Saat gecenin bilmem kaçıydı ve ben uyumak yerine tavanla bakışıyordum. Şimdi benimle konuşsa buna şaşırmazdım bile.
O günden sonra tedirginliğim daha da büyümüştü. Her dakika Lisa ne yapıyor diye düşünüp duruyordum. Başının derde girme düşüncesi beni kemirip bitiriyordu.
Başıma giren ağrı uyumamı daha da zorluyordu. Biraz su içersem belki geçer umudu ile yerimden doğrulup sulahiye uzandım ama içinin boş olduğunu fark ettiğimde oflayarak kalktım yerimden.
Mutfağa giderken bir ses fark ettim. Suyumu içtikten sonra ise ses hala devam ediyordu. Dikkatli dinlediğimde sesin Jisoo'nun odasından geldiğini fark ettim. Ne kadar kaşırma milletin özeline desemde bir tarafım gecenin bu saatinde ne yaptığını merak ediyordu.
Meraklı tarafım galip geldiğinde kapının önüne gelmiştim bile içeriden ayak sesleri ve "Bir-ki" diye sesler geliyordu az çok anlamıştım ne yaptığını ama yinede merak ediyordum. Neden gecenin bu saati?
Kapıyı tıklattıktan sonra sesler kesildi ve hiç bir ses gelmedi. Kapıyı tekrar tıklattıp kapıyı yavaşça araladım.
Jisoo yatağına uzanmış telefonu ile oynuyordu.
"Jisoo, geç olmadı mı? Ne yapıyorsun?" İçeriye girdim ve kapıyı ses çıkarmadan kapattım. Bana cevap vermedi, yavaşça yanına doğru ilerledim.
Yatağın kenarına oturduğumda alnındaki ve saçındaki teri görebiliyordum. Ve göğüs kafesi de hızla inip geri kalıyordu.
"Abla uyumalısın. Yarın bol bol çalışıcaz unuttun mu?"
"Biliyorum Lisa, hadi sende yatağına git bende şu bölümü geçip uyuyucam." Yüzüne inanmadığımı belirttiğim bakışlarımı attım.
"Neden yalan söylüyorsun? Birbirimizden bir şey saklamıyoruz sanıyordum." Derin bir nefes verdi ve telefonu yanına bırakıp yattığı yerden doğruldu.
"Biliyorsun dansım ile ilgili pek iyi yorumlar almıyorum. Ve bunu geliştirmek için daha sıkı çalışmalıyım." Gülümsedim ve elini tuttum.
"Onlar ne hakla konuşuyor ki? Sen harikasın, çok yeteneklisin, bizi hep güldürüyorsun. Ama onlar sadece kıskanç insanlar. Senin yeteneklerini ve mükemmel kalbini kıskanıyorlar.
Lütfen kendini geliştirmeye çalışırken fazla yıpranma. Unutma gerçek fanlarımız için sağlam kalmalıyız." Bana güzel gülümsemesini yolladıktan sonra sıkıca sarıldı.
"Lisa, sen harika bir kardeşsin." Bir süre öyle kaldıktan sonra uyuma kararı aldık ve ben de yatağıma geri döndüm. Tek kalınca düşünceler beynimin içinde kovalamaca oynamaya devam ettiler. Ve zorla onları susturarak uyumaya çalıştım.
***
Bir hafta geçmişti. İşlerimiz çok daha yoğunlaşmıştı. Lisa'nın başka arkadaşları ile konuşmuştum. Ama genelde sürekli çalışıyordum. Beden bu duruma alışık olduğu için aşırı tepki veremiyordum elbette ama ruhum yani kendim olarak fazlaca yoruluyordum.
Her boş vaktimde elimde telefonla bekler olmuştum adeta. Lisa'dan gelecek ufak bir mesaja bakıyordum. Şu an da o anlardan biriydi. Dans salonunda yere oturmuş ve telefonla uğraşıyordum.
Birini yanıma gelip beni çekmesi ile irkildim. Jennie kolunu omzuma atarak beni geriye doğru çekmişti ve ikimizinde yere düşmesini sağladı. Bir süre tepkime baktı ve büyük bir kahkaha patlattı.
"Ah Liz, yüzünün şeklini görmen gerekirdi. Ayrıca enerjik olması gereken sensin yorgun olması gereken kişi ise benim."
"Ne güzel işte enerjimi sana yolluyorum. Mutsuz musun yoksa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDOL MÜ?!
FanfictionAyrılık acısı çeken Kim Yun sabah uyandığında bambaşka biri olarak uyanır. Ama bu olduğu kişi dünyaca kpop idolü Lalisa Monaban'dan başkası değildir.