_1.Bölüm_

11 1 0
                                    

Merhaba zevahir okuyucularım.öncelikle
çoğunuzun merak ettiği zevahir kelimesinin anlamı ne?
aslında zevahir türkçe de az bilinen 50 kelimeler arasında ve ya ben öyle biliyorum her neyse çaktırmayın,zevahir dış yüz yani bir şeyin dışarıdan görünüşüdür.peki ya bu kelimeyi daha önce duydunuz mu veya biliyor muydunuz?şahsen bende ilk defa gördüm ve bunu koymamın nedeni sanırım birazcık yani biraz cıcık hercai den özenmiş olabilirim.yani yanlış anlaşılmasın özendiğim şey kurgusu değil. onun gibi az bilinen veya az duyulan kelime koymak istedim ve ayrıca ben çok heyecanlıyım sizden tek istediğim beğenmeniz ve desteklemeniz her neyse başlayalım mı?iyi okumalar..

__

gökyüzüne gri soluk renge andıran bir perde serilmiş.yıldızlar görünümlerini hiç göstermiyorlardı sanki onlarda hayata küsmüşler gibiydi.griyi andıran perdelerden su damlacıkları birer birer damlıyorlardı.insanlar yağmuru sevmediğini söylüyorlardı bence bu bir nankörlük ve ya bir aldatmaca yağmurun  bize sağladığı değeri bilmemek umutsuzluktan başka bir şey değildi.

o yağmurlu gecede geniş uzun ve damarlı  kollarıyla,küçük ama bir o kadar da güzel balkonun korkuluğuna dayanmış.siyah tişörtünün etekleri havalanıyordu siyah pantolonu bedenini taşırken o kendi bedenini taşıyamıyordu
ve o genç huzuru buluyordu gözlerini kapamış yağmurun toprakla karışmış olan kokuyu ciğerlerine doğru çekiyordu bunu yapmayı severdi çünkü onun bir tek huzuru oydu fakat tek sorunu vardı ağırlaşmış gözlerini kapattığı anda anıları tek tek aklında canlanıyordu.

'güneşli bir havanın cama sızan görüntüsü ve ardından babamı görmüştüm.gördüğüm gibi babama koştum,telefonla konuşuyordu beni umursamamıştı.kazağının eteklerini tutup
'baba hani parka gidecektik öyle söylemişsin' diyerek mızmızlanmaya başlamıştım babam her zamanki gibi telefonuyla konuşuyordu pes etmeyip tekrardan kazağını tutup çektim bu sefer babam telefonu hızla yere attı ve benim yakalarımdan tutup salladırdı sadece onla yetinmeyip yere itti'sana daha kaç kere söyleyeceğim!rahat bırak beni'sanki beni daha çok üzmek istermişçesine'nefret ediyorum senden!'deyip tokat atmasıyla hızla ayağa kalktı ve odayı terk etti.ağlamadım ben çünkü babalar çocuklarını böyle severmiş annem söylemişti  koşarak annemin yanına gittim 'anne,hani babam beni parka götürecekti öyle söylemiştin bana'annem üzüntüyle bakıp hemen yanıma gelip diz çöküp boylarımızı eşitledi beyaz ve yumuşacık elleriyle ellerimi sarmıştı
şimdi olduğunu söylemedim ki ve ayrıca baban uzak dur anlaştık mı?oğlum'hızlıca cevap verdim 'neden uzaklaşayım ki babalar böyle sever'annem iyice üzülmüştü bu tepkiyi beklemiyordum.
'hadi gel yaralarına bakalım'anneme bakıp gülümseyerek kafa salladım'

genç içeri doğru hızla adım attı önüne geçen her eşyayı savurup atmıştı sanki anıları bu şekilde silinecekmiş gibi tek bu yöntem olduğunu sanıyordu,tabi buna bir yöntem denilirse

balkona doğru çıktı yine aynı pozisyonu almıştı tek fark korkuluğu daha sıkı bir şekilde tutması ve biraz daha dışarı doğru yaslanmıştı gözlerinden yaş akmıştı ve bu yaş yağmur damlalarıyla birlikte karışmıştı ama o bunu umursamayıp 'YETER,YETER!BU BEDENİ,BU SİKİK HAYATI İSTEMİYORUM,ÇIK AKLIMDAN!!'
tabi ki de bunla yetinemeyip içerideki aynaya yumruk indirmişti ayna paramparça olmuş ve elleri kanamış vaziyetteydi hani derler ya bazen dedenden daha çok kalp yaralanır evet bu gencin de kalbi yaralı ve sanki çıkmaz bir sokağa girmiş çıkamıyor.

sanki gökyüzü gençle konuşuyormuş gibi gök gürlemişti.gencin siniri hafiften uyuşmuştu.duvara dayanarak eğildi ve diz çöktü kolları dizlerinin üzerinde,kanayan elleri ile yüzünü kapatmıştı bir süre öyle durmuştu onun ardından ellerini yumruk yaparak kafasına vuruyordu.sessiz ve homurdanır şekilde 'çık,çık aklımdan,çık'diyordu sorunlu muydu?belki de ya da değildir tek sorunu anıları değil miydi?bu hale sokan,onu yıpratan onu hırçınlaştıran anıları değil miydi? fakat karşımıza öyle biri çıkar ki ağzımız lal olur.sus dediği anda susarız ama bi korku sayesinde değildir sevgi ve tatlı söz sayesindedir.

ta ki kapının zili çalana kadar. genç umursamadı açmayacaktı kapıyı,kimseyi görmek duymak dahi istemiyordu belki de bu halini başkalarına gizlemek yıkıldığına dahi zevk vermek istemiyordu çünkü o hep güçlü kılınmıştı.

zile tekrar basılmasıyla,sinirlendi kanayan ellerini yine umursamayarak kalktı.her kimse bu gece ölmeliydi böylece hırsını,sinirini o şekilde çıkarta bilirdi.hırsla kapının kulpunu gürültülü şekilde açtı.
genç biraz şaşkın biraz meraklanmıştı çünkü onu ilk defa görüyordu.

'özür dilerim.sanırım yanlış adres'hafifce elindeki kağıdı yukarı kaldırdı.

ZevahirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin