Jeon Jungkook
"Çalsana lan artık kapıyı."
"Niye çalayım? Hırsız mıyım ben?"
"Beyinsiz misin yoksa beyinsiz taklidi mi yapıyorsun?"
"Senin taklidini yapıyorum."
Jin Hyung bana gözlerini kısarak bakmaya başladı. Korkmalı mıyım? Sanırım.
"İnşallah Chaeyoung yeniden Yugyeom'a karşı bir şeyler hissetmeye başlar da senden ayrılır. Ve Yugyeom'la sevgili olur."
"Bedduanı geri al."
"Almıyorum."
"Alsana lan. Senin ettiğin beddualar tutuyor."
Cadı gibi kahkaha attı. Cidden mi? Ne sanıyor bu kendini pamuk prensesin üvey annesi mi?
"Üff amma uzattınız be. Çekil şuradan çekil. Ben çalarım kapıyı."
Taehyung elini yumruk yapmış tam kapıyı çalıcaktıki, tahmin edin ne oldu? Kapı açıldı.
Tamam, bu kısım önemli değil. Büyük ihtimalle kapının açılma sebebi erkeklerin gidecek olmaları. Ve bu bizim için iyi bir şey.
Yani, eğer Bambam'e sarılmış bir Lisa, Jisoo'nun yanaklarını sıkan bir Jinyoung, birbirlerinin saçlarını karıştırarak eğlenen Jennie ve Jackson ve, AMAN TANRIM HAYAL Mİ GÖRÜYORUM YOKSA YUGYEOM CHAEYOUNG'UN ALNINDAN MI ÖPÜYOR?
"Chaeyoung!"
Karşımızda duran on bir kişi bize bakmaya başladığında ne dediğini tam anlamasamda bir şeyler mırıldandığını duymuştum. Sanırım küfür etmişti.
Ben ona bakmaya devam ederken yanındaki zibidi konuşmaya başladı. "Bu kim Chaeyoung?"
"Anan."
Kaşlarını çattı. "Ne?"
"I-ım, sevgilisiyim diyorum. Şimdi izin verirsen kendisiyle konuşmam gerek bir konu var." Chaeyoung'u kolundan tutup kendime doğru çektim ve kolumu omzuna attım.
Yugyeom ve Bambam haricinde diğerleru beni tanımıyordu. Sadece ben onları tanıyordum. Bambam sayesinde. Fotoğraflardan falan. Ve çocuklar sayesinde. Arkadaş oldukları için doğal olarak evde bir kaç defa onlar hakkında konuşmuşlardı. Açıkcası hapse girme olayı olmasaydı Jimin, Taehyung ve Jin üçlüsü Bambam, Jinyoung ve Jackson üçlüsünü bir kaşık suda boğarlardı. Kızlarla sevgili olmadan önce iyi anlaşıyorlardı tabii. Ah, lütfen bir alkış alalım. Çünkü birilerini hapse girme dertleri olmasa bir kaşık suda boğacak olan üçlünün içine ben de dahil oldum şu an.
"Ooo Jinyoung naber ya?"
"İyi se-"
"Ah, ondan önce seni sevgilim yanından alırsak." diyerek Jinyoung yerine kendi geçmiş ve onu da kendi yerine koymuştu.
Jinyoung tek kaşını kaldırdı, "Jisoo, bana bir sevgilinin olduğunu söylemedin?"
"Sana hesap vermek zorunda olduğunu sanmıyorum." Jisoo'yu kolundan tutarak evin içine doğru ilerledi.
Aynı şeyi ben de Chaeyoung'u peşimden sürükleyerek yapmıştım. Bana vermesi gereken bir hesap vardı ama ondan önce şu yedi cüceler defolup gitse iyi olur.
Her ne kadar salonda olsakda Taehyung'un sesini duyabiliyorduk. Ve Bambam'in.
"Bana bak Bambam, çocukluk arkadaşı dedik bir şey yapmadık sınırlarını zorlama."
"Lisa tapulu malında ben mi bilmiyorum?"
"Değil ama gerekirse onuda yaparız."
Birkaç saniye sonra Lisa'yı kolundan sürekleyen bir Taehyung ve "Gerekirse onuda yaparız ne? Satılık mal mıyım ben!?" diye kızan bir Lisa salona giriş yaptı.
Birkaç dakika sessiz bir şekilde beklemiştik. Çünkü daha Jimin vardı. Demei istediğim onun Jackson'a söyleyeceği şeyi duymak için sessiz kaldık. Ama hiçbir ses gelmedi. Öldüler mi lan yoksa?
Yaklaşık 30 saniye sonra falan Jimin salona giriş yaptı, tek başına. Jennie neredeydi?
Jimin salona girdikten birkaç saniye sonra kapı kapanma sesi duyuldu. Ve ardından Jennie'de salona giriş yaptı.
Büyük ihtimalle Jimin hiçbir şey söylemeden ikisinin yanından geçerek içeri girmişti. O gerçekten sinirli gözüküyordu. E, normaldi tabii. Ne de olsa boyu küçük, sinirleri tepesine çabuk çıkıyor.
Her neyse.
Şimdi,
Sizcede kızların bize vermesi gereken bir hesap yok muydu?
«✵»
Yok muydu ayrı mı yazılıyordu birleşik mi yazılıyordu?
Unuttum dhnejsk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗲𝗹 𝗺𝗮𝗿𝗶𝗮𝗰𝗵𝗶ᴿᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ
Fanfiction𝙟.𝙟𝙜𝙜𝙪𝙠: 𝖳𝖺𝗇𝗋ı𝖼̧𝖺 𝗈𝗅𝗆𝖺 𝗂𝗁𝗍𝗂𝗆𝖺𝗅𝗂𝗇 𝗏𝖺𝗋 𝗆ı? 𝖡𝖾𝗇𝗂𝗆 𝗍𝖺𝗇𝗋ı𝖼̧𝖺𝗆. [Okumayın derim ama yinede siz bilirsiniz :)]