ihanet Bölüm 2

47 9 7
                                    

Ve yeni bir gün, sıkıcı bir günün ardından ne kadar güzel bir gün olabilirdi ki, gitmek bile istemiyordum okula. Her neyse giyinip yola çıktık. İçimde nedenini bilmediğim tuhaf bir his vardı. Okula vardık, ilk ders matematikti ay şimdi hiç çekilmezdi ama girmek zorundaydım. Derse geç kalmıştım kapıyı çaldım ve içeri girdim. Hoca çoktan girmişti derse, biraz azar işittikten sonra oturdum sırama. Başımda çok kötü bir ağrı vardı, ders boyu kafam sıradaydı, zil çaldı, Zeynep geldi yanıma:

"Ne oldu?" Falan dedi. Kafamı kaldırdım:

"Başım çok ağrıyor" dedim. Zeynep:

"Gizay kıpkırmızı olmuşsun sen" dedi. Aşağıya indik temiz hava alırsam geçer diye. Banka oturdum hala çok ağrıyordu Mert geldi yanıma:

"Ne oldu?" dedi. Başımın ağrısından gözlerimi açamıyordum bile "-Başım, başım çok ağrıyor" dedim. Ateşime baktı ateşim yoktu daha sonra arkadaşları falan çağırdılar:

"Daha sonra geleceğim" deyip gitti. Zeynep' e gidip birinden ağrı kesici almasını söyledim, aramaya gitti. O sırada yanıma biri oturdu gözlerimi açıp baktığımda Efe oturmuştu yanıma bana:

"Sana ne olduğunu soracağım ama malum yeni sevgilin kızar hatta yanına oturmamada kızacaksa kalkabilirim" dedi. Neyden bahsettiğini anlamadım.

"Ne? Kimmiş?" dedim.

"Hani şu yanında gezen yok mu?" dedi.

"Hangisi?" dedim. Sanırım sinirlenmişti,

"Piercingli olan" dedi. Sanırım bu salak Mert' in sevgilim olduğunu falan sanıyor. Ben:

"O benim sevgilim miymiş?" dedim. O da:

"Evet" dedi.

"O zaman öyle bilmeye devam et" dedim.

Uğraşmak ve derdini anlamak için bir şey demedim. Gözlerini devirerek yanımdan kalktı, amacı neydi anlamamıştım. Başım hala arıyordu. Zeynep geldi ve bulmuştu yanımdaki su ile içtim. Yukarıya çıkmak için kalktık o sırada yanıma biri geldi.

"Adım Can tanışabilir miyiz?" dedi. O anki ruh halimle

"Pardon?" dedim. Belki de başka bir tepki vermeliydim.

"Kusura bakma özür dilerim" dedi ve gitti.

Başımın ağrısından takmadım bile sınıfa çıktık zil çaldı dersimiz edebiyattı, sırayla herkes gelmeye başladı Efe girdi sınıfa, onu çağırdım ama bana bakmadı bile onda bir şeyler vardı. Hiçte merak etmedim beni takmayan bir insanı ben niye takayım ki? Her neyse derse geçtik ama onu takmak istemesem de onu düşünüyordum. Dalıp gitmişim edebiyat öğretmeninin:

"Gizay" demesiyle ayağa kalktım.

"Gizay nerelere gitmişsin ya" dedi gülerek, sınıfında gülmesiyle bende güldüm hoca:

"Sevdiğin insanlara kin tutabilir misin? Onlardan nefret edebilir misin?" dedi.

Ne yapacağımı bilmiyordum aklımdan ne geçiyorsa dilimde onu söyledi:

"Sevdiğim insanlardan nefret edemem hatta umursamamaya çalışsam bile kalbim buna engel olur" dedim.

Bu söylediğime inanamıyordum. Ben- ben Efeyi seviyor muydum? Olmamalı sevemem sevmek istemiyorum. Efenin bana umutlu bakışından sonra oturdum ağzımdan bunların çıkmasına ben bile şaşırmıştım açıkçası. Efeye baktığım sırada göz göze geldik çok utanmıştım gözlerimi hemen çevirdim kıpkırmızı olduğuma çok emindim. Zil çaldı Efenin yanıma gelecek korkusuyla hemen sınıftan çıktım ve kendimi avutmaya başladım:

İHANETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin