12

4.8K 294 160
                                    

Jeongguk

Okula gitmek istemiyordum.

Annem bir yandan, Taehyung bir yandan geliyordu, tüm psikolojim bozulmuş gibi hissediyordum.

Keşke, babam Kore'ye gelse ve Seul dışı herhangi şehirde ikimiz beraber başka hayata başlayabilseydik.

Kendimi uzun zaman sonra ilk defa bu kadar çökmüş hissediyordum. Bu güne kadar bu hafta olan hiçbir derse kendimi verememiştim, bundan sonra da çok bir şey yapabileceğimi düşünmüyordum açıkçası.

Annemse dün eve hiç gelmemişti ve hâlâ da ortalıkta yoktu.

Gözlerim dolmuşken damlaların düşmesine izin vermeden hızlıca sildim ve beyaz gömleğimin düğmelerini ikilemeye başladım. 

Çantamı sırtıma, montumu ise koluma alıp son bir kez aynaya bakıp evden çıktım.

Olabildiğince yavaş yürüyordum, okula gitmeyi gerçekten hiç istemiyordum fakat evde durmak da pek iyi bir seçenek değildi.

Hayatım boyunca ilk defa bu kadar arada kalıyordum, Taehyung'a ne dersem diyeyim kendimi mutlu hissetmeyecektim ki dün bu konu hakkında düşünmemiştim bile.

Okula girdiğim an zil çalmıştı fakat zaten koridorda en fazla beş kişi vardık. Sınıfa hızlı adımlarla girdiğimde yanı boş olan sırama oturdum.

Kalbim çok kırıktı, hâlâ annemin bana inanmayışını sindiremiyordum, hatta bugün düne göre daha kötüydüm.

Ben pencereden dışarıdaki evleri izlerken edebiyat öğretmeni Bay Lee sınıfa girmişti, çantama dönüp kitaplarımı çıkaracakken dün çantamı hazırlamadığım aklıma geldi. Sinirlice ofladım, sanırım uyumam gerekiyordu.

•••••••••

"Jeongguk."

Kolumu dürten kişinin elini ittirip uykuma devam etmeye çalıştım, sadece çalıştım.

"Jeongguk, uyan."

Hâlâ uyandırılmaya çalışınca homurdandım.

"Jeongguk, üç derstir uyuyorsun uyansana artık!"

Ince sesli kişinin sesini ayırt ettiğimde onun Jimin olduğunu anladım, eh, en azından Taehyung değildi.

"Ne var ya? Ne olmuş üç derstir uyuyorsam!?" Sinirle kafamı kaldırıp bağırdım, uykusu olan ve morali boktan birini neden uyandırmaya çalışıyordu ki?

"Özür dilerim." Kırılmış gibi gelen sesi yüzünden vicdan azabı tüm bedenimi ele geçirmişti. Hızlıca ona döndüm. "Yemek yemek ister misin diye so-"

"Dudağına ne oldu?" Sözünü kesip ciddiyetle konuştuğumda eli dudağının sağ tarafındaki patlağı buldu.

"Ha ha, bir şey olmadı, babamla tartıştık biraz." Inanılmaz itici bir şekilde gülüp konuşunca istemsiz şekilde kaşlarım çatıldı. "Sanırım bugün iyi bir gününde değilsin."

"Yok, ondan değil." Gülümseyip konuştum. "Hadi yemek yemeye gidelim." Çantamdan para çıkardım.

Hızlı adımlarla kantine girdiğimizde Jimin'e paramı verip zeytinli poğaça almasını söyledim, böylece ben de yer tutacaktım.

En köşede bulunan boş masayı gözüme kestirmiş ilerlerken oraya ilerleyen Taehyung ile küçük çaplı bir kalp krizi geçirip yolumu değiştirmek için sağ taraflara bakınmaya başladım.

"Jeongguk! Niye ayaktasın, bizim yanımıza gelsene!" Taehyung oturmuş bir şekilde sanki normal konuşsa duymayacakmışım gibi bağırmıştı, başka bir seçeneğim olmadığı için yanına ilerledim.

R U Mine? 《Taekook》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin