( NOT; BU SAÇMA BÖLÜMÜ SAÇMA DEĞILMIŞ GİBİ OKUYUN. BU ARADA ÇOK AZ Bİ ELEŞTİRİ KULLANDIM LİNÇİ AZ ATIN.)
Sabah olduğunda Mabel ve Dipper huzur içinde uyuyordular. Dipper'ın uykuda ki mırıldanmalarından başka ses yoktu. Mabel yüzünde bir ıslaklık hissetti, gözünü açtığında Paytak'ı görmüştü. Yüzünü yalayarak onu uyandırmış uyanınca da yemek kabını göstermişti. Sanırım acıktığını ifade ediyordu.
"Seni akıllı domuzcuk acıktın mı?" Dedi ve Paytak'ın yemek kabına yemeğinden koydu. Yanına da suyunu koydu. Paytak kıtlıktan çıkmış gibi yemeye başladı yemeğini. Birazcık etrafa saçarak hem yemeğini yiyordu hemde suyundan içiyordu.
Mabel ayağı kalktı ve Dipper'ı gördü. Ona eşek şakası yapmak istedi çünkü neden yapmasın...
Klasik şakalardan yapacaktı, Dipper'ın eline biraz yapıştırıcı döktü ve yüzünü gıdıkladı, Dipper elini yüzüne vurdurdu ama yapıştırıcı çok güçlüydü direkt yapıştı eli yüzüne. Burnu eliyle kapandığı için ağzı ile nefes alıyordu.
"MABEL NE YAPTIN!" DEDI DİPPER.
"Ahahaha kardiş sadece şaka" dedi utanmışlığını gizlemeye çalışarak.
"Birşey yap Mabel böyle şakamı olur"
Mabel Ford'u çağırmaya gitti.
"Foooord yardım et Dipper'ın eli yüzüne yapıştı"
"Geldiim" dedi Ford.
Ford , Dipper'ı inceledi ve yapışkana baktı. Cebinden bi tür sıvı çıkardı ve Dipper'ın eline sürdü. Yavaş yavaş yapışkanın etkisi geçmeye başladı.
"Vaay canına Ford, bu şeyi başka boyuttan mı getirdin, uzayda mı satılıyor, peki kaç cüce doları" diye ardı ardına soru sormaya başladı.
"Bak Mabel, bu sıradan bir aseton büyütmeye gerek yok" dedi Ford.
"Bi daha böyle şakalar yapma şapşal" dedi sert bir dille Dipper.
"Tamam Çam Ağacı büyütme" dedi Mabel.
O sırada içeri Stan girdi. Ellerinde bilet ve pasaportlar vardı.
"Naber şapşallar , ne gibi ineklikler konuşuyorsunuz" dedi neşeli bir ses tonu ile.
"O ellerindeki ne Stan" diye sordu Ford.
"Bunlar bilet altı parmak tanıştırayım. Sizleri yurt dışına seyahate çıkarıyorum" dedi Stan.
"Yurt dışına mı? Nereye" diye sordu Mabel.
"Bak kızım kahvaltınızı yapın ve valizinize 2-3 eşya koyun şimdilik sürpriz olsun" dedi Stan. Sonra Ford'a sordu.
"Hey Ford senin eş zamanlı çeviri cihazların vardı hani dünya turunda kullandığımız onlar nerede?"
"Aa bodrumdaki kutunun içindelerdi iyi akıl ettin hemen getiriyorum" dedi Ford.Aşağıya indiler ve kahvaltı yapmaya başladılar, Mabel acele ediyordu Stan onu uyardı;
"Hey Mabel acele etmene gerek yok, nasıl olsa eninde sonunda öğreneceksin nereye gideceğimizi" diyince yavaşladı Mabel. Elinde kutuyla gelen Ford kutuyu masaya bıraktı ve;
"Evet Stan cihazlar burada hangi dile ayarlıyorum?" Diye sordu.
"Tamam tamam, bekletmenin lüzumu yok. Türkçe'ye ayarla" dedi sakin bir ses ile. "Türkiye'ye mi gidiyoruz Stan?" diye sordu Ford. "Evet"
"Peki bize orda kim yardımcı olacak hiçbir yeri bilmiyoruz" diye sordu Dipper. Stan yemeğini yerken aynı anda cevap verdi;
"Ben tabii ki, uluslar arası aranan bir suçlu iken Türkiye'de kaçak olarak sığınmıştım, Ankara'yı avcumun içi gibi bilirim. Olmadı birine sorarız ne var yani. Oradan da biraz daha doğu tarafına gideceğiz" ve yemeğine devam etti.
"Sence orada yakışıklı erkekler var mıdır Dipper" dedi Mabel.
"Lütfen orada sıradan bir turist gibi davran Mabel."
"..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESRARENGİZ KASABA: KIYAMETİN ERTELENMESİ
Mystery / ThrillerSezon 3 tarzında bi kitap