Gözlerini elleri ile ovuşturduktan sonra vücudunu açmak için ellerini arkaya atarak, kendisini germiş ve ayaklanarak pencerenin önüne kadar gelmişti. Yağan yağmur bir ceza gibi, yolda yürüyen insanları hedef alıyor gibiydi. Bir kısım insan, ıslanmamak adına kendisini yol üzerinde bulunan kafelerin tentelerinin altına saklarken, önlemini daha önceden alan insanlar ise şemsiyelerini açarak yağan yağmura direniyorlardı.
Her zaman yağmur tanelerini bir meleğin indirdiğini söylerdi annesi Mert'e. Her ne kadar bunun imkansız bir şey olduğunu düşünsede metafizik alemde imkansız diye bir şeyin olmadığının da farkındaydı. Sokağı bir müddet daha seyrettikten sonra odaya geri dönerek az önce kalktığı yatağın hemen yan tarafında ki yatakta yatan arkadaşını uyandırmak için çabalamaya başladı.
-"Sinan, Sinaaan!"
Arkadaşının hafif dürtmelerle uyanmadığını fark edince az önceki ses tonunu biraz daha yükselterek , birazda şiddet uygulamaya başladı.
-"Kalksana lan, kalk!"
En sonunda Sinan gözlerini açmış ve uyku sarhoşluğu ile;
-"Tamam kalkıyorum, sen kazandın."
-"Hazırlanmaya başla, ben duşa giriyorum."
dedi Mert ve ardından valizinden çıkarttığı havluyu ve şampuanı alarak yönünü banyoya çevirdi. Duşunu aldıktan sonra kurulanarak banyodan çıktı ve bugün giyeceği kıyafetleri valizinden çıkartarak, dağınık yatağının üzerine bıraktı. O üzerini değiştirdiği esnada Sinan'da duştan çıkıyordu. İkiside hazırlanıp aynada kendilerine son düzeltmeleri yaptıktan sonra kapıyı açarak odadan ayrıldılar. Merdivenden indikten sonra küçük tablolar ve küçük boy bir televizyon ile döşenmiş ufak bir lobiden geçerek adımlarını sokağa atmışlardı; ROMA sokaklarına.
*************
Yağan yağmurun onu ıslatmasına aldırış etmeden yıllardır merak ettiği Roma sokaklarında yürüyordu Leyla. İşinden dolayı sürekli yurt dışı seyahatlerine çıkıyor ancak gittiği hiçbir şehir Roma gibi değildi. Burası cennet gibi geliyordu kendisine. Kendisini de cennete yürüyen bir melek gibi hissediyordu. Ancak çalan telefonunu onu hayal aleminden alarak tekrardan dünyaya getirmişti. Çantasından telefonunu çıkartarak arayana baktı ve ardından telefonu açarak cevapladı;
-"Buyurun Melih bey."
-"......"
-"Az önce kendileri ile görüştük Melih bey. Sunumumuzu yaptık ve önümüzde ki hafta kendilerini İstanbul'a davet eden mektubunuzu bizzat sunduk efendim."
-"....."
-"Gayet olumlu karşıladılar efendim. Yarın sabah son görüşmeyi yapıp döneceğiz evet."
-"........."
-"Teşekkür ederim Melih bey."
Telefonu kapattıktan sonra derin bir "ohh" çekmişti. İki gündür hayalini kurduğu şehirdeydi ancak işlerinden dolayı gezmeye bir türlü fırsat bulamamıştı. Sabah erken saatte yaptıkları sunumun ardından çalışma arkadaşları kaldıkları otele dönmüşken kendisi şehri gezmek için bulduğu fırsatı değerlendirmek istedi ve az önce kendisini melek hissettiren Roma sokaklarına tekrardan teslim etmişti vücudunu.
*************
-"Çekebildin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'ntik
عاطفيةBir şehir, bir aşkın fitilini ateşleyebilir mi? Mert ve Leyla, Roma'da şanssız bir şekilde birbirlerini tanımış olsa da bu şanssızlık kendilerini yeni bir aşka sürükleyebilecek mi?