17

3.9K 260 88
                                    

"Ben gitsem iyi olur galiba, belki Taehyung da gider böylece." Jimin yerdeki yatağı toplarken konuştu.

"Hayır, hayır Taehyung ve Yoongi büyük bir sorun olmadı zaten." Ellerimi uzatıp hararetli şekilde salladım. Gitmelerini istemiyordum.

"Jeongguk, bak eğer Yoongi-"

"Hayır. Yok öyle bir şey sen yanlış anlamışsın. Hem, kaç kez beni birinden hoşlanırken gördün de bu şekilde bir çıkarımda bulunuyorsun ki?" Sözünü kestim ve hızlıca konuştum, bu şekilde gözükmek istemiyordum.

Benim hızlı çıkışımdan sonra gözleri büyüdü. "Peki, öyle olsun." Kısık ve sakin bir ses tonuyla ortamı yumuşattı.

"Hadi uyanmıştır diğerleri." Aceleyle yatağımdan kalktım ve odamın kapısına ulaştım. Kapıyı açmadan önce Jimin'in kazağını giymesini bekledim.

Aşağı indiğimizde Yoongi hyung uyanmış ve yataktan çıkmamış şekilde telefonuna bakıyordu. Taehyung ise hâlâ mışıl mışıl uyuyordu.

"Acıktınız mı?" Annem neşeyle salona inip mutfağa adımladı. Neydi onu bu hale getiren?

"Bayan Jeon, aslında biz gitsek iyi olur." Yoongi yattığı yerden kalkarken anneme doğru konuştu. "Her şey için teşekkürler."

"Kahvaltı yapın bari." Ben yüksek sesle konuşunca herkes bana bakmış, Taehyung ise uyuduğu yerde hareketlenmişti.

"Pekala öyle yapalım, yeter ki sakin ol." Yoongi yattığı yerden kalkarak Taehyung'a ulaştı. "Hadi kalk sen de." Omzundan dürterek yüksek sesle konuştu.

"Off, kalkarım şimdi." Taehyung'un bu hâlini seviyordum, çok masumdu ve bende yanaklarını sıkma isteği uyandırıyordu, keşke hep böyle olsaydı.

"Pekala o zaman omlet yapıyorum, herkes yer mi?" Annemin enerjisine anlam veremiyordum. Arkadaşlarımın yanında mı böyleydi, yoksa cidden Taehyung'a karşı hayranlık mı besliyordu?

Taehyung Bey sonunda uyanabilmiş ve şaşkın gözlerle yerdeki halıyı izliyordu. Elini gözüne götürdü ve kaşıdı. "Günaydın." Yeni uyandığı için kalın sesi iyice boğuk geliyordu. Gözünü kaşıdığı eli siyah saçlarını düzeltti.

Annem ve Taehyung hariç hepimiz aynı anda günaydın diyince şaşkınca birbirimize baktık. Jimin ince sesiyle kahkaha atıp elindeki su dolu bardağı kafasına dikti. Içimde anlamsız bir mutluluk vardı, ilk defa evime arkadaşlarımı getirmiştim, ilk defa annem arkadaşlarım için kahvaltı hazırlıyordu.

"Omletler pişmek üzere, hadi masaya geçin!" Annem tezgahın önünde bağırınca hepimiz uykulu olduğumuz için yalpayarak masaya geçmiştik. Yanıma Jimin, karşıma Taehyung oturmuştu. Annem tabaklara yerleştirdiği omletleri hepimizin önüne koyup mutfaktan ayrıldı.

"Sen yemeyecek misin?" Diye arkasından bağırsam da cevap vermemişti.

"Bu üç insanla Jeongguk'un evinde kahvaltı yapacağım hiç aklıma gelmezdi." Jimin gülerek söyledi, ardından kestiği omlet parçasını ağzına attı.

"Ben aslında," Yoongi bir süre güldü ve cümlesine devam etti. "Seninle başbaşa yemek yemeyi hayal etmiştim."

Yuh! Resmen aşk itirafı etmişti! Taehyung öksürmeye başladığında yanımdaki sürahiden bardağa hızlıca şu doldurup uzattım. Jimin dudaklarını ısırdı, yanakları kıpkırmızı olmuştu. Mahcup şekilde sağında oturan bana döndü, hâlâ benim Yoongi'den hoşlandığımı mı sanıyordu!? Daha fazla mahcup olmaması için gülümsedim.

"Bana 'belli edersen çok kötü olur' diyordun!" Taehyung bağırdı ve Yoongi'nin koluna vurdu. "Resmen ilanı aşk yaptın."

Jimin kafasını gömmüş şekilde tabağındaki omletle oynuyordu. Ailesini anlattığı kadarıyla homofobik olduklarını düşünmüştüm, dün de babası pembe giymesine bile kızmıştı, kim bilir erkek bir sevgilisi olsa ne yaparlardı.

Dün yaşadığım onca minik kalp krizlerine rağmen içimde herhangi bir kırgınlık yoktu, eğer sevgili olurlarsa onlar adına mutlu bile olurdum. Taehyung ve Yoongi arasında tartışırken Jimin'i omzundan dürtüp bana bakmasını sağladım. "Sorun mu var?" Fısıldayarak sordum.

Kafasını hayır anlamında sallayıp tekrar tabağına döndü. Ben ve Taehyung tabanlarımızı bitirmiştik fakat Yoongi ve Jimin'in tabakları ilk hali gibiydi. "Niye yemek yemiyorsunuz ya!?" Onların yanında kendimi şişman hissetmiştim işte.

"Ne ya? Diyetteyim demiştim." Yoongi dünki kişinin tamamen zıttı olarak gülüyor, espri yapıyor ve eğleniyordu. Aslında bu hali daha iyiydi bence.

"Jimin, sen ye bari! Şişman hissediyorum ben." Dudaklarımı büzdüm ve sesimi incelttim, tanrım, resmen aegyo yapmıştım!

"Tamam yiyorum." Jimin halime güldükten sonra omletlerini yemeye başladı.

"Yoongi ben doymadım." Taehyung da benim gibi aegyo yaptığında Yoongi tabağını onun önüne koymuştu.

Nihayet hepimiz doyduğumuzda masayı ve salondaki koltuklara kurulmuş yatakları topladık. Taehyung ve Yoongi yan yana oturmuş kendi aralarında konuşurken Jimin tekli koltukta harıl harıl biriyle mesajlaşıyordu. Yarışması çalan telefon ile bitti. "Efendim?"

Ayağa kalkıp dışarı çıktığında Yoongi onu uzunca gözleriyle takip etti, ardından onun gibi kapıyı açıp bahçeye çıktı. Içeride Taehyung ve ben kalmıştık. Taehyung ve ben. Biz.

"Tae-"

"Jeongguk, ben çabalıyorum. Iyi bir insan olmak için. Ama kendi başımayım ve bu beni çok yoruyor." Sözümü kesip söylediği şeyler yüzünden bir dakika sonra anca kendime gelebilmiştim.

Gülümsedim. "Yalnız değilsin, ben varım, Yoongi Hyung var, Jennie ve Chaeyoung var. Asla yalnız değilsin."

"Ne demek istediğimi anladın ama anlamamazlıktan geliyorsun." Dolan gözlerini silip gülümsedi.

"Hyung, ben... ben senin yanında olamam. Ben senin yanında olacak kişi değilim, lütfen beni anla." Konuşurken sesimin titremesine engel olamadım.

Ne kadar sinirlendiğini görüyordum, onun gibi birisi reddedilince ortalığın altını üstüne getirecekken o çok sakindi ve patlama anı yaklaşmıştı. Ayağa kalkıp bana doğru geldiğinde oturduğum koltukta iyice arkama yaslandım. Elini çeneme götürdü.

"Çoçuk- hey! Diğerleri nerede!?" Annem yine yüksek enerjisi ile salona daldığında ayrılmak zorunda kaldık.

"O-onlar şeydeler." Nereye gittikleri bir anlık aklımdan çıkmıştı.

"Konuşacak şeyleri varmış, bahçedeler." Taehyung cümlemi tamamladığında onaylar biçimde kafamı salladım. Taehyung dün ve sabahki halinin tam tersiydi, işte ben buna katlanabilecek bir insan değildim! Eğer şimdi çıkar ve ileride ayrılırsak her şey daha kötü olacaktı.

Zil çalınca Yoongi ve Jimin olduğunu anlayıp hemen kapıyı açmaya gittim. Pek de özel bir şeyler konuşmuş gibi değillerdi. "Neyse ki Jongin yumuşak kalpli biri, hemen kabul etti özrünü bak." Jimin neşeli bir şekilde söyleyince Yoongi göz devirdi ve içeri geçti. Kafamla 'Ne oldu' dercesine salladım. "Dün için özür diledi Jongin'den." Oturduğu taşın üstünden kalktı ve içeri geçti.

"Ben gidiyorum." Içeri geçtiğimiz an Taehyung orta sehpadan telefonunu aldı ve montunu alıp çıktı, arkasından da kapıyı çarpmayı unutmadı.

Ben, annem, Jimin ve Yoongi arkasından bakakalmıştık sadece.

••••••••

Saat akşam sekiz olmuştu, Yoongi de gitmiş ve Jimin ile ben kalmıştık. Tuhaf bir gündü, bitmek bilmemişti.

"Siz Taehyung ile ne konuştunuz da o kadar sinirlendi?" Salonda oturuyorduk, birimiz bir koltuk, birimiz başka bir koltukta yatıyorduk.

"Sevgili olamayız dedim." Tavanla yüzyüzeyken konuştum.

"Olabilecek en mantıklı konuşma Taehyung için cinayet sebebi resmen." Gülerek söylediği şeyle hızlıca oturur pozisyona geçtim

"Öyle bir şey yapmaz değil mi?"

"Yapmaz ya." Jimin yüzüstü yatmış elinde telefon vardı, bir süre etrafı inceleyerek düşündü. "Yapmaz heralde."

"Aman neyse ya. O kadar da değildir." Bulunduğum hale tekrardan büründüm ve tavanla bakışmaya devam ettim. Günün yorgunluğundandı galiba, uyuyakalmışım.

R U Mine? 《Taekook》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin