50 LERİN LANETİ!

1 0 0
                                    

Gün doğumunda Urug halkı yeni bir şaşkınlıkla uyandı, Eski kralın kazığa geçirilmiş kafası yanında, rahibin ve kralın diğer kurmaylarının, diğer tarafında Kraliçe Efa ve iki oğlunun kelleleri de duruyordu. Halk kutlamalar yaparken, Karde bütün saray ahalisini ve kralın soyunu katletmişti. Arte öfkeyle taht odasına girdi, babası ve iki kardeşi masada bir plana bakıyordu, onu görünce parşömeni kapattılar ama bu Artenin umurunda değildi, Onun aklının alamadığı bütün bu olaylardı. Olaylar başlayınca abisi onu odasına kilitlemiş ve kapısına iki muhafız bırakmıştı. Babasına doğru yürüdü, hırçın ve yıpranmıştı.
Sen baba, yoksa artık tanrı kral mı demeliyim? Her ne haltsa! Ağzını topla dedi Lut, Yoksa.... Yoksa ne? Beni de mi sularda kazığa koyarsınız? Onlar ailemizdi,onlar senin kardeşin ve ailesiydi... Taht rakip tanımaz oğlum, tehdit varsa kaldırılmalı. Amcam yıllar önce böyle düşünmedi ama! Bu onun hatasıydı, elinde güç varken beni öldürmeliydi. Senin iyi biri olduğunu düşünürdüm BABA, ama sen bir katilsin, kardeşini öldürdün, şimdi o tahta her baktığında onu görecek ve kahrolacaksın. Bukadar yeter! Diye gürledi Karde. 25 yıl önce bu tahtta ben oturuyordum, babam tahtı bana layık gördüğü için beni yakın bir şehirde tutuyordu, ölüm haberi gelince kardeşimden önce tahta geçtim, ülkeyi bir arada tuttum cenazeyi yaptım, ağabeyim neredeydi peki? Doğuya akın yapıyordu, o bir askerdi bir komutan ama bir kral değildi. Babamın vezirleri beni onayladılar, şehir komutanları ve rahipler de öyle, tacımı kafama takıp tahta oturduğum gün, bir orduyla şehre dayandı, bütün askerler, yeni kralları olan bana değil, onun tarafında durdular, kendi korumalarım beni odama kilitledi ve ağabeyime şehrin kapılarını açtılar. O bir askerdi ama bir kral değildi, söylesene sence ülke bölünmüş kalsa kaç nesil sonra birbirimizi boğazlardık? Yaptığı aptalcaydı onu öldüren de aptallığıydı. Eğer birgün kral olmak istiyorsan kulak vermelisin. Arte gülümsedi, 25 yıl senin kinini söndürememiş, yanılmışım Tanrı Kral, sen düşündüğümden de aciz biriymişsin. Aki kardeşinin koluna girdi, ve onu dışarı çıkardı. Odana git ufaklık, ve dinlen, babamın planları henüz başlıyor. Umrumda değil,dedi Arte.

Eridu'da Kaze gözünü batıya dikmiş duruyordu, bir koruma ona seslendi, Efendim sizi görmek isteyen bir elçi var. Elçi terasa çıktı, Kazeye yaklaştı ve ona bir parşömen uzattı. Kaze okudu ve güldü. Demek sonunda yapmış, elçiyi gönderdi ve kapıda duran adamına konseyi toplamasını söyledi.... Ay şehir kıta halkının kurduğu ikinci şehir olarak bilinirdi, yüksek surlar ve kuleler bir yana şehri oluşturan beyaz taşlar ve yollar ay ışığında parlar, uzaktan görenleri büyülermiş. Bu yüzden insanlar ona Eridu değil Ay şehir derler. Ama bugün şehir bir savaş alanıydı, duvarları kana bulanmış, sokaklarda kadınlar askerler çocuklar ve köleler yan yana öldürülmüş, tecavüze uğramış, yağmalanmıştı, şehir çürümüş ceset kokuyordu, akbabalar surlara asılmış yada kazığa oturtulmuş insanların gözlerini yemek için birbiriyle dalaşıyordu. Kimni halkı, usta avcılardan oluşan bir halktı, balıkçılık ve tarım ile oluşan bu bölgede yaşar, kendilerine kimni derlerdi, savaşlar başlayınca organize olup bir şehir devleti kurmayı başarmışlardı, bu 1000 yıl önceydi, kaze tahta oturduğunda, Zabalam, Kimni ve Umma gibi şehirlere hükmeden bir krallık olmuşlardı, Kimni krallığı...
Konsey sadece isim olarak konsey idi, tek yetki kralda toplanmıştı, bir zamanlar bu konseyler halka hizmet ediyordu ama 200 yıl kadar önce bir savaşta o dönemin kimni kralı bunu fırsata çevirmiş ve tüm konseykeri feshedip sonra kendine hizmet eden adamlarla doldurmuş. şimdi de durum aynı. Kaze tahta 12 yaşında çıkmış Urug kralı Siir babasını savaş alanında bir düello sonucu öldürmüş, Tanıklar adil bir dövüş olduğunu söylese de Kimni halkı krallarının önceki gece zehirlendiğini bu yüzden kaybettiğini fısıldar birbirinin kulağına. Ve fısıltılar savaşlardan daha büyük etki eder insanlara. Bu fısıltılar ile büyüdü kaze, öfke ile büyüdü, intikam ile büyüdü. Bir insanın kalbinde intikam yeşerirse, bütün çiçekleri öldürür.
Kaze konseyin toplandığı odaya girdi, iki oğlu Cez ve Lapur, ordu komutanı ve danışmanı ayağa kalkıp kralı selamladılar, kral oturdu ve onlara da işaret etti, herkes oturdu. Kaze söze girdi: Bir elçi geldi, savaşı kazandık. Karde, Urug'u ele geçirmiş, Turug ve soyundan geri kalanı öldürmüş. Kış gelmeden nehre kadar ilerlemeliyiz baba! Dedi Cez. Urug diğer şehirlere benzemez, üç sıra surdan oluşur, bu surlar mancınıklar tarafından kolay kolay devrilmez. Eridu bile bize 3 aya mal oldu. Eğer orduyu şimdi batıya götürürsek, hepimiz orda ölürüz. Lapur haklı dedi kaze. Yaptığım anlaşma gereği eridu ve sippur bizde kalacak, kiş ve urug da karde'de, tabi şimdilik. Kışın bitmesini bekleyelim ve planın ikinci aşamasına başlayalım. İkinci aşama ne baba? Diye sordu Cez. İkinci aşama Oğlum, yeni düşmanlara yeni müttefikler bulmak, ama şimdilik müttefikimize sadık kalmalıyız, Kiş deki orduyu buraya çekin ve şehri boşaltın. Lapur bundan böyle Eridunun koruyucu prensidir. Cez de sippur un. Bir hafta içinde Kimniye doğru yola düşüyorum.

Düzen Ve Kılıç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin