dokuzuncu gözyaşı.

143 35 8
                                    

-

"Güzelliğe!" demişti Hoseok birasını kaldırıp benimki ve seninkine vurduğunda.

"Güzelliğe." dedim ben de ama sana bakıyordum. Ve sen de karşı masadaki başka birisine.

Sonradan fark ettim,Hoseok da bana bakıyordu.

Ne hale geldik? Bu cidden olamaz, ne halde geldik? Ben,sana vurgunum.

Önümüzdeki yemeklere, ortamdaki loş ışığa, bir kaç genç çocuğa ve köşede bizim masamıza bakarak gülen genç kızlara değilde, tam yanımdaki sana bakınıyordum elbette. Hoseok hemen yanımda ara sıra bana attığı kaçamak bakışlarla eski sevgililerinden birisini anlatıyordu ve sen ya gülüyor ya yemek yiyor ya da o masaya bakıyordun.

Fark ettim ki sen ve ben için burada değiliz. Hoseok  denklemin içinde ve onun varlığı bizim denklemimizi bozmakta gün ışığım. 

"Sen ne yaptın?" diye soruyorum sana ve ardından saniye saniye gözlerine düşen gölgeyi izliyorum. Elbette hala acı çekiyorsun onun ardından, bende bunu için sordum. Acı çek ve önüne dön diye. Üzgünüm ama sen başkalarına bakarken, benim canım seninkinden daha fazla yanıyor. Üstelik düzenli bir şekilde,her gün, hayır her an.

"Tek gecelik bir şeydi." diye kestirip atıyorsun. Biliyorum,elbette değil. Tek gecelik olsa gözlerinin altı böyle morarmaz ağlamaktan.

"Pek sanmıyorum." diyorum ikinci biram için sipariş verirken yanımızdan geçen garsona ve alkolün de etkisiyle sana eğilmeye başlıyorum aynı zamanda karşımızdaki masada duran genç kızlara ufak bir gülüş atıyorum. 

"Hyung, kendimi pek iyi hissetmiyorum." diyorsun. Bilmez miyim?

"Ee,Yoongi. Sen de neler var?"

Hoseok gözlerinde pırıltılar, dudaklarında güzel bir gülüsemeyle bana bakıyor. İnkar etmeyeceğim çok güzel bir çocuk Hoseok. Neşeli, düşünceli, sanata tutkun ki ben gibi bu yönü.

"Benim hoşlandığım birisi var." diyorum sakince. İkinizde şok oldunuz çünkü benim gibi birisinden beklemiyorsunuz.

"Hyung! Hiç belli etmiyorsun!" diyorsun Jimin. Bana hyung demeye devam ediyorsun. Nefret ettim bundan.

Ve gülüyorum. Bu defter ve gözyaşlarım aklıma geliyor.  Öyle ya hiç belli etmiyorum. Eder miyim hiç? Senin için sadece binlerce kelime yazdım, binlerce gözyaşı döktüm, nice çiçekler büyüttüm gönlümde. Ama pek belli etmiyorum o yüzden gerek yok bunları bilmene.

"Platonik biraz." diyorum ben de gelen biramdan bir yudum alırken.

"Yoongi hyung aşık!" 

Bu sefer çenene yasladığın elinle ve garip bir şekilde daha da koyulaşan gözlerinle sana bakıyorum.

"Aşığım." diyorum. 

Sen kıkırdıyorsun, ben az önce sana ilanı aşk ettim farkında değilsin. Benim kalbim sıkışıyor.

"Anlat bakalım kim bu şanslı kız?"

Hoseok belli ki biliyor biseksüel olduğumu ki sesi baya bir imalıydı. Ben de biliyorum onun erkeklere olan ilgisini çünkü gözlerini bazen Taehyung'dan alamıyor. Onun adını da senin sayende biliyorum, yakın, baya yakın bir arkadaşın.

"Bu bir erkek." diyorum gözlerimi sana sabitleyerek. Senin sırrını biliyorum, sen de benimkini bil.

Aramızda güven problemi olsun istemem. Hoseok bıyık altından gülümsüyor, az önce ona ümit vermiş oldum. Sense kıkırdıyorsun. 

"Anlamıştım." diyorsun ben korkuyorum.

"O gün bana tiksinerek bakmamıştın." 

Bu cümle beni o kadar üzüyor ki, elimi sana uzatıp yanağını okşuyorum, alkolün de etkisi tabi, yalan zerre etkilenmemiştim.

"Aşk, aşktır." deyiveriyorum.

"Aşk,aşktır." diyorsun sende.

"Biraz uçarı birisi." diyorum ben de başka bir yudum alırken.

"Konuşkan, hareketli ve garip bir şekilde şapşal ama zeki de." diyorum.

"Tanıyor muyuz bu şanslıyı?" Hoseok bir  ihtimal ondan bahsediyor muyum diye soruyor bana, anlıyorum her hareketinden kendisi bir kitap gibi açık ve bariz, ben gizemlerden hoşlanırım mesela sen gibi.

"Daha önce hiç görmediniz. Aynı apartmandayız." diyorum ben de. Ufak bir yalan kimsenin canını acıtmadığı gibi, bizim gizli ilişkimizi de korur. Senin bile haberinin olmadığı ilişkiyi...

Hoş teknik olarak yalan da sayılmaz. Seni o kadar anlattım ki, duvarlar konuşabilse seni,sana daha iyi anlatırdı, burada yaşıyor sayılırsın.

"Boyu benden kısa biraz, saçları hafifçe uzun. Yüzü de bir hayli güzel bir erkeğe göre."  

İronik, senden bahsediyorum,seni sana anlatıyorum ve sen yüzünde bir gülümseme ile seni dinliyorsun benden.

"Fotoğrafı var mı?" diyor Hoseok. Üzüldüğünü değişen ses tonundan anlayabiliyorum.

Sense bana bakıyorsun. Bana ve saçlarıma. Uzanıp ellerini saçlarıma değdiriyorsun. 

"Pamuk şekeri olmuşsun hyung." diyorsun kıkırdayarak. 

Uzanıp seni öpsem, büyük ihtimalle atılırız oradan. O yüzden kıkırdıyorum, ağladığım belli olmasın diye.

"Hayır yok." diyorum Hoseok'a.  

"Üzüldüm hyung, platoniklik kötüdür." Hoseok biliyor sanırım benim sana yanık olduğumu ve elinde değil ama o da çok belli ediyor bana olan ilgisini.

"Bilmez miyim?" diyorum ve biraz da o mutlu olsun diye biramı onun birasına vuruyorum dudaklarıma götürmeden önce.

"O zaman aşka." diyorum sana bakıp sonra biramı seninkine ve Hoseok'unkine vururken.

"Aşka." diyorsun ve Hoseok da mırıldanıyor.

Bu gece, onun umutları kırıldı.

Bu gece, hayatımdaki en iyi kararlardan birinin seni sevmek olduğuna karar verdim.

Bu gece, sana seni anlattım.

Bu gece, gözyaşlarım mutluluktan.

Bu gece, seni deliler gibi öpmek istedim.

Bu gece, sana sarılıp uyumak istedim.

Bu gece sen, bence seni sevdiğimi anladın.

Bu gece, ben kendimi yaktım.

Min Yoongi
7 Mayıs 2020 |23:42.

my most beautiful tears | m y g x p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin