14 sene önce...
Konya"Mahperi hadi gel bahçede oyun oynayalım."
"Olmaz, annem sizinle oynamama kızıyor. Benim yüzümden sana bağırmasını istemiyorum."
"Hadi küçük kız nazlanma. Bak ben seni korurum."
"Offf Ali bana küçük kız demesene, senden sadece bir yaş küçüğüm. Hem senin beni koruyacağını biliyorum. Sen benim kahramanımsın. Sadece annemin sana bağırmasını sevmiyorum. Sen üzülünce bende üzülüyorum."
"Üzülme küçük kız. Ben annenin dediklerine hiç üzülmüyorum. Hadi gel artık aşağıya. Kapının önünde seni bekliyorum."
"Tamam bekle geliyorum."
Mahperi annesine çaktırmadan sessizce aşağıya indi. Ali onun tek arkadaşıydı. Onu çok seviyordu. Ama annesi ve babası Ali ile oynamasını istemiyorlardı. Devamlı Ali ile onun arasında fark olduğunu söyleyip duruyorlardı. Ailesinin söylediği bu farkın ne olduğunu anlayamıyordu. Ali de onun gibi sevimli bir çocuktu. Ne farkları olabilirdi ki?
Mahperi sessizce attığı minik adımlarıyla kapıya doğru ilerledi. Şanslıysa annesine yakalanmazdı. Annesi genelde bu saatlerde uyurdu. Az sonra piyano hocası gelecekti. O gelene kadar geri dönmesi gerekiyordu.
Mahperi beş yaşında minik bir kız çocuğuydu. Babasının Konya'da büyük bir şirketi vardı. Annesi ve babası herkesin annesi ve babası gibi genç değildi. Anne ve babasının senelerce çocukları olmamış. Mahperi seneler sonra gelen bir mutluluktu. Annesi neredeyse kırk yaşına yakındı. İlk ve tek çocukları olunca birde seneler sonra gelince çok değerliydi.
Ali ise altı yaşında minik bir kalpti. Minik kalp dediğime bakmayın. O minik kalp yaşına göre yeterince olgundu. Ali'nin ailesi Mahperi'nin ailesi gibi zengin değildi. Babası Mahperi'lerin şoförüydü. Annesi ise onların evlerinde hizmetçiydi.
Mahperi'nin ailesi işte aralarındaki bu sosyal fark yüzünden Ali ile oynamasını istemiyorlardı. Ama Mahperi onlar gibi düşünmüyordu. Meryem teyzeyi de Ahmet amcayı da Ali ve kardeşlerini de çok seviyordu. Hatta kendi ailesinden daha çok seviyordu. Çünkü annesi onu devamlı bir şeylere zorlarken Meryem teyze onu hep çok seviyor ve ona çok iyi davranıyordu. Hatta ona daha çok annelik yapıyordu. Mahperi'nin onları bu kadar çok sevmesi annesini huzursuz ediyordu. Gerçek annesi kendisi olmasına rağmen Meryem hanımı bu kadar sevmesine tahammül edemiyordu. Kocasına söylemişti. Kocası yakında başka bir aile bulacaktı.
Mahperi sessizce evin kocaman kapısını açtı. Bu kapıyı açmak niye bu kadar zordu ki? Bu kapıyı her zorlukla açıp kaçtığında kendisini sanki kalesinden kaçan prenses gibi hissediyordu. Annesi ise kalede bekleyen kötü cadıydı. Onun kaçtığını her fark ettiğinde ona değil Ali'ye ve kardeşlerine kızıyordu. O minik eller kapıyı yavaşça kapattı. Karşısında Ali'yi görünce bir anda yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Ali ona gülümseyip elini uzattı. Ali'nin uzattığı eli tuttu.
"Gel bakalım küçük kız. Seni kalenden kaçırıyorum."
"İyi de prensim şimdi nereye kaçacağız? Kötü cadı her an yokluğumu fark edebilir."
"Hımm bir düşüneyim. Kumdan kalemize kaçmaya ne dersin? Hem sen bana pasta yaparsın bende onu yerim."
Mahperi kıkırdadı. Meryem teyze onlara devamlı güzel masallar okuyordu. Mahperi ve Ali bu masal karakterleri gibi davranmayı çok seviyorlardı. Ali'nin söylediğine gülüp başıyla onayladı. Arka bahçedeki kum havuzunda oynamayı ikisi de çok seviyordu. Ayrıca kötü cadının buraya gelmesi zaman alıyordu. O zamana kadar oynayabilirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ- İlk Aşk
RomanceHadi küçük kız bana güven... Seneler önce verilen bir söz ve ayrılan iki hayat. Sizde Mahperi ve Ali arasındaki bu aşkın sonunu merak ediyor musunuz? İlk aşklar unutulmaz derlerdi. Peki onlar ilk aşklarını unutacaklar mıydı? -Yanlış pusulamdaki te...