-Hey!Senin burada ne işin var?Tae nerede?
-Sakin ol bakalım seni buraya ben çağırdım.
-Sen aklını mı kaçırdın?Neden gecenin 3'ünde böyle saçma cümleler kurarak, neden Tae-min'in telefonundan mesaj atıyorsun?Ve en önemlisi TaeTae'nin telefonuna nasıl ulaştın?
-Ups!Min-jae yargı dağıtıyor galiba.
-Ha yani senin sabaha 5 saat kalmış bir vakitte kuzenimin telefonunu alıp yardım çağrısı içerikli mesajlar atarak beni buraya çağırman çok normal ama ben sana bu saçma olaylar hakkında soru sorduğumda yargı dağıtıyor oluyorum!Ve sen bana artık neden böyle saçma bir şeye kalkıştığını söyleyecek misin?Bence gecenin bir saatinde apar topar buraya çağırılmış biri olarak bunu hak ediyorum.
-Seni tek bir şey söylemek için seni buraya çağırdım.
-Umarım önemledir aksi taktirde yeri öpmene tamı tamına 30 saniyen var.
-Kendine dikkat et Min-jae ne zaman ne olacağı hiç belli olmaz.
-Bu da ne demek şimdi, en son bunları bana ölmeden önce ninem söylüyordu.
-Uyarımı dikkate al ,bir daha seni ikaz etmeyeceğim.
-Merak etme hayatım bundan berbat olamaz zaten. şimdi diyeceğin önemli bir şey yoksa gidiyorum.dedim
Ve yürümeye başladım.Arkamdan bir ses geldi.
-HER ŞEYİ ÇOK YAKINDA ANLAYACAKSIN JAE!
Bu da neydi şimdi.Saçmalıyordu.Benim hakkımda en ufak bir şey bilmiyordu.Ya haklıysa.Ya hayatım bundan da berbat bir hal alırsa.Kafamı hızlıca sağa-sola salladım.Kendine gel Min-jae , sen Min-jae Ziyagilsin.Ben de iyiden kafayı üşüttüm he.Derken evimin ahşap kapısını gördüğümde saçma düşüncelerime bir son verdim.Anahtarı pencerenin kenarında ki saksıdan aldım ve kapıyı açtım.Biliyorum çok kolay bir yere koymuştum anahtarı ama bilirsin,düz mantık hayat kurtarır.Duş aldım,tencereye su koydum ve kaynatmaya başladım.Sebzeli ramen yapacaktım.Hiç uğraşamazdım şimdi yok akşam yemeğiymiş,bilmem neymiş.Sebzeleri doğrarken yanlışlıkla parmağımı kestim hemen suya tuttum içimden kendime lanetler yağdırıyordum.
İS:Biz de yanlışlık olmaz olmuşsa da yanlışlıkla olmuştur.
-Harika şimdi de sevgili iç sesim bağcılar kekosuna dönüştü
-Şişt adam ol aklına gelirim aklın gider!
-Allahım!Akıllısı beni bulmaz delisi dibimden ayrılmaz!Neden ben ha NEDEN?
-Bir kere ben senin gibi barbie kızlardan değil harbi kızlardanım,babamın parasıyla değil annemin duasıyla yaşarım.
-Tanrım!Gerçekten.Sen alaskadaki bir kutup ayısıyla falan mı takılıyorsun?
-Hayır canım ben bir Jaepon balığıyla takılıyorum.
-Ha ha ha hah ha ha hah ha ha...Güleyim de boşa gitmesin bari malum çocuk sevindirmek sevaptır.
İç sesimle konuşmayı bırakıp işime odaklandım ,yemeğimi bitirdim ve ders çalıştım.Evet artık hayatım şundan ibaretti ;ye-uyu-ders çalış,ye-uyu ve yine ders çalış...
Uzun ve yorucu bir günden sonra yatağıma serildim.Sağa döndüm uyuyamıyorum,sola döndüm uyuyamıyorum.Artık son çareyi unicorn saymakta buldum.Bir unicorn,iki unicorn,üç unicorn...Gözlerimi sımsıkı kapatıp içimden bu uzun ve yorucu günün yorgunluğunu atmama yardım edecek çok güçlü bir uykuya ihtiyacım olduğunu ve huzurlu bir uyku diledim.Dileğim gerçekleşmiş olmalı ki gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Unlucky Girl
Literatura FemininaAcılarla dolu bir kızın kırılmış bir vazo olarak tekrar birleşmeye çalışmasını anlatan pek de masum olmayan bir hikaye (çünkü içerik cinayet de içeriyor). Kafanızı allak bullak edecek , sizi kah üzecek kah üzecek.Min-Hyuk , bir intikam uğruna Min...