9*

12.4K 315 112
                                    

Tanyeri zamanı gelmişti artık. Uyku ise bize haramcasına gözlerimizle buluşmuyordu. Gözlerimin başka bir sevdiği vardı belki de ondandır başkasıyla kavuşmayışı onun sevdiği kaç saattir baktığını bilmediği sert çehreydi.
- Artık odamıza çıkalım mı Agir üstümüzü değiştirelim birazdan kahvaltı hazırlamamız gerekecek
- Olur çıkalım
- Agir...
- Efendim
- Kurban olim böyle soğuk yapma
- Soğuk yapmıyorum ki
- Yapmıyorsun öyle ? Sen beni biçûk (çocuk) mu sanıyorsun kurmam (amcaoğlu)
- Çocuk değilsin sanki daha 19 yaşındasın Avjin
- Bugün akşam eve erken gel konuşmak istiyorum
Cevabını beklemeden kalkmıştım. Onunla konuşacaktım ve bu ikilem bitecekti artık bir yanımız bahar bahçe bir yanımız yaprak döküyordu. Ne zaman umut bağlasak sonra bir şekilde umut ateşini söndürüyorduk. Avjin Agir'i kendine getirsin diye kurban edilmişti bu belliydi ama Avjin Agir'i söndürüyordu
Odamıza çıktığımızda Agir hala çok gergindi . Artık akşam bu işi bitirecektim. O benim kocam ben onun karısıydım o bu toprakların ağasıydı ben de bu topraklarda büyümüş töreyi bilen biriydim ona göre davranmak zorundaydım. Kırk kat yabancı gibi hiçbir şey bilmiyor gibi davranmak artık şımarıklıktı. Agir'in bana verdiği değer o kadar aşikardı ki ilk gecemizde ben dedim töreyi çiğneyemeyiz diye yoksa o herkesi karşısına alıp buna bile baş kaldıracaktı ondan sonra da zaten beni bir kere bile zorlamamıştı çocuk kelimesinin ç'sini bile geçişmemişti bunu yaparken ne ağalığı düşünmüştü ne başka bir şeyi sadece beni düşünmüştü ve ben her seferinde bu adamı kırıyordum tek sığınağım tek limanım oyken benim evlenince bu hayatı cehennem yapışım benim suçumdu.
Gün her zamanki gibi rutin geçiyordu tek fark aklımda akşam ne yapacağımla ilgiliydi. Ne diyeceğim ne söyleyeceğim kestiremiyordum tek istediğim ona tekrardan sığınmaktı. O bu hayattaki en değerli varlıklarımdandı ve bunu aşirete kurban etme gibi bir düşüncem yoktu.
Dakikalar dakikaları kovalıyor saatler saatleri konakta hiç bitmeyen koşuşturmaya yenisi ekleniyor bu kadar kalabalık evin fazla sorumluluğu fazla koşuşturmacası oluyordu. Ve Şivanoğulları yavaş yavaş eve teşrif ediyordu. Her zamanki gibi kahkahalarıyla Mardin sokaklarını dolduruyorlar gören kızların canlarını yakıyorlardı. Kendi abileri de yakışıklıydı ama Şivanoğlu genlerinin en güzelleri bu kardeşlere gelmiş gibiydi. Şivanoğlu gelinleri timi olarak beyleri karşılamaya kapıya dizildik. Hoşgeldin faslı bitmiş yemeklere geçilmişti. Erkekler odasında da kadınlar odasında olduğu gibi sohbet vardı ama bu pek hoş bir sohbete benzemiyordu. Biran Aşiretinden bir kız kaçmıştı. Aşiretler arası bir kural vardır ki aşirette olan aşirette kalır olay çok büyük olmadığı müddetçe ama bu diğer aşiretlerinde toplanmasını gerektiren bir olaydı çünkü Berivan Biran evinin tek kızıydı herkes gözü gibi bakardı belki de bunun şımarıklığıyla kaçmıştı verilecek hüküm de berdel oklarını gösteriyordu. Erkekler odasını toplarken kulak misafiri olduğum olay berdele kurban gidecek kız için kalbimi burkmaya yetmişti. Çünkü Mardin de iki adamdan korkulurdu.  Agir Şivanoğlu ve Baran Biran bu iki adam kardeş gibi büyümüşlerdi sonra Baranın Diyarbakırda işlerle uğraşmasından eskisi gibi sık görüşemez olmuşlardı Agir de ağalığı alınca zaman bulmak çok zor olmuştu . Yemeğin üstüne keyif çayları içilmek üzere çardağa geçilmişti tüm Mardin de olduğu gibi bizim konağın gündemi de Berivan Birandı
- Ay ben inanamıyorum diye söze başladı elticim
- Ben de canım koskoca ağa kızı töre bilmez aşiret bilmezse diğer kızlara ne diyecen
- İmam abdesti bozarsa cemaatin vay haline diyon yani yenge
- Yani abi nolacak şimdi ya ölüm ya berden Berivanı da öldürecek daha anasının karnından doğmadığına göre vay Selvimin haline
- Selvi kim abla merakla sormuştum doğma büyüme tüm hayatım mardinde de geçmiş olsa pek abimlersiz ya da Agirsiz dışarı çıkmadığım için pek insan tanımazdım.
- Ay sorma Avjin zavallı selvim annesi o 10 yaşındayken öldü bir tane kardeşi vardı ona bu analık yaptı zaten babası daha annesinin kırkı çıkmadan evlendi başka biriyle bunun yemediği dayak görmediği eziyet kalmadı ne abileri ne başka biri sahip çıkmadı buna köle gibi evde iş yaptırılar bir de işte kardeşine bakardı. Kardeşine bakmak için ilkokula bile gitmedi şimdi kardeşinin üniversiteye göndermiş kız tam rahata eriyor diyorduk ki abisi olacak pislik Berivanı kaçırdı işte
- Şimdi de berdele kurban gidecek işte hem de Baran Birana mardinin sert adamaları kadrosunun as elemanı
- Abimden sonra tabi
- Oğlum baksana abimize emmikızı yaradı melek gibi melek
- Aynen kardeşim melek gibiyim Azrail olanından canını alırsam şimdi görün şurda
- Tamam ağam ya bir şey demedik
İkizler ve Agir arasında geçen konuşma herkesi güldürmüştü. Sohbetten ne kadar hoşlansam da Agirle bir an önce konuşmak için çırpınıyordum Agir de bunu farketmiş olacak ki herkese iyi geceler dileyip odamıza çıktık.

Odamıza adım atar atmaz Agir konuştu.
-Seni dinliyorum Avjin konuşmak istiyordun
- Pencerenin önüne oturalım mı ya da terasa çıkalım mı
- Pencere önünde oturalım
Pencerenin önüne oturunca içimdekileri dökmeye başladım artık hiçbir şeyin yürekte kalmasını istemedim.
- Hayatımın en farklı günüydü çünkü daha 4 yaşındaydım 4 yaşında başına en garip gelebilecek olay nedir ki ya mahalledeki çocuklar topunu çalar ya da saçını çeker ama benim yazgım buydu ya gözümün önünde bir adam öldürüldü o an kimse beni düşünmedi bu çocuk nasıl bir psikolojide olacak diye o an sen göründün yanımda açtın kollarını sardın bana ben o güvenle uyuyabildim akşam ne babam ne abilerim hiçbiri vermemişti bu güveni bana sen vermiştin kulaklarımı silah sesine kapatmış gözlerimden kan gölünü silmeye çalışmıştın
- Niye bunları anlatıyorsun Avjin
- Lütfen sadece dinle Agir
Ben o olayın etkisinden çıkana kadar her gün geldin herkes sokakta oynarken sen o küçük çocukla ilgilendin sonra o çocuk unuttu bunları ya da alıştı çünkü mahallede her gün başka feryat vardı eşini kızını döven babalar karısını satan şerefsizler berdeller ölüm fermanları iyi olan ne varda tutunuyorduk hayatta o kadar kötüydü ki mahallemiz benim bulabildiğim tek iyi şey sendin sana sığındım ben düştüm sen kaldırdın o yaraları tek tek sen sardın kimseye nazlanamadığım kadar sana nazlandım sonra ne oldu biliyor musun o çocuğun elinden tek sığınağını aldılar büyüdünüz artık çok sık yan yana gelmeyin sarılmayın dediler sen erkek odasına sen kadın odasına geçeceksin dediler ama bir yolunu buldum ve yine sığınağımı kaybetmedim zaman geçiyordu büyüme eylemi zamanla paraleldi ve bu süreçte sen mardinin gözdesi oluyordun o kadar kıskanıyordum ki seni ya birine aşık olursan diye niye biliyor musun bu küçük kalp senin için atıyormuş ama yediremedim kendime o senin kuzenin dedim yan gözle bakamazsın dedim bakmadım da kalbim sızladı ama ben kondurmadım içim yandı yine yok dedim tam her şeyi atlatmıştım her şey yolundaydı ki her şeyimizi aldılar bizden Dilşanımızı aldılar paramparça olduk dağıldık ama yine başardık toparladık belki her şey kaldığı yerden devam etmedi belki her baktığımız yerde onu gördük ama yine yanyanaydık yine yaptık Agir sonra seni ağa yaptılae daha yeni dilşanımız gitmişken bir de sana bu sorumluluğu yükledilee işte ben o zaman o sığınağı kaybettim o kadar acımasızdın ki o kadar farklı biriydin ki o benim Agir abim değildi o benim sığınağım değildi sonra zaten gelip gitmelerin de bitti bize artık sığınağım kendi de vazgeçmişti bana sığınak olmaktan
- Onun sebebi başkaydı be suyum
- Lütfen bitirim sonra söyle tamam mı
Aylar sonra gördüm seni bize geldiğiniz gün abimle konuşmanızı duydum yüreğim napacağını şaşırdı bir yanda kuş oldu pır diye uçtu bir yanda gök gürledi kan ağladı kalbim napacağımı bilemedim o kdae korktum ki çünkü ben Agir' i bir kere kaybetmiştim ya evliliğimizde o korkunç adama olursa ya onu 2. kez kaybedersem bu düşünce beni yiyip bitirdi ondandı tüm ikilemim ama şimdi napacağımı biliyorum ne yapmak istediğimi de
Yüzlerimizi olabildiğince birbirine yaklaştırdım
-Agiri bir daha kaybetmeyeceğim
Duduklarımızı buluşturduğum acemice bir öpücüktü belki ama onu hissetmek bile bulutların üstüne çıkarıyordu. Agir ilk başta şaşkınlığın verdiği bir duraklama yaşasa da sonrasında kontrolü eline almıştı. Dili ağzımın içinde keşfe çıkarken eli ise usulca belimi bulmuştu. Nazik hareketlerle kucağına çekti. Altımdaki sertlik tuhaf hissettirmekle birlikte güzel hissettiyordu. Onu etkilemek çok güzeldi. Bugün için araştırdığım şeyi faliyete koyacaktım. Dudaklarımızı usulca ayırdım yüzünde şaşkınlık oluştu. Kucağından doğrulduğumda ise hayal kırıklığı ortaya çıktı. Komidine doğru ilerleyip telefonumu aldım ve hareketli bir parça açtım. Tekrardan Agir'in kucağındaki yerimi aldım ve olabildiğince kucak dansı yapmaya başladım ve odayı dolduran inlemeleri beni daha da şevklendirdi. Dudaklarımız tekrardan dansa başlamış Agirin eli ise kalçamda dolanıyordu. Şevkimiz artarken kıyafetlerde yeri boyluyordu altımda büyüyen beni zevke boğuyordu. Agir'in zevkten gözü dönmüştü ve bedenlerimiz birbirine kavuşturup tek beden olmamızı sağladı. Yavaş yavaş başlayan tempomuz gittikçe arttı ve final noktasına yaklaştık. İçimdeki sıcaklığı hissettim ve Agir üstümden inip yanıma yattı kollarına arasına alıp sıkı sıkıya sardı.
- Ağa olduktan sonra gelmeme sebebim seni görmemek değil seni kırmamak içindi
Şaşkın gözlerle Agir'e bakıyordum tam ağzıma açmış bir şey söylecekken Agir izin vermedi ve kendimizi uykunun kollarına teslim ettik.
Artık her şey bizim için daha güzel olacaktı.

MERHABA ARKADAŞALAR BİLİYORUM BU BÖLÜMİ ÇOK BEKLEDİNİZ AMA DAHA ÖNCEDE BELİTTİĞİM GİBİ BU YIL SINAV YILIM VE SINAVIN ÖNE ÇEKİLMESİYLE DERSLERİME DAHA ÇOK ASILMAM GEREKTİ O YÜZDEN LÜTFEN KUSURA BAKMAYIN DUA EDELİM SINAVIM İYİ GEÇSİN VE YAZIN BOL BOL BÖLÜM ATAYİM

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AGİR Û AVÊ (ATEŞ VE SU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin