10 Ekim Pazar
Gördüğüm rüyanın etkisi ve zihnimde uçuşan kızıl saçlar ile yatağımda doğruldum. Yabancısı olduğum bu his tüm benliğimi ele geçirirken düşüncelerimin saçma olduğunu fark ettim. Onu bir daha göreceğim bile kesin değildi. Elimi sanki etrafımı saran bir toz bulutunu kovalar gibi havada sallayarak kötü düşüncelerimi uzaklaştırmayı denedim. Sonuçta herkesin biraz saçmalamaya hakkı vardı değil mi?
Kahvaltımı yaparken bir anda ruhuma fısıldanmış gibi gelen fikir ile istemsizce gülümsedim. Dün bakışlarımı ona sunduğumda gözlerini kaçırmamış, koyu yeşil renginin derinlerinde kaybolmama izin vermişti. Aynı şeyleri düşünüyor olmamız gibi ufacık bir ihtimale tutunarak mutlu olmuştum.
Mutluluğun tanımını yüz kişiye sormayı deneyin. Aynı cevabı veren iki kişi bile olmayacaktır. Bazı insanlar mutluluğu ömür boyu arar, kimileri ise sararan yapraklar ile huzur bulur.
Ben mutluluğumu eski bir bankın üzerinde bulalı henüz bir gün bile olmadı. Ve ben bu kısa süre içerisinde yirmi yılı aşkın hayatımda yaşamadığım duyguları bir arada yaşadım. Gözlerine bakarak mutlu oldum, şuan üzgün olabileceğini düşünerek onunla birlikte üzüldüm, onu bir daha görememekten korktum, karşılaşmamızdan sonra bir an bile beni düşünmüş olması ihtimali ile sevindim.
Gözlerim ahşap duvarda asılı olan saate kaydığında henüz öğlene geldiğini gördüm. Onu bir daha görmek için her şeyimi verirdim sanırım. Yazdığım kitapları, kurduğum hayalleri, tüm zamanımı...
Birden aklıma gelen fikir ile ayaklandım. Onu tekrar görebileceğim tek yer, turuncu yaprakların süslediği yürüyüş yoluydu. Çocuksu bir heyecanla kendimi dışarı attım. Başımı kaldırıp bulutlara seslenerek bana şans dilemelerini istedim. Uzaktan gördüğüm turuncu ağaçlara baktım bir süre. Kendime geldiğimde adımlarımı hızlandırdım.
Ya gittiyse, ya geç kaldıysam?
Durdum ve derin bir nefes aldım. Oradaydı. Aynı bankın üzerine oturmuş, elindeki kitaba geldiğimi farketmeyecek kadar odaklanmıştı. Beyaz elbisesi ile bir meleği andıran görüntüsü, omuzlarına düşen kızıl saçları ile tarifsiz bir hal alıyordu. Elindeki kitap dünkünden farklıydı. Ne yani, bir gecede kitap mı bitirmişti?
Bir yere not alın. Onun hakkında öğrendiğim ilk şey: Kitap okumayı seviyor.
Beklemediğim bir anda başını kaldırdı. Koyu yeşil gözleriyle tekrar buluştuğumda yanına gitmek, selam vermek, onunla konuşmak, sesini duymak istedim. Bunlardan hiçbirini yapamadım. Dün ilhamımı aradığım gibi saklanan cesaretimi arıyordum.
Esen hava ile yüzüne çarpan kızıl saçlarını izlerken dudaklarım benden habersiz yukarı doğru kıvrıldı. Bir anda beklemediğim bir şey oldu. Gülümsememe karşılık veriyordu.
Nefesi nereden alıyorduk?
Dün bakıştığımız gibi dakikalar boyu birbirimize gülümsedik. Hava kararıp eve vardığımda artık emin olduğum iki şey vardı.
Birincisi: Ben her gün aynı dakikada aynı yere gideceğim.
İkincisi: O her gün ben gelene kadar o bankın üzerinde elinde kitabı ile bekleyecek.
***
🧡🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐍𝐒𝐏𝐈𝐑𝐄 🍁
Short StoryBir yaprağın ağacının dibine düşmesi gibidir kusursuz sevmek. Biz tam başardık derken bir rüzgâr esti, yaprak savruldu gerçekliğin keskin silüetine.