Bölüm 1

54 11 3
                                    


Merhaba benim dünyama hoş geldin! Ben Gizay 18 yaşındayım 12. Sınıfım ve bir ikizim var. Adı Mert. Annem avukat. Babam uzman cerrah. Biz daha 5-6 yaşlarındayken, annem ve babam çok kavga ederlerdi. Ben ve ikizim sürekli korkardık ve odamızdan çıkamazdık. Bir süre sonra babamın eve gelmediğini fark ettik. Annem' i aldattığını öğrenmiştik annem hemen boşanma davası açmıştı ve boşanmışlardı. Ve bu sadece dile kolay. Velayetlerimiz anneme verilmişti. O gün bugündür annemizle yaşıyoruz. Ben ikizimle beraber aynı okulda farklı sınıflara gidiyorduk. Bugün okulun ilk günü yeni bir okulda ilk günümüzdü. Mert' i bilmem ama ben çok heyecanlıydım. Yeni okul yeni arkadaşlar demekti benim için, hazırlanıp evden çıktık. Yolda ilerlerken bir çocuk gördüm benim yaşlarımdaydı neden bilmiyorum ama bana çok itici gelmişti. Neyse okula vardık, Mert' ten ayrılmıştım ve sınıfımın nerede olduğunu bilmiyordum. Yolda yürüyordum ve birine çarptım, kafamı kaldırdığımda yolda gördüğüm itici dediğim çocukla karşılaştım. İkimizde aynı anda:

"Pardon" dedik. İkimizde istemsizce güldük ama ben hâlâ onu itici buluyordum her ne kadar yakışıklı olsa da. Ona:

"12/B nerede biliyor musun?" diye sordum.

"Sendemi 12/B' desin" dedi. Öylece kaldım çünkü o itici çocukla aynı sınıfta olmak istemiyordum.

"Evet" dedim.

"O zaman beraber arayabiliriz çünkü bende 12/B' deyim" dedi. Her ne kadar onu itici bulsam da Mert dışında okulda tanıdığım ilk insandı, hayır diyemezdim.

"Tabi" dedim. Ben sormadığım halde bana kendinde bahsetti.

"Ben Efe. 18 yaşındayım annem ve babamla yaşıyorum milli sapım" dedi gülerek. Ardından

"Seninle de tanışabilir miyiz?" dedi. Azıcık daha dayanıyordum sınıfı bulduktan sonra bunlar bitecekti.

"Ben Gizay. 18 yaşındayım sadece annem ve kardeşimle yaşıyorum iki yıldan beri maalesef bende sapım" dedim. Bana bakarak

"Baban" dedi.

"Özel değilse anlatabilirsin bana, sana arkadaş olabilirim ve arkadaşlar aralarında sır tutabilirler" dedi. Ben durdum hiçbir şey demeden

"Öldü mü?" dedi.

"Hayır" dedim öfkeyle

"Yaşıyor, hayatta ama benim babam olarak değil, konuyu kapatsak olur mu?" dedim.

Evet babam hayattaydı ama bize yapamadığı babalığı başkalarının çocuklarına yapıyordu. Gözlerim dolmuştu çünkü içimde bir yer kan ağlıyordu 'O hayattaydı ama benim babam olarak değil' bu cümle içimi öyle çok yakıyordu ki sanırım hep yakmaya devam edecekti. Neyse uzun bir süreden sonra sınıfı bulmuştuk. Efe'ye teşekkür ettim ve yanından ayrılıp bir sıraya oturdum. Yanıma iki tane kız geldi bana:

"Neden Efeyle beraber geldin" dediler.

"Size açıklama yapmak zorunda olduğumu sanmıyorum" dedim. Sanırım bunlardan biri Efe'yi seviyordu, belli ki benden hesap sormak için gelmişlerdi. Biri kolumu sertçe tutu

"Zorundasın" dedi. Kolumu sertçe çektim.

"Size hiçbir şey söylemeyeceğim boşuna uğraşmayın sadece kendinizi yorarsınız." dedim. Arkamdan Efe geldi neler olduğunu sordu bende

"Belalıların geldi seni sordular" dedim. Arkamı dönüp sınıftan çıktım, yürürken bir kız geldi hemen yanıma adının Zeynep olduğunu söyledi.

"Onlar biraz ters tiptirler onlardan Ece yani kıvırcık olan Efe'yi seviyor" dedi. Ben,

"Kimin kimi sevdiği benim umurumda değil ama onlar bir daha benden hesap sormaya gelirlerse bu onlar için hiç iyi olmaz" dedim. Ve Mert' i aramaya gittim. Mert' in sınıfı yani 12/C' ye geldiğimde kapıdan onu izliyordum bir kızla konuşuyordu sanırım yine kendine kız düşürmüştü. Yanına doğru ilerledim ve onu arkasından çok kötü korkuttum ve korkmuştu. Yanındaki kız arkadaşı

"Senin çok çabuk korktuğunu bilmiyordum" dedi gülerek, bu durum Mert' i sevindirmemişti sanırım bu aşık olmuştu. Bana 'seni döveceğim' dermişçesine bakıyordu çünkü onu kız arkadaşına korkak olarak göstermiştim ardından beraber aşağıya indik, etrafı dolaşıyorduk yanından geçtiğimiz bir çocuk beni kastederek

"Şu yeni gelen kıza bak anında kendine sevgili yapmış" dediğini duydum sanırım Mertle aynı kaşımızda piercing olmasından sevgili sandı bizi çok saçma ama okulda iki sevgili çift daha aynı yerlerine piercing yaptırmıştı. Ama bu sadece sevgililer yapacağı anlamına gelmezdi, her neyse takmadık bile sadece biraz güldük o kadar, zil çaldı beraber yukarıya çıktık telefonları toplamışlardı neymiş hocaların resmini çekecekmişiz tabi canım çok meraklıydım da o gül cemalinize hatta alıp tablo yapıp odama asacaktım. Neden bu kadar garipsedim biliyor musunuz? Çünkü eski okulum yani Bilgin Kolejindeyken böyle telefonları falan toplamazlardı, her neyse derse geçmiştik o iki geri zekâlı hala bana tip tip bakıyorlardı ne yalan söyleyeyim benden gıcık almaları hoşuma gidiyordu. Gün boyu fazla arkadaşım olmadığı için sıkılıyordum derste sürekli bana bakan kişileri görüyordum nedenini bilmiyorum ama ya benden gıcık alıyorlardı ya da tanışmak istiyorlardı. 15 dakikalık bir teneffüs ün ardından dersin beden olduğunu öğrendim aşağıya inmiştik yanıma sınıfımdan iki erkek geldi 'doğruluk mu? cesaretlik mi?' Oynuyorlarmış benimde oynamamı istediler ben kabul ettim çünkü hem sıkılmayacaktım hem de tanışma fırsatım olacaktı onlarla, resmen tüm sınıf oynuyorduk. Oyunun içimde o kızlarda vardı ve beni öldürecek gibi bakıyorlardı bana ama bana laf attıkları anda kendimi tutamayıp dövebilirdim her ikisini de. Şişeyi adını sonradan öğrendiğim Ali çevirdi bana ve bir erkeğe geldi bana sordu

"D Mİ? C Mİ?" ben

"D" dedim, o soracak ben cevaplayacaktım biraz düşündükten sonra sordu:

"Hayatında biri var mı?" dedi.

"Hayır, almayı da düşünmüyorum" dedim. O sırada o Ece denen kızın içi rahatlamıştı sanki ama o umurumda bile değildi. Çevirdiler ama daha sonra bana hiç gelmemişti, oyun biraz sıktı kalktım ve bir banka oturdum yanıma Efe geldi.

"Onları umursama şahsen ben onları çok umursamıyorum bir daha sen yanına geldiklerinde ilk benim haberim olacak" dedi. Ben:

"Buna gerek yok zaten aramızda bir şey yok ve en kısa zamanda bunu öğrenirler" dedim.

O gün gün benim için çok sıkıcı olmuştu ama Mert' e bakılırsa çok eğlenmişti halbuki en çok ben heyecanlanmıştım. Heyecanım boşa gitmişti çünkü hayal ettiğim gibi gitmemişti beklediğim insanlar yoktu. Eve dönüyorduk Mert otuz altı diş gülüyordu. Bende ona bakınca istemsizce gülüyordum.

"Ne gülüyorsun?" diye sordum.

Bana verdiği tek cevap:

"Aşık oldum" ben baya bir şoka girdim ne yani okulun ilk gününden bir insan aşık olabilir miydi? Meraktan kim? Hangisi? Falan sorular soruyordum ama hiçbir şey söylemiyordu sadece gülüyordu. Bende:

"Senin günün suratına bakılırsa baya iyi geçmiş ama benim günüm çok sıkıca ve klişe geçti. Çok klasik bir şekilde d c oynadık" dedim.

Ama tabi ki de Mert beni dinlemiyordu. Eve gidene kadar ona gıcık oldum çünkü durmadan mal gibi gülüyordu. Ben nedenini bilmeden Efe'yi düşünüyordum. Tabi ki de ona karşı bir şey hissetmiyorum hissetmezdim de. Sonunda eve gelmiştik. Ve kapıya çaldım. Beklenen sonuç. Kapıyı yine annem açmadı. Demek ki daha eve gelmemişti. Mert'e döndüm, o da bana bakıyordu.

"Anahtar?" dedim. O da bana bakıp:

"Ne olmuş anahtara?" dedi. Hayır yani anladık aşıksında bari mallaşma. Zaten doğuştan gelen bir mallığın var. Bunları dışımdan söyleyip onla inatlaşamayacaktım. Mert'e döndüğümde bana ters ters bakıyordu.

"Ne oldu?" dedim.

"Demek ben malım haa?" dedi.

"Ben onu dışımdan mı söyledim?" dedim ve koşmaya başladım. Çünkü beni kovalıyordu. O sırada annem geldi eve girdik yemek yedik ve Mert'in aşkına maruz kaldım. Daha fazla onu dinlememek için odama geçtim. Ve kendimi uykunun kollarına attım.

İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin