WTF?: Bölüm 1

1.1K 66 26
                                    

Kulağıma dolan melodi ile gözüm kapalı olarak yüzümü buruşturdum. Benim alarmım bile yokken bu yabancı ses de neyin nesi?! Eğer bu alarm Mi Jin'in telefonundan geliyorsa benden çekeceği vardı.

Elimi sesin geldiği tarafa doğru rastgele olarak götürdüm. Elim telefonu bulduğunda gözümü zorla azıcık açıp baktım. Telefon titriyordu demek ki biri arıyordu. Zorla arayan kişiye baktım. Tanıdık bir numaraydı ama kayıtlı değildi. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Alo?" Sesim sanırım uyku sersemi olduğum için tuhaf çıkmış olmalıydı. Gerçi bunu pek takacak durumda değildim.

"Alo, sen kimsin?!" Karşıdan gelen ses epey endişeli geliyordu. Ama benim dikkatimi çeken bu olmadı. Bu ses... Bana ait olamazdı, değil mi?

"Ne saçmalıyorsun sen, beni arayan sensin." Bunu söylerken yatakta oturur pozisyona geçmiş ve kaşlarımı istemsiz olarak çatmıştım. 

"Sana diyorum ki, kimsin sen ve ben neden bu bedenin içindeyim?!" Delinin birine çatmıştık anlaşılan.

"Uff, ne saçmalıyorsun sen? Telefon şakası falan mı bu, öyleyse hiç komik değil." Bunları söylerken etrafa bakmıştım. Hayır, olamaz! Burası benim ufak ve mütevazi odam değildi, neredeydim ben?!

"Ben neredeyim, neresi burası?!"

"Aynaya bak." Ses artık sakin bir şekilde konuşmuştu. Ayağa hızla kalktım ve ayaklı boy aynasına doğru koşarak ilerledim. A-a-ama bu ben değilim!

"Bu ne çeşit bir kabus?" O kadar şaşkındım ki bu sözcükler ağzımdan fısıltı kadar kısık sesle çıkmıştı.

"Nasıl oldu bilmiyorum ama maalesef kabusta değiliz."

"O zaman sen benim bedenimin içindesin." Ben şaşkınlıktan o ise benim inanmamın getirdiği rahatlığı ile sakince konuşuyorduk.

"Bir kabus olmadığına emin misin? Bu imkansız." 

"Kafamı duvara vurdum, dizimi sehpaya çarptım, kendime tokat attım... Seni bilmem ama ben gerçek dünyadayım." Bir anda kendime geldim ve bağırdım.

"Hayır, hayır, hayır bu imkansız bir kere. Ama tamam, beni iyi inandırdınız, şimdi söyle kameralar nerede nereye el sallıyorum?" Adeta gerçek dışı olan bu düşünceyi reddediyordum. Zaten en mantıklı açıklamayı yapmıştım. Daha başka bir şey olamazdı. Durumun komikliği ile gülmeye başladım. "Ama tebrik ederim beni iyi kandırdınız, ekipmanlar harikalar."

"Sakin ol tamam mı, bu tamamen gerçek ve bu bok çukurdan beraber çıkmalıyız!" Bana sinirle bağırmıştı. Ben ise yürürken dizimi küçük sehpaya çarptım.

"Aish! Burada sehpanın ne işi var! Bir dakika, bu bir kabus değil. Bu gerçek, Ah Tanrım, neler oluyor böyle?!" Son cümlede sesim hayli ağlamaklı çıkmıştı.

"Neler olduğunu bilmiyorum ve şuan yapacağımız en mantıklı şey  birbirimizin yerine geçmek. Daha sonra da hemen buluşup ne yapacağımızı konuşmalıyız. Bana temel olarak bilmem gerekenleri söyle."

"Tamam, tamam. Ah... Ben, ben Kim Yun. Yan odada yakın arkadaşım Mi Jin kalıyor. Genelde erken uyanıp onu uyandırıyorum. Seul Sanat Fakültesinde son sınıf öğrencisiyim ama part time olarak çevirmenlik yapıyorum. Tayca, İngilizce, Çince ve Korece biliyorum. Bu gün evdesin ders ve iş programım telefonda kayıtlı. Imm... Yemek yaparken her zaman şarkı söylerim, sadece modum düşükken sessiz olurum. Dans etmeyi severim, vejetaryen pizza favorim. Dışarı çıkarsanız çoğunlukla onu söylemeye çalış ki şüphe etmesin. Sanırım şuanlık bu kadar yeter."

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"

"Bir dakika ya, şu durumda dalga mı geçicem seninle!"

"Gerçekten hayranım falan mısın? Benim sevdiğim şeyleri yapıyorsun?"

"Hayır, bunlar benim normal yaptığım alışkanlıklarım."

"Tamam, tamam her neyse. Sonra daha detaylıca konuşuruz bunu. Anlattığına göre davranışların bana benziyor. Ekstra olarak şimdi 10 dakika sonra kızları uyandırman gerekiyor. Bu aralar dergi çekimleri ve marka yüzü için çekimler dışında pek bir şey yok. Ah unutuyordum, bir kaç haftaya kadar geri dönüş için hazırlanmaya başlayacağız ama o zamana kadar daha detaylı olarak konuşmaya başlarız. Başka bir şey var mı?"

Sıkıntı ile nefesimi verdim. İçinde bulunduğumuz durum hayli değişikti ve benim özel hayatımda zaten dalgalıydı şu sıralar. Boşta ki ellerimi saçımın içinden geçirdim ve tam ağzımı açıp konuşacakken karşıdan ses geldi.

"Gözlerinin altı neden koyu ve göz kapakların şiş? Ayrıca burnunda tıkalı."

"Şey, ben... Ben yaklaşık bir hafta önce aladatıldığımı öğrendim ve sanırım pek atlatamıyorum." Kim atalatabilirdi ki? Yapan varsa banada söylesin lütfen.

"Şey, anladım. Senin için çok üzüldüm gerçekten." Sesi donuk ve sıkıntılı çıkmıştı. Samimiydi sanırım dediklerinde. Bunu kafama pek takacak durumda değildim.

"O zaman ben kızları uyandırmaya gideyim." Sesim nasıl çıkıyordu bilmiyorum. Ama düşünsenize filmlerde gördüğüm bir şey geliyor başımda. Bu Secret Garden da olmamış mıydı? Ama orada bir neden vardı. Bizim ne alakamız vardı ki?

"Lütfen acını biraz unutup şakalar yap ve bolca gülümse olur mu? Bu sana hem iyi gelir hemde pek çaktırmazsın."

"Peki, sende fazla hareketli olup mutlu olma lütfen. Tuhaf kaçar, anlarsınya."

Vedalaşıp telefonu kapattık. Bu ne kadar fantastik bir drama dizi gibi dursa da benim için hiç iç açıcı gözükmüyordu.

Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattım ve aynanın karşısına tekrar geçtim. Evet bir süre içinde duracağım beden karşımdaydı.

Şaka gibi geliyor, değil mi? Cıks, tamamen gerçek bu. Ben resmen bir idolün bedenindeydim. Kimlerin hayali olurdu bu değil mi? Doğrusu benimde hayalimdi gençlik zamanlarımda.

Ama doğrusu o hayal pekte havalı gelmiyordu şuan. Hele böyle bir saçmalık içindeyken.

Evet ben tam anlamıyla insanların sevdiği bir idol olmuştum.

Aynaya bakarken yansımayı inceledim. Zayıf, neredeyse kaburga kemikleri sayılıyordu bu vücutta. Sarı ve omuz hizasından biraz daha uzun dalgalı ve kabarık saçlar, bana aslan yelesini anımsatmıştı. Gözleri, ela rengi kirpikleri ise uzundu. Burnu minik ve tatlıydı. Dudaklarının kalınlığı normaldi doğal bir pembeliği vardı. Bu yüz kusursuz gözüküyordu.

Tamam makyajsız olarak alışkın olmasam da yüz normal olarak gerçekten iyiydi.

Elimi sarı saçların arasından geçirdim. Ne kadar sürer bilmiyordum ama bu duruma ayak uydurmam gerektiğinden kesinlikle emindim.

Aynaya tekrar baktım. Biraz büyük bir gülümseme oluşturmaya çalıştım kendime.

Evet ben artık Kim Yun değilim. Ben artık herkesin sevdiği, harika dans eden Lalisa Manoban'ım.

Yani... Sanırım.

-----

İlk bölümü nasıl buldunuz?

Düşüncelerini yazarsanız beni çok mutlu edersiniz <3

Her hafta Cuma 18:00 yeni bölüm!!!

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın, kendinize iyi bakın.

IDOL MÜ?! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin