5- Şeytan or Melek?

16 4 17
                                    

( Şeyda senin seçtiğin şarkıya tükürem!!)

(Medyadaki şarkıyı dinlemeyin ölersiniz)

Devam edin pliss

----------------------------

Yasemin'den

"KALKIN LAAAN!!!"

"Allah! ne oluyo be?!" Alara duyduğu sesle yerinden sıçrayıp birkaç saniye boyunca hayatı sorgulayıp bana döndü. Bende o sırada ayakkabı bağcığımı keçeli kalemle boyuyordum. Evet, sorgulamayın! "Zülfikar hocanın sesi mi o? Bizimle gelmemişti ki."  Boyamayı bitirip ona gösterdim. "Nasıl olmuş?"

"Kızım soruma cevap versene!"

"Ne bileyim ya! Bende onun sesiyle uyandım zaten." Gözleri elimdeki ayakkabıya düşünce, "Ve uyandığın gibi bağcık mı boyamaya başladın?"

"He." kısa kesip önüme döndüm. Tuhaf bir kızdım. Daha doğrusu ikimizde tuhaftık ve bazen ne yaptığımızı kendimiz bile kavrayamazdık, umursamazdık da. Zaten hayattan keyif almamızın sebebi de bu. Umursamamak... Neyse çok boş yaptım.

Ayakkabıları ayağıma geçirip çadırdan çıktım. İlerde Zülfikar hoca hala uyanmayan kişilerin çadırına girip bağırarak üstlerine su döküyordu. Sıkıntıyla ofladım. Zaten okulda onunla karşılaşmamak için Alara'yla kırk takla atıyorduk, hatta sadece biz değil tüm okul hatta müdür bile ondan kaçınıyodu. Neden? Çatlaktı çünkü!!

Bir saniye müdür nerede? Bunu düşünürken birden sol omzumda bir ağırlık hissettim. Omzumun üzerine bakmamla gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Omzumun üzerinde parmak kadar kırmızı elbiseler içinde bir kız oturuyor ve ağzındaki sakızı şapırdatarak çiğniyordu. BU BENDİM!!!

"Ne bakıyon kız öyle! Aklından ne geçtiğini tahmin edebiliyorum. Ne duruyosun yap gitsin. O müdürden de intikamını alırsın böylece. HAHAHAHAAAA!"

"HAYIIR!" bu sefer de sağ omzumdan gelen sesle o tarafa döndüm. Bu seferkinde beyaz bir elbise giymiş halde yine ben vardım. Tövbe Bismillah. Ne oluyo be!

"Sakın yapma. O aklından geçeni hemen sil. Yapacağın şey çok yanlış. Sana karşı çok haksızlık yapmış olsa da o senin müdürün. Saygında kusur etmemelisin."

"Kapa çeneni be! O müdür salağı yüzünden bu kızla arkadaşı kaç defa okuldan uzaklaştırdı haksız yere! Görmemiş gibi konuşma." bunu diyen şeytan üzerine " Aslında pek de haksız sayılmaz ama-" diyip araya girince "SUS!" diyip beni susturdu.

"Hayır sakın onu dinlem- AAHHHH!!!"

"Yasemin, iyi misin? Çağırdım ama duymadın da"  Alara çadırdan çıkmış ve beni öyle ayakta dikili bir şekilde görünce elini omzuma koyup beni kendime getirmeye çalışmıştı. Ama elini koyduğu taraf meleğin oturduğu yerdi.

"Hiç, sadece melek düştü." başımı ayağımın yanında acı içinde uzanan meleğe indirdim.

"Yasemin, sen bugün iyi değilsin bak ben sana söyliyeyim. En iyisi sen yanımdan ayrılma!"

"Hayııır!! Çabuk müdürün çadırına doğru git ve henüz uyuyorken ondan intikamını al!!!"

Ozuma aniden çarpan topla yere düştüm. "AHHHH!!" Alara ileride top oynayan bir grup çocuğa bakıp "İNSAN GİBİ OYNAYIN LAN OYNAYACAKSANIZ!!!!" yanımdaki topu alp en önde duran çocuğun kafasına attı. "BİR DAHA BU TOP BİZE GELİRSE KESERİM TOPUNUZU ONA GÖRE HE!!!!"

Kıkırdadım. "Sen de ne abarttın be." elimden tutup ayağa kaldırdı. "Bir şeyin yok ya." Ayağa kalkıp ona bezmiş bakışlarımdan attım. "Yok, ama bu sefer şeytanım da gitti."

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Kamptaki günler beklediğimizden daha sıkıcı geçmişti. Geldiğimiz günün sabahı zaten Zülfikar hocayı görmemle gideceğimiz güne kadar saatleri saymıştım.

"Off! Ne zaman gelecek bu servisler?"

"Az biraz sabret, gelmek üzereler." bunu dedikten onbeş dakika sonra görüş açımıza giren servislerle çantamızı sırtımıza atıp yanımıza gelmelerini bekledik.

Yarım Saat Sonra

"Kalk lan ordan orası benim yerim!"

"Nereden senin oluyormuş be ilk ben geldim.

"Alara ve Yasemin, ben de diyordum bu kızların kampta neden sesi sedası çıkmıyor. Meğersem tüm enerjilerini serviste diğer sınıf arkadaşlarıyla yer kavgası yapmak için biriktiriyorlarmış..." Canım(!)- müdürcüğümüz yine her zamanki gibi bizi azarlayınca birkaç kişi bize bakıp gülmüştü. Önümdeki - yerinden kaldırmaya çalıştığım - çocuk da gülünce kafasına vurdum. "Ahh! Vurmasana kızım!" tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki... içeriye telaşlı bir şekilde Zülfikar hoca girdi. En arkada oturan Buse konuştu. "Aa hocam siz de bizim servisle döneceksizin?"

"Hayır Buse, Zülfikar hocanız zaten kendi şahsi arabasıyla geldi." müdür konuştuktan sonra Zülfikar hocanın yüzü biraz daha tedirgin hale büründü.

"Müdürüm, zaten bunu söylemek için yanınıza geldim. Çünkü benim arabam çalınmış."

Servisteki herkesten hayret ve şaşkınlık nidaları yükselmişti. Tabi benle Alara'dan da öyle... Zülfikar hoca öyle korkmuş gözüküyordu ki bu halleri bizi bile tedirgin etmişti. Müdür durumun ciddiliğinin farkına varmış ve öğrencilerin dikkatini üstüne çekerek" T-tamam çocuklar. Ben hocanız ve birkaç öğretmeni daha yanıma alıp burda kalacağız. Siz de servisle evlerinize dönüyorsunuz. " diyip hızlıca Zülfikar hocayla servisten indiler. İndikleri gibi servis hareket edince Alara'yla beraber boş bir yere geçtik. Tüm servis sessizdi, sanırım herkes hırsızlık olayını düşünüyordu. Aslında düşününce saçma geliyordu. Okuldaki herkes şu çatlak hocanın külüstür arabasının çalınmayacağını bilir. Peki kim çalmış olabilir?

"Sen de mi aynı şeyi düşünüyorsun?" Alara'nın sorusuyla ona döndüm ve başımı salladım. "Bak, ben öyle hemen telaşlanmak istemiyorum. Sonuçta hoca çalan kişiyle ilgili hiçbir şey söylemedi. Hatta görmediğine bahse girerim. Ya arabasının park ettiği yeri yanlış hatırlıyorsa. Biliyorsun bu hoca çatlak olduğu kadar unutkandır da." Alara'nın dedikleri doğru olabilirdi ama içim hala rahat değildi. Cevap vermeyip önüme döndüm.

Ne yapalım bir günümüzde olaysız geçmiyordu ki.

Ömrümde ilk defa bir hoca için üzülmüştüm.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Servisten indiğimiz gibi eve doğru ilerledik. "Sence hocanın arabasını bulmuşlar mıdır?" Alara'ya baktığım da kalırımların üzerindeki çizgilere basmadan yürümeye çalışıyordu. "Ne bileyim. Yarın okulda öğreniriz herhalde." off bu kız niye bu kadar umursamazdı. Sonunda evin yanındaki parka varmıştık.

"Hey, Yasemin! Şuradaki çocuğa baksana." Gülerek söyleyince merakıma yenik düşerek o tarafa döndüm. "OHA!!" gördüğüm şeyle ağzım bir karış açılmıştı ama sonra ben de Alara gibi gülmeye başlamıştım.

Beş yaşlarında bir çocuk parktaki bir ağacın arkasına geçmiş işiyordu.

Parkın yanından geçene kadar kahkaha atmamak için zor durmuştuk. Ama sokağın sonuna varınca anıra anıra kahkaha atmaya başlamıştık.

------------------

Yeni bir bölüm sonuuuuuuu ehfuwuıkls

Okuyucuların dikkatine: Bu hikayede yer edinen her bir konu gerçekten de yaşanmıştır...fwmfwmomvjsjgeqoırfı2                                                                                                          








 



Biz İflah Olmayız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin