''Seni bekliyorlar sen şimdi hemen bir taksiyle git ben sana konum atıyorum.''
vedalaştıktan sonra koşarak butikten ayrıldım ve boş bir taksiye bindim. Bıyıklı ve otuz yaşlarında görünen şoförün gideceğim adresi sormasıyla birlikte Betül Ablanın attığı konumu söyledim şoföre. Nihayet varmıştım. Taksiciye ücretini ödeyip arabadan indim ve devasa büyüklükteki otelin şanına yakışır ana giriş kapısından girdim ardından döner kapıdan tam geçecekken benim yaşlarımda kumral renkli gözlü bir çocuk bana çarparak benim de kapıya çarpmama neden olmuştu.
''HÖST BE OTEL KÖRÜ!''
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Sinirle bir taraftan burnumu döner kapıya çok kötü çarptığım için elimle burnumu tutuyor, bir taraftan henüz adını sanını kim olduğunu bilmediğim çocuğa söyleniyordum.
''Ya kör müsün be! Of kesin kırıldı ya, insan önüne bakar önüne ama nerede? Havalı yürüyeceksin ya! ''
Biçimli kaşlarının birini kaldırarak bir elini çenesine götürdü ve düşünür gibi yaptı.
''Önüme baksam da seni görebileceğimi sanmıyorum. Malum boyun...'' dedi gülerek.
''Sen öküz mü desem, katır mı desem her neysen cinsin çekilsin. Ya burnum çok kötü acıyor. Hemm... bir dakika bir dakika, benim boyum gayet uzun bir kere tamam mı? Anlaşılan senin egon fazla tavanlarda,arşa çıkmış.'' dedim sinirden gülmeye çalışırken, sadece çalışmıştım çünkü burnum hala sızlıyordu.
Karşıma geçip suçlu olduğu halde ukala ukala davranması sinirimi ikiye katlamıştı. Özenle yapılmış saçları, giydiği üzerinde sanki onun dikilmiş gibi duran marka olduğu her yerinden belli olan deri ceketi, üzerine yapışan düz beyaz tişörtü ve siyah pantolonuyla bulunduğu ortamda hemen dikkatleri üzerine çekebilecek bir görünümdeydi. Karşımda öylece dikiliyordu. Biraz daha ona bakıp sinirlenemeyecektim. Elimi burnumdan çekemeden sinirle son bir kez bana çarpan çocuğa bakıp yanından geçip gidiyordum fakat kolumu tutarak beni durdurmaya çalıştı.
''Revire götüreyim seni, buz koysunlar.''
''İstemez, görüşmeye geç kalıyorum.'' hızla oradan ayrıldım ve resepsiyondaki görevliye görüşeceğim kadının ismini verip haber vermelerini bekledim. Görevli telefonla konuştuktan sonra '' Tamam sekizinci katta ilk koridordan sağa dönerseniz tam karşınızdaki oda.'' teşekkür ettikten sonra asansörün tuşuna basıp bulunduğum kata gelmesini bekledim.
Oldukça lüks, boydan boya cam olan asansörün gelmesiyle yanımda bekleyen birkaç kişi dahil asansöre binmiştik.
Otel buram buram lüks kokuyordu. Her şeyin en iyisi düşünülmüştü. Her yeri cam olan otelde duvarlar kıyısında olduğu denize denize uyum sağlamak istercesine mavinin en güzel tonuna bezenmişti. Mavi duvarların üzerinde küçük beyaz çerçevelerle çevrili deniz manzarası tabloları vardı. Geniş koridorların ortalarında etrafa uyum sağlayan canlı bitkiler vardı. Sonunda aradığım odayı bulmanın vermiş olduğu gururla kapının önünde küçük bir masası bulunan sekreter, aşağıdan bilgilendirilmiş olmalı ki samimi bir tavırla ''Ayça Hanım sizi bekliyor.'' dedi arkasındaki kapıyı göstererek. Samimi bir şekilde ben de kıza baş selamı verdim ve kapıyı çalarak içeriye girdim.
Görüşme çok güzel geçmişti. Düşündüğümden baya yüksek bir ücretle haftada sadece etkinlik programlarına göre iki veya üç gün çalışacaktım ve genellikle akşam saat yediden saat on buçuğa kadar sürüyordu. Şu an benim için bulunmaz bir nimetti. Yapacağım şey ise burada çocuklar için düzenlenen gösterilerde kostümler giyerek yer alacaktım fakat çoğu zaman tek görevim çocuklara bir stantta yüz boyası yapmak olacaktı. Çocuk gelişimi okuduğumu öğrenince zaten bu benim için bir artı daha olmuştu. Ayça hanımın teklifi üzerine bugün akşam çalışma şartlarını görmek için yapılacak olan etkinliğe katılacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Badem
RomanceHissiz gecenin karanlığında, ay ışığına sığındım umarsızca. Sanki bir ucumda terk edilmiş bir evin zifiri karanlığı diğer ucumda ise masum bir çocuğun gözlerindeki nur savruluyor benliğime. "Gerçekten sever misin beni, bu hallerimi..." "Bu...