ALTINCI BÖLÜM

14 3 56
                                    

Nedense hep başka hayallere yelken açtık. Mutluluğu, kilitli kapıların      
ardında aradık. Gidenlerin hüznünü yaşamadan kalanlara beyhude         
sarıldık. Peki, bizim olanı ne zaman
yaşayacağız?                                          


Apartmanın kapısına takılan otomatik şifreyi hatırlamaya çalışırken içinden sövmemek için zor tutuyordu kendini. Açlığın verdiği acıyla öfkesi daha da artıyordu.

Nihayet dördüncü denemesinde kapıyı açabildi. Panonun önünden geçerken herhangi bir duyuru var mı diye baktı. Her zamanki gibi aidatlarını vermeyenlerin ismi asılıydı. Yanında da isimsiz bir kağıt vardı.

"Lütfen apartmanda hayvan beslemeyelim. Besleyenleri ikaz edelim."

Bunu yeni görmüştü. Sabah çıkarken yoktu. Apartmanda hayvan besleyen sadece ikinci katta oturan bayan vardı. İyi de neden böyle isimsiz bir not paylaşmışlardı ki?

Git gel yapan açlık, varlığını yine gösterdi. Daha fazla panoya bakamadan asansöre yöneldi. Asansörün yanına geldiğinde hemen kapıyı açmaya çalıştı. Açılmayınca ışığın kapalı olduğunu gördü.

İlk önce bunun kapıcının işi olduğunu düşündü. Zira en ufak bir paket taşımasında hemen asansörü devre dışı bırakırdı. Ki bu onun hatası değil yöneticinin zalim olmasından kaynaklanıyordu. Yöneticiyle sorun yaşamaktansa asansörde eşya taşıtmayıp tüm apartman sakinleriyle tartışmayı göze alıyordu.

Başını çaresizce havaya kaldırınca durduk yere kapıcının günahını aldığını anladı. Açlıktan fark etmemişti; fakat ara elektrik yanmamıştı. Dış kapıyı açtıktan sonra apartmanın genelinde elektrik gitmiş olmalıydı.

Bir an şükretti. Ya elektrik, o kapıyı açmadan gitseydi? Kesinlikle kapıda kalırdı. Çünkü dış kapının anahtarını almamıştı yanına.

Karnındaki guruldama kulaklarını tırmaladı. Merdivenleri çıkmaktansa elektrik gelene kadar saatlerce orada beklemeyi tercih ederdi. Fakat şu an öyle bir seçeneği yoktu. Elindeki ekmekten bir parça koparıp ağzına attıktan sonra merdivenlere yöneldi.

Aslında Agit, üşengeç biri değildi. Spor yapmayı çok severdi. Her fırsatta asansör yerine merdivenleri kullanırdı. Oysa şimdi nefret ediyordu. Bunun tek nedeni kapıcıydı.

Kapıcı, dedikodu yapmayı seven biriydi. Bir gün Agit, onu çağırıp fikir alışverişinde bulunmuştu. Güzel bir akşam yemeğine davet edecekti herkesi. Zira oraya taşınalı en az üç ay olmuştu. Fakat hâlâ kimseyi tanımıyordu. Kapıcı ise bunun iyi bir fikir olmadığını kendisine tatlı bir dille anlatmıştı.

- Apartmanın altındaki tekstil atölyesi, girişte, asansörün sağındaki dairede kalan bayana ait. Çocukları olmuyor diye kocası kendisini terk edip gitmiş. Kimse nereye gittiğini bilmiyor.

İkinci katta, hemen merdivenleri çıkarken karşına çıkan ilk kapı, yöneticinin. Yönetici, ayyaşın teki. En ufak bir hata yapmaya görsün, eşinin çığlıkları oturdukları ikinci katın koridorlarında yankılanır. Sürekli döver kendisini.

Onun karşısında bir çift oturur. Yani otururdu. Kocası girişteki kadının evinden çıkmayana kadar öyleydi.

Kapıcı konuşmayı seven biriydi. Ama asla yalan söylemezdi. Bunu az çok bilen Agit, son duydukları karşısında afallamıştı.

- Anlamadım. Şimdi ikinci kattaki kadının kocası birinci katta niye kalıyor?

- Burada böyle şeyler çok normal karşılanıyor artık. Bunları henüz duymamış olduğunu tahmin etmiştim. Aksi halde apartmandakilerle tanışmak istemezdin. Zamanla alışırsın merak etme.

Duydukları karşısında hem utanmış hem de üzülmüştü Agit. Kapıcı doğru söylüyordu. Bunları duymamıştı daha önce. Ama ilk iki katta olanlar yüzünden apartmanın geri kalanıyle neden tanışmak istmesin!.. Bir anda gözleri açılmaya başladı. Belki de konuşmadan kapıcının konuşmasını bitirmesini beklemeliydi.

Bunu anlayan kapıcı devam etmişti.

- Girişteki kadın terk edildikten sonra ilk olarak adı yöneticiyle çıktı. Yöneticinin lise sonda olan kızı durumu görmezden gelse de avukat oğlu bu duruma çok sinirlendi. Annesini ikna edip boşadıktan sonra kardeşiyle annesini alıp burdan ayrıldılar. Bu durumu kabullenemedi başta. Bir gün baktım bir kadınla çıkıp geldi. Nasıl olsa apartmandaki üç daire onun. Her istediğini yapabileceğini düşünmüş olmalıydı. Fakat dinsizin hakkından imansız gelir işte.

Girişteki kadın yöneticinin bu hareketine karşılık kapı komşusu ve aynı zamanda en yakın arkadaşı olan dostuyla olmaya başladı.

İkinci kattaki kadın bu duruma çok sevinmişti. Zira o da yandaki asker komşusuyla ilişki yaşıyordu. Kaç defa beni arayıp müzik sesinden şikayetçi olmuştun ya. İşte bu yüzdendi.

Gelelim üçüncü kata. Burada siz kalıyorsunuz zaten. Şu ana kadar sizden şikayetçi değilim. İnşallah siz de bozmazsınız.

Bunu söylerken hafifçe tebessüm etmişti. Lakin tebessümündeki ciddiyetten kendisini tatlı bir dille uyarmak istediğini hemen anlamıştı.

- Yan tarafınızda yeni evli bir çift kalıyor. Onlarla oturup kalkabilirsin. Hem adam hem de eşi çok iyiler. Bir gün olsun en ufak bir gürültü çıkarmazlar. Ellerinden geldikçe burada faydalı olmaya çalıştılar senin gibi. Ama en sonunda onlar da pes ettiler.

Karşınızdaki dairede bir aile oturuyor. İki oğlan bir kız ve anne baba. Toplamda beş kişiler. Apartmandaki en kalabalık aile. Sakın ola onlara bulaşma. İlk iki kattaki boşanma, aldatma, ihanet ne varsa hepsinin tek nedeni karşıda oturan kadındır. Etrafındakilere zarar vermesine rağmen eşi hariç herkes tarafından sevilir. O da aşağıdaki atölyede çalışıyor.

Üst katta merdivenlerin girişindeki dairede genç bir kız kalıyor. Gündüzleri yatıp akşamları çıkıp gider. Ne yapar ne eder hiç bilmem. Bilen de yoktur apartmanda.

Onun kapı komşusunu hiç görmedim. Bir gün nakliyeciler eşyalarını buraya taşıdı hepsi bu. Ya ben servisteyken gelip gidiyor ya da daireye hiç uğramadı şu ana kadar. Ki zaten daireye fatura bile gelmiyor.

Üstünüzdeki dairede bir öğretmen kalıyor. Üniversitede profesör olmasına rağmen ondan adisini, şerefsizini bulamazsın bu memlekette. Bütün öğrencilerini dersten bırakıp onlara şantaj yapıyor. Erkeklerden para alıyor kızları ise evine çağırıyor. Kızların yaşlı gözlerini görünce içim parçalanıyor. Ben de kız babasıyım. Kaç gece gidip onu boğmamak için kendimi zor tuttum.

Beşinci katta yöneticinin iki dairesi boş. Kiracılar, kışın soğuğuna dayanamayıp kaçtılar. Kombiyi köklemelerine rağmen en üst kat olduğu için ev ısınmıyordu. Yönetici, ısı yalıtımını yaptırmayınca onlar da başka yere taşındılar.

Kalan son dairede dört erkek öğrenci kalıyor. Mecbur kaldıkları için taşınmıyorlar. Ev sahibi onlardan cüzi bir miktar alıyor. Üstelik öğrenciye ve bekara kolay kolay ev vermezler burada.

Kısacası apartmanın genel durumu bu. Onları yemeğe davet edip etmemek sana kalmış. Ama bana sorarsan komşunu çağır yeter. Ayrıca Mahallede olup biteni uygun bir zamanda anlatırım. Şimdi çöpleri toplamam gerekiyor. Yönetici burada çene çaldığımı görürse anadan emdiğim sütü burnumdan getirir.

O günden sonra bir daha merdivenleri kullanmamıştı Agit. Şimdi ise mecbur kaldığı için kapıcının tüm söylediklerini teker teker hatırlamıştı. Bunun üzerine telefonun fenerini yakıp merdivenleri ikişer üçer çıkarak üçüncü kata çıktı.

Eve girer girmez mutfağın yolunu tuttu. Taze ekmeğini çıkarıp tezgahın üzerine bıraktı. Sonra domateslerini alıp yıkadı. Sepetten büyükçe bir soğan çıkardı. Dolap rafından tuzluk ve çekmeceden bıçak aldı. Soğan ve domatesleri dilimledi. Ekmeğini göz kararıyla ortadan ikiye böldü. Dilimleri düzenli bir şekilde dizdi bir yarısına. Dizilişten sonra üzerlerine tuz serpti. En son diğer yarıyı alıp ekmeği katladı. Ve yemeği sonunda hazırdı!..

KANI DURDURMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin