"Hadi kızlar, ne diyoruz? Baba. Ba-ba"
Bir pazar sabahı biz Nara ile Jongin babama kahvaltı hazırlaması için yardım ederken Sehun babam da kızlara baba demeyi öğretiyordu. Kızların henüz 8 aylık olması ve babamın her çabası sonrası Hazel'ın babama tokat atması, Yura'nın da bunu komik bulması dışında bir sorun yoktu. Yine de babam çok istikrarlıydı. Bir an için geçmişte Nara ile beni de böyle önüne alıp şekilden şekile girdiğini hayal ettim. Lanet olsun. Sehun babam huysuz herifin tekiydi ama şuan kızlardan daha sevimliydi. Yediği her tokat sonrası kaşları biraz daha çatılıyor, kızlar gülmeye başlayınca onları öpücükler boğuyordu.
"Biz bebekken de böyle miydi?" diye fısıldadım Jongin babama.
"Daha da kötüydü. Seni daha bir bebekken 'Erkek adam nasıl oturamaz ya' diye zorla oturtunca günlerce kabızlık çekmiştin. Sabahlara kadar tuvaletini yapamadığın için ağlıyordun."
Göz devirdim. Sehun babam hiç şaşırtmıyordu. Yine de ev şuan aşırı huzurluydu. Tabak sesleri ve kızların kıkırtısı ile mutfak sıcacık olmuştu. Her şey hazır olduğunda sofraya oturduk. Hazel'ın doğuştan bir göz rahatsızlığı olduğu için gözlük kullanıyordu ve henüz alışamamıştı. Sürekli gözlüğün üstünden bakmak için kafasını eğdiğinde ya yere düşüyor ya da kafasını önündeki masaya vuruyordu. Bu ne zaman olsa Yura ona bağırıyordu. Muhtemelen Hazel'ı sakarlığı yüzünden azarlıyordu. Aşırı sevimlilerdi.
Yura elindeki salatalığı tek dişiyle kemirirken Hazel parmağını mama kabına çoktan daldırmış, iştahla yiyor ve babam ona her aferin dediğinde sevinçle ellerini çırpıyordu. Bir an için masadaki herkese tek tek baktım. Birbirimize sahip olduğumuz için çok şanslıydık. Sehun babam kızlarla oynuyor, Jongin babam da Nara ile onun istediği yeni saç modeli hakkında konuşuyordu. O an bunun sonsuza kadar böyle sürmesini istedim ama kapı çaldı. Herkes birbirine baktığında ayaklandım.
"Ben bakarım, Aron gelecekti." dedim. Sehun babamın arkamdan söylendiğini, Jongin babamın onu susturmaya çalıştığını duyuyordum. Kapıyı açar açmaz Aron bana gülümseyip elini belime sardı ve dudaklarını boynuma gömdü.
"Seni özledim," dedi boğuk sesi ile ve derin bir nefes aldı.
"Daha dün penceremdeydin dalyarak, ne özlemesi?"
"Sikicem bir gün şu bozuk ağzını, ne var yani sevgi sözcüğü kullansan?"
"Bize ters oğlum, biliyorsun" dedim onu üzerimden iterken ve hemen sonrasında Sehun babamın sesini duyduk.
"İçeri geç girmenizin sebebini tahmin ediyorum o yüzden ben sizi paralamadan buraya gelin!"
İkimiz de güldük. Sehun babam aslında Aron'u seviyordu ama benimle nasıl uğraşıyorsa onunla da öyle uğraşmaktan zevk alıyordu ve itiraf etmese de zaman zaman beni kıskanıyordu. Birlikte itişip kakışarak mutfağa girdiğimizde ise beklemediğimiz bir şey oldu.
"Dallalakkkk" Hazel, Aron'u görür görmez kollarını ona uzatarak çığlık attı. Sorun bu değildi. Sorun Hazel'ın söylemeye çalıştığı şeydi ve Sehun babam da anlamıştı. Burun kemerini sıkıp bize döndü ve sinirle kahkaha attı.
"Az önce Hazel dalyarak diye mi bağırdı? Kızımın ilk kelimesi cidden dalyarak mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh Family || sekai
Hayran KurguSehun ve Jongin'in ikizleri ile olan minnoş diyalogları