Jeongguk kütüphane de kitap arayışlarına girmişti. Kitap okumayı seviyordu ve her hafta illaki kitap almak için şehrinde ki tek kütüphaneye geliyordu.
Onun şehri Dünya da ama hiçbir insanın göremeyeceği bir şehir çünkü orası cadıların yaşadığı bir şehirdi.
Jeongguk 21 yaşında yakışıklı bir gençti. cadılar üniversitesinden yeni mezun olmuştu ve artık bütün sihirleri biliyordu.
Cadılar meslek sahibi olmazlardı çünkü ihtiyaçlarını sihir, büyü ve iksirlerle giderir hiç bir şeye ihtiyaç duymazlardı.
Onların tek mesleği cadılıktı.
Cadı okulundan mezun olamayanların sihir gücü elinden alınır , hafızası silinir ve insan şehrine normal bir insan gibi gönderilirdi. Kısaca şehirden kovulurdu.
Şehirde katı kurallar vardı. Bu kurallara uymayan da idam cezasına çarptırılırdı.
Ve bu kuralların bir tanesi de insalarla evlenmekti. İnsanlarla evlenemezler hatta onlara duygu bile besleseler anın da ölürlerdi. Ayrıyetten insanlara gözükürlerse eziyet edilirdi.
Jeongguk bu kurallara uysada ona saçma geliyordu. O hep bir insan görmek istemişti.
İnsanlara sempati besliyordu.
Bir keresinde şehirden kaçıp insan görmeyi denemişti. Göreceği eziyetleri umursamadan. ..
Ama o gece onu babası yakalamış ve bununla ilgili uzun ve katı bir şekilde konuşma yapmıştı.
Oğlunun eziyet görmesine dayanamazdı.
Jeongguk ' dan:
Her zaman ki gibi kütüphane de okuyacak bir kitap arıyordum. Neredeyse bütün kitapları okumuştum...
Eh başı boş gezmekten sıkılınca yapacak bir şey bulamıyorum tabii...
Bazen keşke insan olsam ne olurdu diyorum ama bu düşüncemden anında vazgeçiyorum. Çünkü babam sürekli onlardan daha güçlü ve daha iyi olduğumuzu söyler..
İnsanların da iyisi kötüsü olduğu gibi bizim de iyimiz kötümüz var tabii...
Ben bir yandan kitap arayıp bir yandan düşünürken kütüphane de sorumlu olan Sojong amcanın ve güçlü cadılar dan biri olduğunu tahmin ettiğim bir adamın konuşmasına ister istemez kulak misafiri oldum.
Sojong amca: yani demek istediğin bugün kütüphaneyi kapatmamız mı gerek.
Adam: evet
Sojong amca: peki neden?
Adam : cadılar takvimine baksana bugün her yüz yılda bir gerçekleşen mavi ay var.
Sojong amca: ahh evet doğru unutmuşum . Akşam olmadan kütüphaneyi kapatmam gerek.
Akşam kütüphanenin kapanması mı gerek? İyi de ben akşam kitap okumayı daha çok seviyorum. Hem bu mavi ay da neyin nesi?
Adamın gittiğini görünce adımlarımı Sojong amcanın yanına adımladım.
Sojong amca beni fark edince gözlerinden ne kadar telaşlandığı anlaşılıyordu.
Büyük ihtimalle duymamam gereken bir şeyi duymuştum fakat artık yapacak birşey yoktu.
Sojong amca : Jeongguk oğlum sen ne zamandan beri burdasın?
Jk: sizin konuştuğunuz zamandan beri... duymamam gerekirdi fakat artık duymuş bulunmaktayım. Acaba bana da anlatma durumun var mı?
Sj amca: aish seni velet! İnsan bir özür diler. Sonuçta duymaman gereken bir şey duydun.
Jk: sende diyorsun Sojong amca insanlar.
Sj amca: seni.... Her neyse ne duymak istiyorsun?
Jk: mavi ay ne oluyor?
Sojong amca gözlerini kocaman açtı ve bana sessiz olmam için işaret verdi.
Sahi neydi bu kadar önemli olan?
Sj amca: tamam anlatacağım evlat ama burada olmaz gel benim odama gidelim.
Sojong amcanın kütüphane de kendi odası vardı ve genellikle orada olurdu. O adam neden onun odasına gitmek yerine açık olarak kütüphaneyi seçmişti.
Neden bir iş çeviriyorlarmış gibi hissediyorum?
Sojong amcanın odasına geldiğimiz de kapıyı açıp beni içeri soktu.
Kendini baş koltuğa atıp bana da karşısını işaret etti. Karşısına oturduğum zaman benim sormamı beklemeden konuya geçti.
Sj amca: mavi ay her yüz yılda bir gerçekleşen bir kehanettir . Mavi ay gerçekleştiği zaman hangi bir okuma kitabını açarsan. Ki bunlara büyü kitapları dahil değil. Sadece okuma kitapları. Her neyse hangi kitabı açarsan hangi sayfayı açtıysan eğer o sayfada ki karakter gerçek olur . Kitaptan çıkar yani..
Hiç bir tepki veremiyor , duyduklarımı beynimde tartmaya çalışıyordum.
Peki neden kütüphaneleri kapatıyorlardı?
Jk: peki neden kütüphaneleri kapatıyorsunuz?
Sj amca: biliyorsun iyi olduğu kadar kötü olan cadılar da var. Bu yüzden olurda bu kötü cadılardan biri bu kehaneti duyar ve kütüphaneye gelirse kitaplarda ki kötü canavarları canlandırabilirler.
Jk: iyi de bir kaç sadece bir kaç saat için de ne yapabilirler ki?
Sj amca : işte.. eğer bir tane karakteri canlandırırsan ve dolunaya kadar o senin yanındaysa -ama sadece o karakter- sonsuza kadar senin yanında kalır . Ta ki sen ölene kadar.
Jk: peki kitap karaktersiz nasıl okunacak?
Sj amca: o kitap artık sadece senin olacak ve geçtiğiniz hergün onla neler yaşanıyorsa onlar kitaba geçecek. Bir nevi günlük gibi...
Jk: anladım.. O zaman ben gideyim.
Sj amca : görüşürüz sonra...
Jk: görüşürüz
Kütüphaneden çıktım ve adımlarımı eve yönelttim. Bu duyduklarımı bi sindirmem gerekiyordu.
Acaba ben de bir karakter canlandırsam nasıl olurdu...
Eveett sonunda yeni bir kitap daha....
Artık kitaplarımı oyun yeter gari kkk
Her neyse sizce bu kurgu nasıl?
Şahsen ben bu fikri çok beğendim.
Bi de söylemeden geçemeyeceğim..Bu fikri Disney Chanel da ki yeni çıkan baykuş evi adlı dizinin bir bölümünden esinlenerek buldum.
Tıpa tıp aynı değil tabi ki..
Neyse
사랑해 ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗞𝗲𝗵𝗮𝗻𝗲𝘁 || 𝓙𝓮𝓸𝓷 𝓙𝓮𝓸𝓷𝓰𝓰𝓾𝓴
FanfictionO bir cadıydı. Peki bir kehanete kurban gidip bir prensesle kaderlerini birleştirebilir miydi?