"Doldur doldur."
"Bu biraz fazla olmadı mı?"
"Ne fazlası kızım? Onu o sarı çiyanla yemeğe çıkmadan önce düşünecekti. Al, şu kırmızı biberden de dök biraz."
Eh, bu kadarıda fazla ama. Kız istemeye geldi çocuk sanki, kahvenin içine katmadıkları şey kalmadı. Tamam o kızla akşam yemeğine çıkması doğru değildi. De, bin defa çocukluk arkadaşım diye açıklama yapmıştı. Yani, kızın Jin'e arkadaş gözüyle bakmadığı belliydi ama bunda Jin'in ne suçu vardı? Sonuç olarak o Jisoo'yu seviyordu.
"Yeter ama çok abarttınız siz de. Zehirlemek mi istiyorsunuz çocuğu?" diyip kahve bardağını önlerinden aldım ve içindekini lavaboya boşalttım.
Lalisa gözlerini büyülttü ve "Yah! Ne yapıyorsun Chaeyoung?" dedi.
"Ne ne yapıyorum? Ben o kahveyi dökmesem hastanelik edicektiniz çocuğu."
"Kusura bakmayında Chaeyoung haklı."
Jisoo Jennie'ye cevap verecektiki, arkadan bir erkek sesi geldi. "Bence de haklı. Hem kim şu Chaeyoung'un kahveyi lavaboya dökmese hastanelik edeceğiniz kişi?" Bingo! Seok Jin, ve onun arkasından mutfağa giriş yapan altı kişi daha. Kusura bakmayında mutfak zaten göt kadar, ne diye hepiniz geliyorsunuz?
"Hiiiç."
Masadaki fındıklardan birini alarak ağzına attı ve ardından Jisoo'ya dönerek tek kaşını kaldırdı. "Öyle mi?"
"Hmhm."
"Ne diye yalan söylüyorsunuz ki? Konuşmanızın en başından beri sizi dinliyoruz zaten." Taehyung'un konuşmasıyla neredeyse hepimiz ona döndük. Neredeyse diyorum çünkü Jin ve Jisoo hâlâ bakışmakla meşguldü.
"Hadi lan oradan. Başından beri bizi dinliyor olmazsınız. Öyle olsaydı illaki bir şekilde anlardık. Görürdük işte sizi bir şekilde."
"Aa, siz körseniz biz ne yapalım canım?"
Jennie Jimin'e yandan bir bakış attı. "Oo, soz korsonoz boz no yopolom conom? Mal." Bunun üzerine hepimiz gülmüştük. Jin ve Jisoo'da gülmüştü, bitirebilmişlerdi sonunda romantik bakışmalarını.
Namjoon Hwasa'yı belinden tutup kendine çekerken "Gidelim mi artık?" diye sormuştu. Görende evli sanıcak bunları. Ama daha okullarını bile bitirmediler.
"Olur, gidelim. Saatde geç oldu zaten."
"Vay be, kırk yıl düşünsem Namjoon'un bu kadar romantik olacağı aklıma gelmezdi." Alt tarafı kızı belinden tutup kendine çekmişti, ki bunu çoğu kişide yapıyordu zaten.
Namjoon gözlerini devirdi ve Hwasa'yı elinden tutup görüşürüz diyerek kapıya doğru ilerlemeye başladı. Jisoo'da onları geçirmek için arkalarından gitti.
Bu sırada Jungkook "Tadı en fazla ne kadar kötü olabilir ki?" diyerek bardağın dibinde kalan kahveye parmağını batırarak tadına baktı. Birkaç saniye kadar tepkisiz kaldıktan sonra öksürmeye başladı ve kendine hemen bir su doldurup içti. Mal bu çocuk yemin ederim.
"Bu ne lan? Adam öldürmek mi sizin niyetiniz?"
Lisa durur mu? Durmaz. Hemen lafa atladı, "Abartma be sen de. Kuş götünü görmüş yara sanmış. Seninkide aynı mantık."
Jungkook konuşmak için ağzını açtı ama uykucu herifin teki olan Yoongi "Kapayın lan çenenizi. Ben sizin sesinizi duymak zorunda mıyım? Sabahtan beri vır vır vır vır konuşup duruyorsunuz."
Bu sırada Jisoo mutfağa girip yanıma gelmiş ve kolunu omzuma atmıştı. Sahi, niye yeni gelmişti bu? Alt tarafı kapıdan geçirip gelicekti.
"Yoongi haklı, uykum var benim. Gidelim hadi. Ha, bir de Namjoon'u arayında kombileri açsın. Bu ne soğuk ya?" dedi gözleri yarı açık yarı kapalı olan J-hope.
Yoongi'yi anlardım da, J-hope? Arka cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat ne ara 01:25 olmuştu?
"Saat baya geç olmuş." kafamı ekrandan kaldırdım "Gidinde biz de yatalım artık."
"Ayıp be ayıp, bizi evden mi kovuyorsun sen?"
"Lan saat bir olmuş bir."
"He, iyi o zaman gidelim hadi."
Cidden, Jungkooooooooook gibi bu Taehyung'da mal.
Jungkook Jisoo'nun kolunu omzumdan atıp, kollarını belime doladı ve kafasınıda omzuma koydu.
Ağlıyormuş gibi konuşmaya başladı. "Sevgilimden ayırmayın beni."
"Sabahtan beri kızın yüzüne bakmıyordu şimdi sevgilisi oldu çocuğa bak."
"Sussana sen be."
Ellerimle kollarını belimden ayırdım ve kendimden uzaklaştırdım. Sahte bir kızgınlıkla konuşmaya başladım. "Sen sus asıl. Haklı çocuk."
Dudaklarını büzdü.
"Ama, ama ama.."
Jin, Jungkook'u omuzlarından ittirerek kapıya doğru ilerledi. "Hadi kalkın artık. Gidiyoruuuuuz."
Mutfaktan çıkıp kapının önüne kadar onlara eşlik ettik. Eşlik etmek dediğime bakmayın, beş-altı adımlık yer.
Jisoo Jin'i yanağından öpmüş, Taehyung Lisa'ya sarılmış ve Jimin'de Jennie'nin alnından öpmüştü. Ben de bu sırada Jungkook'a orta parmak kaldırmakla meşguldüm.
Jimin haklıydı. Sabahtan beri nedensiz bir şekilde trip atmış, yüzüme bile bakmamıştı. Şimdi de gelmiş beni sevgilimden ayırmayın diyordu. Bok ye.
Onlar gittikten sonra biz de etrafı toplamış ve odalarımıza geçmiştik.
Biraz kitap okuduktan sonra gözlerimle verdiğim savaşta yenik düşmüş ve kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
♤
Seeeelllaaaaam.
Fice devam etmeye karar verdim eheheh.
Çok fazla uzatmam ama olsun. En azından okullarını bitirene kadar falan yazarım dbjshdjs.
Hoşçakaaaaaaaaaaalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗲𝗹 𝗺𝗮𝗿𝗶𝗮𝗰𝗵𝗶ᴿᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ
Fanfiction𝙟.𝙟𝙜𝙜𝙪𝙠: 𝖳𝖺𝗇𝗋ı𝖼̧𝖺 𝗈𝗅𝗆𝖺 𝗂𝗁𝗍𝗂𝗆𝖺𝗅𝗂𝗇 𝗏𝖺𝗋 𝗆ı? 𝖡𝖾𝗇𝗂𝗆 𝗍𝖺𝗇𝗋ı𝖼̧𝖺𝗆. [Okumayın derim ama yinede siz bilirsiniz :)]