AŞK101 [SİNMAN]

-1-

Yazar notu;; gay içermektedir. LGBT içerikli zaten. Homofobikler hemen geri tuşuna bassın. Ayrıca dizide evet homoseksüeller yok. Ben sadece kafamda kurgulayıp internet kitabı hâline getiriyorum.

Karakterler;;

Sinan: 16 yaşında, lise öğrencisi. Ailesi tarafından dışlanıyor, dedesiyle eski evlerinde yaşıyor. Biseksüel.

Işık: 16 yaşında, lise öğrencisi. Çalışkan ve zeki. İnek bir tipi yok. Ailesi çok korumacı ve onu seviyor. Sinan'dan hoşlanıyor.

Kerem: 16 yaşında, lise öğrencisi. Basketbol takımından atılıyor, babası tarafından sevilmiyor. Eda'dan hoşlanıyor.

Eda: 16 yaşında, lise öğrencisi. Hayali grafiker olmak ama ailesi bunu desteklemiyor. Kerem'den hoşlanıyor.

Burak: 16 yaşında, lise öğrencisi. Kerem'in düşmanı, Eda'dan hoşlanıyor.

Osman: 16 yaşında, lise öğrencisi. Pek bir hikayesi yok, fındığı çok seviyor. Biseksüel.

Burcu: 25 yaşında genç bir öğretmen. Kemal adında yeni gelen bir öğretmenden hoşlanıyor.

Kemal: 26 yaşında okula yeni atanan bir öğretmen, sonradan tanışacağı Burcu'dan hoşlanacak.

Tuncay: Burcu'nun eski nişanlısı.

Necdet: Her yıl aynı takım elbiseyi giyen, başka hiçbir amacı olmayıp ancak 16 yaşındaki çocuklarla iyişip kakışan bir müdür yardımcısı.

Genel Ağızdan.

Bugün lisenin kuruluşunun 10. Yılıydı. Tam da 10. Yıla denk gelmişti münazara.

Eda'nın ağzından.

Bu serserinin dudakları da iyice kurumuş diye düşünüyordum. Kim bilir bizi biri sınıfta hocayla yiyişirken yakalasa ne derdi. Yarı açık beyaz gömleğimden görünen kırmızı südyen beni rahatsız ediyordu. İçeriye müdürün girmesiyle ortam kızışmıştı. Kendimi olay içinden çekerek bütün lafların hoca tarafından yenmesini sağladım. Hoca okuldan atılacaktı zaten bir süre sonra. Hem de aşk mektubu yazarak, gülünç.

Sinan'ın ağzından
Geziyordum işte yanı sıra sokaklarda serseri gibi. Bunca başarısız lise hayatıma, aileme içip duruyordum işte. Boş gelmiştim, boş gidecektim. Gerçi, ağzım iyi laf yapıyor diye beni münazaraya almışlardı. Onun da saati geçmek üzereydi.

Kerem'in Ağzından.
Hakemin verdiği düdük ve kart yüzünden oyuncuları ve seyircileri bir anlığına umursamamıştım. Koşarak hakemin üzerine atlamış, bir yumrukla onu yere düşürmüş, daha sonrasında da takımdan atılmıştım. İşte basketboldan soğuduğum tek andı bu da.

Osman'ın ağzından.
Ödevlerimi yapmıyorum diye başlamıştı ödev ticareti serüvenim. Zekilere ödevleri yaptır, ver parasını siktirsin gitsin. Buydum ben işte, onları uzanıp fındık yerken izleyen ben.

Işık'ın ağzından.

"Nerde kaldı bu Sinan ya?" Diye feryad ediyordu artık hocamız.

"Gelir şimdi birazdan." Diyerek hocayı geçiştiriyordum. Karşı okulun misafirlerini ağırlayıp konferansta birleşip tartışma konumuzu tartışmaya başladığımız an içeriye dalan Sinan'la herkesin dikkati dağılmıştı. Lafıma devam ettim.

Sinan'ın ağzından.
Bu kadar geç kalmak yeter diyerek oturduğum kaldırımdan kalkıp okulun yolunu tuttum. Görevliye selam verip içeri girdim, konferans salonuna sahneden dalıp hiçbir şey olmamış gibi yerime oturdum. Cebimden çıkardığım alkol şişesine hocamın bakışlarına karşın sahnenin arkasına gidip orda içmeye başladım.