1.2

576 48 105
                                    


"Ölüyordum az daha." sıkıntıyla nefes verdim "Tüh senden kurtulamadım." Taehyung'un söylediği cümle ile güldüm.

"İnan bana bir şey olsa seni bırakacak ilk kişi ben olurdum canım." İşte böyle kalırsın Kim Taehyung.

Gözlerini devirerek bana baktı."Ne o bana aşık mı oldun yoksa ponçik." Onu sinirlendirmek için bu kelimeyi söylerdim.

"Roseanne Park, sınırlarını aşma istersen." Omuz silktim ve elimi omzuna koydum. "Yoksa ne yaparsın Kim Taehyung?" Kafasını gökyüzüne kaldırıp yalvarırcasına bir şeyler söyledi.

Ardından ben devam ettim "Çizgini sildirme bana Tae gider Lisa ile her şeyi konuşurum ona göre." Afferin Chaeyoung yürü be kızım.

Oturduğum banktan tabiki Jungkook ile Mina'yı gözetliyordum.Mina ona bir şeyler söylüyor ama Jungkook pek dinliyor gibi görünmüyordu.

İnsanları gözetleyen bir sapık olmadığım kalmıştı.

Bakışlarım tekrar aynı yeri buldu.Tanrım onlar öpüşüyorlar mı? Ellerimi yüzüme kapatıp kısa bir çığlık attım.Taehyung bana deliymişim bakışları atarken "Yine ne oldu?" dedi.

Ebenin körü oldu sevdiğim çocuk elden gidiyor Tae.

Bir dakika ben sevdiğim çocuk mu demiştim? Elimle alnıma vurdum "Yok bir şey kalkalım burdan n'olur." Yalvarırcasına sesim çıktıktan sonra kollarından tutup onu ayağa kaldırdım.

"Sadece birbirlerini yemedikleri kaldı." Kısık sesle kendi kendime söyleniyordum."Bir şey mi dedin?" Kafamı 'hayır' dercesine salladım.

Şimdi intikam vaktiydi.Telefonu pantolonunun cebindeydi ve yakında olan birinin kolayca alabileceği bir biçimde duruyordu.Pis pis sırıttım.

Onun telefonu aldığımı hissetmemesi gerekiyordu.Bir yandan onunla yürürken diğer elim pantolonunun cebine gitti.

Tanrı aşkına lütfen hissetmesin.

İki parmağımla telefonu kolayca çekip aldım ve koşmaya başladım.Kaç Roseanne yoksa sonun hiç iyi olmayacak.

Son hızla koşuyordum arkama baktığımda onun da koştuğunu gördüm.Şimdi sıçtın Roseanne.

"Daha nereye kaçacaksın Park!!!" Sesi çok sinirli gelmişti.Oysaki o benim telefonumu alırken ben bir şey dememiştim?

"Gelde tut o zaman Bay Kim!" Okulun merdivenlerinden hızlı bir şekilde çıkıyordum ama sanırım arkamdan gelmiyordu.Gururla sırıttım.Ponçik suratlı, sen benim kadar hızlı koşamazsın.

Önüme bakmadan merdivenleri çıkmaya devam ediyordum ama sert bir bedene çarptım.Kendimi düşmeye hazırladığım için ellerimi kafamın etrafında birleştirdim.

Belimden bir el beni tutmuştu ve yere düşmemi engellemişti.Gözlerimi yavaşça açtığımda Jungkook olduğunu gördüm.

Yüzlerimiz birbirine çok yakındı.Kalbim olmadığı kadar hızlı atıyordu.Sanırım korkudan?

"Ç-çok teşekkür ederim." Gözleri gözlerimin içine bakıyordu ve eli hâlâ belimdeydi. "Rica ederim güzelim.Daha dikkatli olmalısın." sırıtarak elini belimden çekti ve yanımdan geçip gitti.

Güzelim? Sincap? Hadi ama bunlar gerçek olamazdı.Bu sevgi sözcüklerine aldanmamalıyım.Elim dokunduğu yere istemsizce gitti.Salak salak sırıtmaya başladım.

Ne oldu o sert esip gürleyen Roseanne'ye, şuan karşısındaki kişinin ağzının payını vermesi gereken ama donup kalan Roseanne?

***
Dersimiz biyolojiydi ve ben karşımda ki soruya sanki bir uzaylıymış gibi bakıyordum.Ders bitimi Taehyung mutlaka buraya gelip elimden telefonu alacaktı bu yüzden sıranın altından telefonu çıkarıp instagramına girdim.

moonmarthe || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin