"Belkide hayat dedigimiz şey tüm zorluklara ragmen ayakta durmaktır. "
"Oh hey hey baby love me back today"
-oh hey hey bebeğim bugün beni geri sev-hem şarkının ritmine ayak uydurup hemde ders çalışan tek kişi olmalıyım saat gecenin biri ve ben hala ders çalışmak zorundayım. Ailemin ölümü benim için çok kötüydü hayatla hiçbir baglantım kalmamıştı. Bu yıl kendimi biraz zor olsada toparlayıp dersler vermeye çalışıyordum.
Son bir matematik sorusu çözecekken yüzüme bir sıvı düştü. Elimi yavaşça yanagıma götürdüm. Geri çekip elime baktıgımda a-aama ama bu kan... Elimi yüzümde gezdirdim hiç bir yerim agrımıyor yada sızlamıyordu.
Kafamı yavaş yavaş tavana kaydırdım. "en büyük zaferler kaybetmekle başlar küçük kız"
ne, ne demek oluyor bu yazı, ne zaferi. Sandalyemden bir hışımla kalktım,mutfaktan tıkırtılar geliyordu. Hemen, hemen bu evden çıkmalıyım. Ellerim titreye titereye sandalyeden kalktım. Beynime kan gitmiyordu evde biri olma riskine karşı sadece sandalyeme dayalı olan montumu aldım. Yavaş adımlarala Kapıya dogru gidip anahtarı çıkarttım ve apartmandan çıktım.
caddede hızla yürüyerek ışıgın oldugu bir tarafa çıkmaya çalıştım lanet olsun izmir bu saatte çok tenhaydı. Birden takip ediliyor hissine kapılıp yavaşça durdum. Anahtarımı yere düşürmüş gibi yapıp arkama baktım
işte o an kalpten gittigim andı.üç tane adam PEŞİMDEYDİ. Yavaş yavaş tekrar dogruldum.Ne kadar gücüm varsa koşmaya başladım. Adamların ayak sesileri arkamdan geliyordu Issız bir sokak bulup içine daldım izimi kaybedebilirim diye biraz daha koştum. Ne kadar çok koştugumu hatırlamıyorum o kadar çok koşmuştum ki nefes nefese kalmıştım.
Sağa döndügümde benim yaşlarımda bir çocugu sıgara içerken gördüm. Arkamı döndüm adamlar bana yaklaşıyordu. Bende hızla sıgara içen çocuga dogru koştum.
Kolundan tutup kendimi duvara onuda kendime yasladım. Kalbim gögüs kafesimden çıkacak gibi atıyordu. Çocuk gözlerini kısıp bana baktı. "Lütfen yalvarırım beş dakika böyle kal peşimde adamlar var lütfen..." dedim nefes nefese çocuk kaşlarını tekrar çatıp bana baktı.
Gözleri siyahın en koyusuydu ve böyle bakınca insanın tüylerini diken diken ediyordu. Onun kolunun arkasında baktıgımda o adamların gitmiş oldugunu gördüm. Derin bir nefes alıp çocugun kollarının altından çıktım. "e eee ben şey teşekkür ederim yani hayatımı kurtardın teşekkürler" dedim.
O an o kadar yüzsüz bir şey yaptım ki söylerken utandım. "ee şey şey beni - derin bir nefes aldım-rica etsem bbeni arkadaşıma bırakabilir misniz?" dedim. Çok zorlanarak, iyide saat gecenin birini geçiyor acaba ışıl uyanık mıdır?diye düşündüm. adam arkasına bile bakmadan gitti. Lanet olsun..
Of rezil oldum işte yüzsüzsün kızım sen. Korkudan ve soguktan tekrar titreyip geldigim yerden geri dönecektim ki siyah bir Mercedes yanıma yaklaştı.
Öylece dikilip bekledim sonra" davetiye mi bekliyorsun. " dedi pencereyi açıp. Kapıyı açıp koltuga oturdum arabanın içi temiz ferah ve en önemlisi sıcaktı.
Kısaca ışılın evinin yolunu tarif ettim. Bi on on beş dakikaya gelmiştik. Hala tirtirtitriyordum. Arabadan çıkıp kapıyı kapatacakken" gerçekten çok teşekkür ederim "dedim. Ve kapıyı kapattım. Işılın bahçesine girip yavaş adımlarla kapıya kadar gittim. Kapının zilini çalıp bekledim beş on dakika sonra kapıyı bana çocukluk arkadaşım ahmet açtı. Korkum hala geçmemişti. Tirtirtitryodum. Ahmet bana sarıldı. Ondan ayrılıp arkama baktıgımda arabanın gaza basma sesi geldi. Ardında arkasında sadece toz bırakıp gitti...
Evett öncelikle bu benim ilk kitabım ummarım begenirsiniz... >3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ
Romance"İmkansız diye bir şey var mı? " "bana imkansız diye bir şey ögretilmedi" "belkide artık ögrenmelisin"...