hastanın tam yanında kalan kısmına oturdu ve başını eğmiş olan hastaya kafasını kaldırmasını söyledi. Birkaç saniyelik beklemenin ardından hasta başını kaldırdı ardından Doktor Oh'un gözüne kaşındaki yaranın açılmış olduğu için kanıyor olması çarptı. Görevlilere karşı koyarken olmuş olmalıydı.
Yüzündeki ifadeyi bakışları, kafasını kaldırmasına rağmen yerde olduğu için okuyamıyordu ama geldiğinden beri yalnızca iki veya üç kez değişen ölü bakışların şu anda da harelerine hakim olduğunu az çok tahmin edebiliyordu.
Gözlerinin önüne düşen saçları yavaşça geriye taradı ve böylece yüzünü açığa çıkardı. Parmaklarının arasındaki yumuşak teller Doktoru gülümsetmiş hemen ardından ciddi ifadesine geri dönmüştü. Ardından hasta dikkati kelepçelere çekmek ister gibi bileklerini oynatmış ve sessiz ama tok bir tonda, "böyle mi hasta-doktor arasındaki güveni sağlayacaksın, doktor?" Diye sormuş, hemen ardından arkasındaki çantaya uzanıp pamuğu ve tentürdiyotu alan Doktor Oh onu umursamaz bir şekilde, "prosedür gereği," şeklinde yanıtlamıştı.
Alaylı bir 'hah' sesi çıkarmış ve "yalan söyleme, doktor. Siktiğimin prosedüründe öyle bir şey olmadığını ikimiz de biliyoruz," demişti.
Doktor Oh elindeki tentürdiyot bulaşığı pamuğu hastanın kaşına birazcık sert bastırıp tıslamasını sağladı. Bu onun lügatında 'çeneni kapat' demek oluyordu. Kaşındaki yara açıktı fakat dikiş gerektirecek bir açıklık olmadığından Doktor Oh, yarayı temizleyip yara bandı ile kapatmayı tercih etmişti. Hareketlerine burun kemerinin üzerindeki kabuk bağlamış yarada devam etti. Orayı da temizleyip bantladı. Ardından dudağının kenarındaki kurumuş kan lekelerini temizledi, sonra kabuk bağlamış olan yaraya yumuşaması için biraz krem sürüp küçük bir bantla yarayı kapattı. Son olarak boynundaki kesikte durakladı. Bu kadar kötü dayak yiyecek ne yapmış olabileceğini düşündü. Sonra birden bu hastanın hikayesini, neden burada olduğunu, nasıl bu hale geldiğini merak ederken buldu kendini. Onu bu kadar acımasız ve söylenildiği kadar tehlikeli yapacak ne yaşamış olabilirdi?
Düşünceleri yüzünden duraklaması, hastasını da meraklandırmış olacak ki pansumana başladığından beri ilk defa üzerinde hissettiği bakışlar tekrar işleme devam etmesini sağladı. Kesik derin değildi ancak atar damarın tam üzerinde olması Sehun'u şüpheye düşürmüştü. Yapan kişi ne yaptığını biliyormuş gibiydi. Bir an aklının kuytu köşelerinden hastanın intihar etmeye kalkışmış olabileceğini geçirdi fakat okuduğu doktor raporlarının hiçbirinde hastanın intihara meyilli olduğu yazmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obey or Die [sekai]
Fanfic'Benden korkmuyor musun?' 'Senden korkmalı mıyım?' 'Ülkenin en donanımlı akıl hastanesindeki en tehlikeli hasta olarak biliniyorum. Bilmem, korkmalı mısın?'