on dokuzuncu gözyaşı.

167 34 27
                                    

minyoongi: jimin merhaba nasılsın? 

parkjimin: yoongi hyung? iyiyim sen nasılsın?

minyoongi: evet benim,rahatsız etmedim umarım. yanına gelemiyorum biliyorsun evindesin, arayıp da seni benimle konuşmak zorundaymışsın gibi hissettirmek istemedim, o yüzden mesaj atmayı tercih ettim. umarım iyisindir. 

parkjimin: teşekkür ederim çok düşüncelisin. beni arayabilirdin hyung senin sesini duymak isterdim ama madem mesaj attın,biraz ağrım var. ağrı kesici kullanmıyorum bir halta yaramıyorlar. dediklerine göre bileğim ters dönmüş ve bir kaç doku zedelenmesi varmış.

minyoongi: tanrım... gerçekten bunları duymak ölüm gibi hissettiriyor.

parkjimin: hyung... ne diyeceğimi bilemedim teşekkür ederim endişelendiğin için.

minyoongi: aslında yanına gelmek istiyordum. ama o kadar yakın olmadığımızdan ve evinin adresini bilmediğimden gelemedim.

parkjimin: hongdae, 645. Sokak. chul hee apartmanı, kat 9. daire 25.

minyoongi: kırmkzı şarap sever misin?

parkjimin: sadece sen gelsen de olur, yoongi.

minyoongi:birazdan, oradayım küçük. 

Tüm konuşmamızı yazdım, her bir harfini kazıdım defterime bu günü asla unutmayacağım. Çünkü bugün beni yine öptün,bugün ruhlarımız birleşti ve dudaklarındaki alkol tadından sarhoş oldu tüm zihnim

Kapıyı annen açtı ve yüzünde nazik gülümsemeyle beni içeri aldı. Dediğine göre gelen tek arkadaşın benmişim. Hoseok ya da Taehyung gelmemiş. O yüzden pek bir mutluydu annen burukluğunun yanında. Şarap ve biraz araştırmalık getirdiğimi görünce gülümsedi ve bana direkt olarak odana geçebileceğimi söyledi. Elime iki kadeh tutuşturup eğer istersem orada kalabileceğimi de söyledi kıkırdayarak.

Beyaz ve grilerin yoğunluğunda, iki kişilik duvar kenarındaki yatağınla ve bacağının altındaki destekle sen bu halinde bile inanılmaz görünüyordun.

Turuncu saçların dağılmış, üzerinde boş gri bir kapüşonlu altında baldırlarını açıkta bırakan bir şort, sağlam olan ayağını kendine çekmişsin ve diğer ayağın yüksekte, kucğağında telefonun ve kulaklığın karşındaki aynadan kendine bakıyorsun. Bir kaç gün tıraş olmadığından sakalların ve bıyıkların hafifçe belli. Öpmem gerekiyor diye düşünüyorum. Şuan seni öpmeli ve kollarımda uyutmalıyım.

"Hyung!" Benim kapıdaki sıska bedenimi görünce heyecanlanıp  ayaklanmaya çalıştığında canın yanıyor ve ben elimdeki şarapla hızla sana koşturuyorum.

my most beautiful tears | m y g x p j mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin