Bölüm 10. Savaş

1.1K 48 36
                                    

Barış

Acun abinin yanından hızla çıkıp oyun alanına gittik. Onun cevap vermesine bile izin vermedik. Zaten aradan 10 dk geçmiş oda yerini almıştı. Gözleri ikimizin üstündeydi ve bu çok rahatsız ediciydi. Cemal için bir savaş vermem gerekiyorsa verirdim. Mağlup çıkacağımı bilsem bile onun için mücadele ederdim ve sanırım az önce bir savaş başlatmıştık bile. Bu gram umrumda değil. Yarışmada istediğim yere gelmiştim. Fazlasında gözüm yoktu. Zaten 1 ay sonra yarışma son bulucaktı. Cemal dışında ilgilendiğim pek bişey yoktu açıkçası. Gözlerim Cemale kayınca bana bakmamak için kendini zorlandığını gördüm. Ondan gözlerimi çektim ve yeniden Acun beye odaklandım. Oyun her zaman ki Survivor parkuruydu. Sadece atışlar değişikti. Halka oyununda pek iyi değildik. Sanırım 2.dokunulmazlık ünlülerin olucaktı...

                                  *
Avantajı ünlüler almıştı ve seçim yapıyolardı. Yunus Emre Cemali seçince sinirlenmiştim. Her oyunda Yunus Cemali alıyordu.. Sarı papatyanın yapraklarını dökme zamanı gelmişti anlaşılan. İsmimi duymamla öne çıktım. Sercan beni seçmişti. Eşleşmeler yapılmış ve herkes yerini almıştı. Acun abi oturduğu yerden bile Cemal ve bana bakıyordu.. Bu adam gerçekten çok değişikti. Kafa yapısını anlamak mümkün değildi. Aşık olmanın nesi kötüydü? Birisinin ruhunu sevmek ne zamandan beri ayıplanmıştı? Aşkın cinsiyeti mi vardı? Bana bunu öğretmemişlerdi. Bana nefreti aşılamamıştı kimse. Herkesin inancına, aşkına saygı duymam gerektiği söylenmişti hep.

Biz mi iğrençtik? Yoksa insanların kirli düşünceleri mi? Bir baba öz evladını istismar edince mideniz bulanmıyordu da iki erkek yada kadın birbirini sevince mi mideniz bulanıyordu? Herşeye kör olurken buna mı kör olmuyordunuz? İnsanların sevgiyle derdi neydi acaba? Nefreti kalbine giden yolda bir ışık olarak mı görüyordu insanlar yoksa? Bunları düşündükçe işin içinden inanın çıkamıyordum.

Bildiğim tek şey herşeye rağmen mücadele etmem gerektiğiydi. Bunu yaparken insanların bize yapacağı gibi kırarak değil sevgi ve saygıyla yoluma devam etmem lazımdı.

                                 *
Benchte Cemalle ayrı ayrı köşelerde oturuyorduk. Aramız çok iyi olmasına rağmen! Skor 7-6 ünlülerin üstünlüğüyle devam ediyordu. Açıkçası moralim bozuktu. Kamp yerine dönünce Cemalle konuşmam gerektiğini aklıma not ettim. Onu kırmadan, üzmeden konuşucaktım.

'Barış'
'Efendim Nisa?'
'Ben sizi gördüm.' demişti. Kimle ve nerde bizi gördüğünü sormama gerek bile yoktu. Anlamıştım zaten.
'Ne zaman?'
'Nehirdeyken gördüm. Söylemicektim ama çok belli ediyosunuz. Herkes herşeyin farkında. Benim sizi desteklemem biraz zaman alıcak gibi.'
Ona yine soğuk bakışlarından atınca konuşmasına devam etti
'Hayır bakma öyle. Sadece daha önce böyle bi durumun içinde olmadım hiç. Sizden iğrenmiyorum yanlış anlama. Garip geliyor sadece. Alışırsam sizin nikah şahidiniz bile olurum' diyip sırıtmıştı. Açıkçası Nisaya bayıldığım söylenemezdi. Herşeyden çabuk etkilenen zayıf karakterli bir kızdı. Ben zayıf insanları pek sevmezdim ama hırslıydı. Bu yönü iyiydi. Hırsını kullanarak çok iyi başarılar elde ettiği de olmuştu. Evrim de hırslıydı ama bize karşı. Nisa oyun alanında hırslanıp fırtına gibi esiyordu bazen. Evrim ise tam tersi. Hırsına yenik düşüyordu çoğu zaman. Zaten oyunlarda değil kamp alanında hepimizi elemek için hırs yapıyordu Evrim. Bu yönü ondan iyice soğumama sebep olmuştu. O düştüğünde benim yanımda olmuştu doğru. Bende zamanı gelince onun yanında olucaktım ama eskisi gibi olamıcaktık.

'Cemale sizi gördüğümü söylemedim. Söyleseydim beni saçımdan tutar nehirde boğardı o telaşla. Eğer istersen haberim olduğunu sen söylersin. Aksi taktirde ben sizinle alakalı kimseye tek bir söz etmicem.'
'Teşekkür ederim Nisa. Cemale bildiğini söylemeli miyim bilmiyorum. Takımdan birinin haberi olduğunu bilirse yakışıyor muyuz diye kafanın etini yer diye düşünüyorum.'
Nisadan bir kahkaha sesi gelince ilerde Yasine taktik veren Cemalin kafası hemen bu tarafa döndü. Alev atan gözlerini görünce ne kadar seksi göründüğünü düşündüm ve istemsizce alt dudağımı ısırdım. Bu hareketimle Cemalin tüm öfkesi sönip gitmişti sanki.
Yasin Cemalin ağzını mı siliyordu? Çocuğun salyaları akmıştı! Bu beni güldürürken Cemalim utançla önüne dönmesine sebep olmuştu. İtiraf etmek gerekirse bazen Cemalin birkaç hareketine benimde ağzımın suyu akıyordu yani.

Yasin oyuna çıkmış ve kıl payı kaybetmişti. Bu benim sinirlerimi iyice germişti. 8-6 olmuştu ve şimdiden karşı benchten Mertin laf atışlarını, saçma sevinç gösterilerini görebiliyordum. Dışarda olsaydık şu çocuğun ağzını burnunu kırabilseydim keşke. Yunus Emre bişeyler söylenirken ünlülerin benchine doğru baktım ve Aycanın bu taraftan birine kitlendiğini gördüm. Gözlerimle baktığı yeri takip edince bu kişinin Cemal olduğunu anladım. Sinirlerim iyice gerilmişti. Ne bakıyordu bu şimdi Cemale? İçimdeki mahalle karısını ortaya çıkarıp  Aycanın gözlerini oyarım gelmişti. Utanmasa bizim benche gelir sohbet etmeye çalışırdı. İnsanda biraz utanma olur be!

Sakin olmaya çalışarak oyuna döndüm. Cemal yine diğer köşeye oturmuştu. Aramızdaki mesafeye köprü kurulurdu amk. Nisa oyuna çıkıcaktı ve karşısında Aycan vardı.
Aycanın moodu düşsün diye Nisa için bağırmaya başladım. Cemal de benimle birlikte bağırıncs bi an gülümsedim. Kameramanla  göz göze gelince gülümsemem genişledi ve Cemale baktım. Adam burda sinirden kudurcak hale gelmişti.. Eliyle işaretler verip Cemale bakmamam için çaba sarf ediyordu ama oralı bile olamıyordum.

Düdük çalıp Nisa hızlı bi çıkış yapınca
'Hadi kızım hadiii!! Al ve gel Niss!' diye götüm yırtılana kadar bağırdım. Aycan takılınca bizimkiler de bağırmaya başlamıştı ve sonunda Nisa takıma bir sayı kazandırınca koşarak ona doğru gittim ve sarıldım. Oda sarılırken yanımda bir ses duydum şeu diyordu
' Bunun hesabı sorulur. '
Bu yeşil tişört, tanıdık saçlar, güzel koku ve sinirli gözler.. Evet bu Cemaldi!
İlk tribini atmıştı bile. Bu beni güldürmüştü.. Onun gönlünü almasını iyi bilirdim ben.

                                *
Tamı tamına 1 buçuk saattir Cemale dil döküyordum ama hala gönlünü alamamıştım. Aklıma tehdit edebileceğim gelince sinsi bir sırıtışı yüzüme kondurup aklıma gelen şeyleri sıralamaya başladım
'Bak yavrum eğer trip atmaya devam edersen bu akşam ki konseyde ismimi yazdırırım'
'Her hafta 1.geliyosun Barış.'
'Karşı takıma geçerim.'
' Zaten ünlülerden buraya gelerek hakkını kaybettin.'
'Kendimi diskalifiye ettiririm.'
'Bunu yaparsan bi daha yüzümü göremezsin' diyince başka birşey yapamıyacağım için yüzüme üzgün köpek yavrusu ifademi takınıp ona baktım.
'Affet bebeğim. Ani oldu gerçekten. Kazanma sevinciyle gittim. Nisa benim kardeşim gibi.'
'Hıhı' demekten başka bişey yapmıyordu ve ben artık sinirlenmeye başlıyordum. Üstelik az sonra konseye gidicektik ve birinin ismini yazmak zorunda kalıcaktık. Daha fazla dayanamayarak onu ağaçla kendi arama sıkıştırdım. Etrafı iyice kolaçan ettim çünkü bi daha yakalanmak istemiyordum.
Cemalin iyice dibine girince şaşkın suratı onu ısırma isteğiyle dolup taşırdı içimi. Gözlerinibn içine bakarken 'Sevgilim' diye mırıldandım. Üzerimde öyle bir etkisi vardı ki şu an bu durumda onun olması gerekiyordu. Ona baktığımda onun da benden farkli kalır yanı yoktu. Boğazım temizleyip yeniden ona baktım. O ise benden başka herşeye bakıyodu.
'Bak bana' diye fısıldadım.
Hala bana bakmıyordu. Ellerimle çenesini kavrayıp bana bakmasını sağladım. İçimdeki yangını söndürücek tek kişi Cemaldi ama daha fazla körüklenmesine sebep oluyordu sanki.
'Bana güven. O benim sadece kardeşim gibi. Gözüm senden başkasını görmüyor.. Göremez de bebeğim'
Gözümün önünde eriyip gitmişti Cemal. Gözlerim tüm suratını inceliyordu. O kadar güzel gözleri vardı ki bakanın içini ısıtıyordu.. Baktığı yeri güzelleştiriyordu. Dudakları... O iki dudağının arasından çıkan her kelime ve söylediği her sözüne tapabilirdim.
Gözlerim dudaklarında sabit kalmıştı.. Sanırım onu öpmem gerekiyordu?
Ona iyice sokulurken elimi beline atmıştım. Diğer elim ensesine giderken gözlerim istemsizce kapandı. Dudaklarımda hissettiğim dudaklar beni öldürücekti bigün.
Bu sefer naif bir öpücükle kalmıcaktı. Beni burda 1 buçuk saat laf anlatmaya çalışmamın hesabını vericekti. Alt dudağını kavrayıp çekiştirince Cemalden hırlamaya benzer bi ses çıkmıştı ve bu beni yoldan çıkarmaya yetmişti açıkçası. Öpüşmemiz daha da hızlanırken ellerim tişörtünün içine kaydı.

'2 ekmek aldımm eve gidiyorum... Biri büyük biri küçük ısırılmış 2 ekmek aldım..'

Berkanın saçma şarkısı ve böğürme sesiyle nefes nefes birbirimizden ayrıldık. Gözlerime bakamıyordu.. Utangaç hali daha da tatlıydı. Aklıma Berkan gelince ondan iyice ayrıldım ve kumlara oturdum. Cemalde ne yapacağını bilemeyip ağaca tırmanmıştı... Bu çocuk kesinlikle telaşlanınca ne yapacağını bilmiyordu.

Mucize  #cembar 🏳️‍🌈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin