K

950 99 114
                                    

(İki hafta sonra)

   (Ritsuka'nın anlatımıyla)

   Tam iki hafta geçti ve şu sikik durumu iki haftadır çekiyordum.

   Mafuyu'yu ne zaman görsem, Ugetsu hep dibinde. Okulda, kantinde, yolda ve hatta grup çalışmaları yaparken stüdyoda. Bu durum git gide canımı sıkıyordu.

   Mafuyu'nun rahatsız olduğunu görmesem mutlu olsun diye sesim çıkmazdı ama görüyordum. Rahatsızdı. Üstelik bu benim uydurmam bile değildi. Haruki ve Akihiko bile bunun farkındaydı.

   Düşünmekten ağrıyan başımı ovuşturken ağrının geçmesi için dua ediyordum. İlaç içemezdim çünkü düzgün yemek yemediğim için içmem doğru olmazdı.

   Son kez bir şey unutup unutmadığıma dair odada gözlerimi gezdirdim. Her şeyin tam olduğuna kanaat getirdiğimde omzuma taktığım gitar çantasıyla odamdan dışarıya çıktım.

-Abla! Ben çıkıyorum.

-Ablaa!

   Neden duymuyordu ki?

   Adımlarımı Yayoi'nin odasını yönlendirdim. Tam kapıyı çalacaktım ki duyduğum şeyler ile yerimde kaskatı kesildim. Öz abla, kardeşine bunu nasıl yapardı?

-Yayoi: Sen istediğini aldın Ugetsu! Ritsuka ve Mafuyu kavuşmadı. Mafuyu senin oldu. İster güzellikle ister zorlukla. Şimdi sıra benim istediğimde.

   Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra tekrar lafa girdi.

-Yayoi: Ritsuka, Haruki ve Akihiko'nun arasını yaparak bana en büyük kötülüğü yaptı. Beni Akihiko'dan ayırdı. Bende onu sevdiğinden ayırdım. Sana bu yüzden yardım ettim ama şimdi sıra sende. Sende bana yardım edeceksin. Akihiko ve Haruki'de ayrılacak. Akihiko benim olacak.

   Daha fazla katlanamayarak ordan ayrıldım. Ablam bana oyun oynamıştı. Bunu nasıl yapardı! Cidden bu kadar mı kinlenmişti bana? Ya da işleri bu raddeye getirecek kadar kırmışmıydım onu? Mafuyu'nun bunları yaşamasının sorumlusu ben miydim cidden?

   Her şey bu kadar karmaşık olmak zorunda mı!?
Başıma giren anlık ağrıyla gözüm bir anlık kararmış bu da dengemi kaybetmemi sağlamıştı. Bu iş böyle olmayacaktı. Bir plan yapmalıydım. Madem onlar bana bir oyun oynadı, o zaman şimdi sıra bende. Beni çok hafife aldılar.

   Bir şeye kalkışmadan önce Haruki ve Akihiko'yu aramaya karar verdim. Ugetsu ve Yayoi onlara da bulaşmadan her şeyden haberleri olmalıydı.

**

-İşte dostlarım olanlar bu.

   Haruki ve Akihiko ile bir kafede buluşmuş ve onlara her şeyi anlatmıştım. Şuan ikisininde yüzünde afallamış ve şaşırmış bir ifade vardı. İkisinin de bu kadar olan şeye anlam veremiyorlardı.

-Akihiko: Yani tüm bu olanların suçlusu biz miyiz? Tüm bu olanlar birbirimizi sevdiğimiz için miydi?

-Haruki: Sevgilim, saçmalama. Biz sadece sevdik. Diğer insanlar sevmeyi bilmiyorsa, seviyoruz sananlar da sevgiyi başka duygularla karıştırıyorsa bu bizim suçumuz değil ki?

-Haruki haklı. Bunda bizim suçumuz yok. Sevmeyenler ya da sevmeyi yanlış bilenlerin suçu var. Onlar hep bizi hor gördü, onlar bizi hırpaladı. Biz bu hikayenin masumlarıyız. Eğer bir suçumuz varsa bu da sevemeyenlere yanlış bilenlere inat sevgimiz. Ve inan bana kimse bizim sevgimizi yıkamaz. Yıkmak isteyenler de sonucuna katlanır dimi?

-Akihiko: Bir planın var gibi konuştun.

-Olmadığını kim söyledi. Aklımda güzel bir plan var. Anlatıyorum...

***

  Evettt işte yeni bölümle karşınızdayım. Nasıl olduğuna dair hiçbir fikrim yok pek içime sinmedi ama.

  Biliyorum geciktim ama buna bölüm yazmayı pek istediğim söylenemez. Çünkü ilerledikçe final yaklaşıyor ve bu kurgu benim ilk gözağrım.. Bu sıralar çok duygusal bir Mars'ım gerek hayatımda olan gelişmeler gerekse kurgularımın büyümesi -ki Given nerdeyse 2k olmak üzere- beni çok etkiliyor.
Aşırı duygusal biriyim burayı yazarken bile gözlerim doldu dkdndodnd daha fazla boş yapmayayım ben.

Sağlıcakla kalın, sizi çokça seven ve yanaklarınızdan komacan öpen
~Mars 💙💙

Haa unutmadan bir daha ki bölümü patlatıyorum 🧨

Haa unutmadan bir daha ki bölümü patlatıyorum 🧨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-GİVEN- (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin