22

2.2K 151 41
                                    

"Jongin bu Ash niye sürekli Aron meymenetsizine gidiyor?" Sehun Yoora'yı yürütmeye çalışırken söylenmeye devam etti. "Hayır bizim evin suyu mu çıktı? Gözümün önünden ayrılınca kıllanıyorum."

Kucağımda Hazel ile kendimi koltuğa attığımda Hazel şiş göbüşüne bakıp iç çekti. Gülmeden edemedim. İkisi de birbirinden tatlıydı. Hazel yemek konusunda hiç sorun çıkarmıyor, aksine eline geçen her şeyi ağzına atıyordu. Yoora en çok yemek seçendi.  Biraz da kıskanç olandı. Evdeki birçok eşyayı sahiplenmiş, asla hiçbirimize vermiyordu.

"Hayatım aş artık bunu, onlar sevgili. Hatırlamıyor musun bizim gençliğimizi? Birbirimizi 5 dakika fazla görebilmek için neler yapardık?" Hazel kucağımdan inmeye çalıştığında onu babası ve Yoora'nın yanına indirdim. Yoora uzun süre ayakta dengesini sağlayabiliyor ama sonra popo üstü düşüyordu. Yine de Hazel'dan önce koltuk kenarlarına tutunarak yürümeye başlamıştı. Hazel ise muhtemelen üşeniyordu.

"Doğru diyorsun da ne bileyim ya, garip geliyor. Utanmasam Ash ve Nara'yı bile kızları sevdiğim gibi seveceğim. Bu arada Nara ne zaman gelecek?"

"Akşam yemeğine evde olurum demişti. Gecikmez biliyorsun, aşırı dakiktir."

Sehun'un yüzü düştüğünde ben de yere oturdum. Konu çocuklar olunca dördünden de daha çocuk oluyordu. "Nesi var benim koca bebeğimin?" dediğimde homurdanıp dizime yattı. Uzun bacakları salonu kaplarken kızlar üstüne çıkmak için birbiriyle yarışıyor, anlamsız sesler çıkarıyorlardı.

"Kırklı yaşlarımıza geldik Jongin. Koca bir kırk. Ash'in sevgilisi var, muhtemelen Nara biriyle flört ediyor ama söylemiyor. Yoora ve Hazel büyüdüğünde eli bastonlu bir dede olacağım muhtemelen." Derde bakar mısınız? Nasıl da sevimli?

"Hayır, kızlar büyüdüğünde de aşırı yakışıklı ve seksi olmaya devam edeceksin."

"Çok yakışıklıyım, dimi?" dedi başı hala dizimde, aşağıdan bana bakarken. "Çok yakışıklısın."

Doğrulup iki kızımızı da göğsüne çekip bana yaklaştı. "Duydunuz mu kızlar? Çok çok çok yakışıklı iki babanız var." Dudaklarımız birleştiğinde kızlardan büyük bir çığlık koptu. Yine de durmadık. Yaşımız kaç olursa olsun birbirimize asla doyamıyorduk. Her ailede sorunlar oluyordu ve bizim evimiz de daima günlük güneşlik değildi ama mutluyduk. Biz tatlı tatlı öpücüklere devam ederken Hazel alkışlıyor, Yoora kıskançlık çığlıklarına devam ediyordu. Uzaklaşmaya çalıştığım her an hızlı hızlı öpücüklerini vermeye devam ediyordu. Yoora, Sehun'a yapışıp zırıl zırıl ağlamaya başladığında sonunda Sehun da beni bırakmıştı.

"Babacım ne bu kıskançlık?" dediğinde gözündeki yaşlara rağmen gülmeye başlamıştı Yoora. Başını Sehun'un göğsüne yasladığında hala gülüyor, bir eliyle Hazel'ı da iktiriyordu. "Seni bile kıskanıyor Jongin, baksana şuna. Başımız belada gibi sanki?"

"İyi ya, ben eli bastonlu bir dede olduğumda senin gibi yakışıklı bir eşi başkalarından korumada bana yardım edecek birileri var artık."

"Beni size olan sevgimden kim koruyacak acaba? İçimdeki size olan aşk o kadar büyük ki, bazen beni bile korkutuyor Jongin." Sakince konuşurken Yoora'ya belli etmemeye çalışarak aramızdaki mesafeyi tekrar kapattı. Hazel ikimizin önünde yuvarlanırken ayak parmakları ile oynuyordu. Benim uslu kızım. Yoora'ya baktığımda yüzünü Sehun'un göğsüne tamamen gömmüş olduğunu gördüm. Onu uyutmak için Sehun'un kucağına atmam yeterliydi. Fırsatı değerlendirip koca bebeğimin dudaklarına bu sefer ben yapıştım fakat her köşeden bir çocuğun çıkabileceği bir aileydik, bu yüzden bu anımız da eve gelen Ash tarafından bozulmuştu.

"Hayır gidiyorsun zaten deliriyorum bu duruma, bari zamansız gelme be oğlum." Ash anahtarını sallaya sallaya yüzündeki sırıtma ile bize yaklaştığında söylendi Sehun.

"Yahu alışın artık biz zaten alıştık. Ne zaman nerede öpüş kokuş yapacağınız belli olmuyor. Bak ili çocuğunuzun önünde yapıyorsunuz yapacağınızı." Ash yine yürek yemiş gibi babasına karşılık verdiğinde Sehun kızların oyuncağını ona fırlatmakla yetindi. Yıllar geçtikçe refleksleri geliştiği için - Sehun sağolsun- oyuncaktan kurtulmuş ve odasına doğru ilerlemeye başlamıştı ama bir şey dikkatimi çekmişti.

"Ash, senin saçların neden ıslak?" Merdivenlerde donup kaldığında bize dönmeden "Yağmur yağıyor," dedikten sonra koşarak yukarı çıkmıştı. Ağustos sıcağında olmasaydık gayet güzel bir yalandı.

Dönüp Sehun'a baktığımda göğsündeki Yoora ile tekrar yere uzanıp "Düşündüğüm şey olmasın, düşündüğüm şey olmasın" diye sinirle sayıklıyordu.

Oh Family || sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin