1. Bölüm

65 7 4
                                    

       Herkese merhaba. Hikayeme ve hikayem sayesinde bana hoş geldiniz. Daha önceden bu hikayeye başlamış olsanız bile baştan okumanız gerekli çünkü kurguyu değiştirdim. Uzun, başarılı, kaliteli ve sizlerle güzel bir yolda ilerlemek istiyorum. Her türlü yorumunuzu bekliyorum. 

       Aslında aklımda karakterlerin resimlerini paylaşmak yok ancak sizden bir talep alırsam paylaşabilirim.

       Her bölümde severek dinlediğim şarkıları sizinle paylaşacağım. Bazıları bölümlerle ilişkili olur belki onları ayarlamaya çalışabilirim.

       Bu yolda benimle olur ve bana destek olursanız çok sevinirim. Herkese iyi okumalar.

       Başlama tarihinizi buraya yazmayı unutmayın lütfen.

     *** Elyas & Taha - Gece Mavisi ***

   Bugün işimdeki son günüm. İki buçuk ay önce çalışmaya başladığım bu yerde son saatlerimi geçiriyorum. Burası küçük bir dükkan ama öğrettikleri çok büyük. En başta bazı insanları memnun etmek zor olduğu için sabretmeyi öğreniyorsun. Daha sonrasında ise kendi ayakların üzerinde durabilmeyi.

   Annem, özel ofisin birinde her türlü işi yapıyor, babam polis, ablam ise özel öğretim öğretmeni. Hiçbir zaman maddi açıdan sıkıntı yaşamadık ancak evde yatmaktan sıkıldığım bir zaman çarşıya çıkıp iş ararken burayı buldum. Sofra Restaurant'ı.

   Bu yazımı bir esnaf lokantasında çalışarak sonlandırıyorum ancak hayatıma kısa süre önce giren güzel insanlarla devam ediyorum. Restoranın sahibi Volkan Abi ve eşi Sevil Abla herhalde en iyi işverenler arasındadır. Gerçi Sevil Abla başlarda biraz soğuktu ama zaman geçtikçe birbirimize ısındık. Volkan Abi, otuzlu yaşlarında, bir yetmiş beş boylarında, esmer ve gözlüklü birisi. Sakin ve kibar bir yapısı var. Sevil Abla da Volkan Abi ile yaşıt otuzlu yaşlarında, bir altmış boylarında, sarışın olduğu mavi gözlerinden ve beyaz teninden anlaşılan kapalı birisi. Yeni tanıştığı insanlara hemen ısınamayan ve her zaman mesafesini koruyan bir kişiliği var. İkisi de hiçbir zaman diğer işverenler gibi bütün işleri çalışanların üzerine yıkıp oturmadılar. Biz ne yaptıysak onlar da aynısını yaptı. Ustamız Özcan Abi, elli beş yaşında, bir seksen boylarında, esmer, gözlüklerinin ardındaki yaşanmışlıkların yansıttığı, yorgunluğu tonundan belli olan kahverengi gözlü birisi. Onunla aramız bir tık daha iyi. Bazı ustalar vardır; soğuk, sürekli emir veren, hiçbir şeyi beğenmeyen. Onlar gibi değil. Dükkanı ilk o açar sonra da ben gelirim. Kahvaltı yapar bir yandan sohbet ederiz. Daha doğrusu ederdik. Eli çok lezzetlidir. Buradaki yemekleri sanki kendi evinin mutfağında yemek yapar gibi yapar. En büyük zevki de yemek yaparken oyun havası açıp hem söyleyip hem oynamaktır. Bulaşıkçı Hülya Abla, kırklarında, sarışın olduğu beyaz teninden ve yeşil gözlerinden anlaşılan kapalı, bir altmış boylarında birisi. Çalışmak istemeyen ancak evine para götürmek zorunda olan kadınlar arasında. Pek şakaya gelmez ve alıngandır.

   Bu kadroya benim de katılmamla birlikte bütün yaz harika zaman geçirerek güzel işler başardık.

   Son iki saatimi yoğun bir şekilde geçirdim. Gelen müşterilere testilerini, mantılarını, ızgaralarını servis ettiğim anlardan sonra güzel bir temizlikle bütün işim bitti. Herkesle vedalaştıktan sonra son paramı aldım ve şu an elimdeki dürümlerle tepeye çıkıyorum.

   Üniversitenin açılmasına son bir hafta kaldığı için hepimiz aynı gün işten çıktık. Hepimiz derken kimlerden bahsediyorum oraya geleyim.

   Ben Belfü DEMİR. Yirmi yaşında, esmer, koyu kahverengi gözlü ve bir yetmiş boyundayım. İkinci sınıf tıp öğrencisiyim. Birçok yer gezdim, birçok insan tanıdım. En sonunda da bütün insanların kendi zevkleri ve menfaatlerinden başka düşüncelerinin olmadığını anladım. Hiçbir insanı siz istediğiniz için yanınızda durduramazsınız. Ya kendileri istediği için yanınızda dururlar ya da sizinle bütün ilişkilerini bitirirler. Aslında bir yandan gitmeleri de iyidir. Hayatınızdaki yalanların bir kısmından kurtulursunuz. İnsanların ruhlarını incelemeyi seviyorum. Onların kendilerinde göremedikleri şeyleri görebilmeyi seviyorum. Bu yüzden de psikiyatr olmak istiyorum.

   Görüş alanıma giren kişi ise Gülay KARDELEN. Yirmi yaşında, sarışın, yeşil gözlü olmakla gurur duyan, bir yetmiş boyunda, ikinci sınıf hukuk öğrencisi. Kendisi azmine hayran olduğum insanlar arasında. Her türlü konu hakkında bilgisi olabilen ya da mantık yürütebilen bir kişiliği ve zekası var. En son tartıştığımız konuda '' Ferman TOPRAK – Tavukları Pişirmişem '' şarkısının sözlerinin mantığını çözmeye çalışmıştık. Bizim düşünmeyi bıraktığımız anda '' Bulduuuum! Şarkının sözleri bir çiftin konuşmasından meydana geliyor. Oğlan; kızın annesine, babasına ve köpeğine yakalanmamak için sorduğu sorular üzerine kızın verdiği cevaplardan oluşuyor. '' demişti. Sözlerinin bütününü düşününce de mantıklı gelmiş ve konuyu orada kapatmıştık.

   Gülay'ın yanında oturan Eylül ARICA. Yirmi bir yaşında, sarışın, ela gözlü, bir yetmiş beş boyunda ve ikinci sınıf moda tasarım öğrencisi. Tasarım konusunda gelecek için büyük umut vaat ediyor. Eylül'ün bana her zaman tuhaf gelen bir özelliği var. Çoğunlukla eski şarkılar olmakla birlikte bütün Türkçe şarkıları biliyor diyebilirim. Birkaç kelimesini duyduğu şarkının devamını anında getirebiliyor. Kafama ne zaman bir şarkı takılsa ve bulamasam gider ona mırıldanırım o da şarkıyı bana söyler ve ikimiz de işlerimize devam ederiz.

   Ve son olarak Eylül'ün hemen bitişiğinde oturan ise Merih ER. Yirmi yaşında, esmer, kahverengi gözlü, bir seksen beş boyunda ve ikinci sınıf hukuk öğrencisi. Eylül ile uzun zamandır sevgililer. Merih'in düşünceleri benim için her daim kıymetlidir. Onun '' Bu iş olmaz, bu doğru değil ya da bu senin için daha iyi. '' dediği her şey çıkıyor. Danıştığım bir konuda kızlar ne derse desin benim üzerimde en etkili olan Merih'in dedikleridir.

   İşte biz bu kadarız. Liseye başladığımızdan bu yana yakın arkadaşız. On ikinci sınıfta ise bol bol ders çalışmamız sayesinde dördümüz de Dokuz Eylül Üniversitesi'ni kazandık. Biz kızlar olarak bir dairede Merih ise yan dairemizde kalıyor.

   Artık şu ana odaklanalım. '' Selaam.'' diyerek yere oturdum ve poşeti ortaya koydum. Gülay '' Ooo dürümler de gelmiş.'' demesiyle '' Kanka dürümlerle beraber ben de geldim ama yine de sen bilirsin.'' Ben Gülay'a ters ters bakarken o sırıtarak yüzüme bakıyordu ancak grubun açı Gülay ve ben olduğumuz için bu duruma alıştık. Çünkü her seferinde böyle oluyor. Birimiz ya da ikimiz aynı anda yemek odaklı oluyoruz.

   Dürümleri yerken bir yandan da konuştuğu için Gülay'ı dinliyoruz. Aramızda konuşmayı en çok seven o olduğu için genelde o konuşur, biz dinleriz. Gülay metropol olmayan ilçemiz Ürgüp'ü metropol olarak görüyor ve bizlere de '' Şöyle güzel, böyle güzel...'' diyerek anlatıyordu her seferinde. Bu yaz Ebru Sanat Evi'nde çalıştı ve bu yüzden anlatacak anısı çok oluyordu. '' Kanka tezgahın önünde duruyorum, eşyaları düzenliyorum. Baktım bir çift geldi. Önce hediyelik eşyalarla ilgileniyorlardı. '' Hoş geldiniz, yardımcı olmamı ister misiniz? '' dedim. Kadın da '' Ya işte biz buraya gezmeye geldik, hem güzel yerler hem de kaliteli eşyalar arıyoruz.'' dedi. Ben de başladım anlatmaya, '' Bizim metropol şehrimizde her şey mümkün, şurayı gezersiniz, şuranın yemekleri meşhurdur.'' falan diye. Baktım bunlar bir etrafa bir bana bakarak gülüyor. Dedim '' Ne oluyor ya? '' Sonra dank etti. Aha metropol metropol al sana metropol, ağzıma yapışmış. Rezil oldum elalemin adamına dedim. Sonra bana bir geldiler, dedim '' Hanımefendi neye gülüyorsunuz? Bir İstanbul bir Ankara değiliz ama Ürgüp de gayet metropol şehir olma konusunda hızla ilerliyor. '' Adamları güldüre güldüre üç yüz TL'lik alışveriş yaptırdım gönderdim vallaha.'' Hepimiz kahkahalarla gülerken telefonumun çaldığını fark ettim. ''Efendim abla? Tamam alırım, başka var mı? Tamam hadi görüşürüz.'' '' Hadi millet ben kaçar artık. Evden bekliyorlar. Haberleşiriz.'' diyerek ayaklandım ve üstümü silkeledim. Hepsine öpücük göndererek oradan uzaklaştım.

   Evin önündeyken telefonuma gelen bildirim sesiyle oraya odaklandım. ''Erkin YİĞİT sizi takip etmek istiyor.''  

      Sizin kişiliğiniz ile  ya da sizin yakın arkadaşlarınızla benzer özellikleri olan bir karakter var mı? Hangi özelliği benziyor? 

      Şöyle yıldızlı bir oyunuzu isterim.

          



KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin