ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

21 4 35
                                    

Garibanlar doğarken gömülür.
Peki, onların sırtından geçinen
zalimler, onların saltanatı hep
devam eder. Hayat herkese eşit
imkanlar sunmuyor maalesef!


Hayal meyal duyduğu sesler onu düşüncelerinden sıyırıp o ana götürmüştü.

Kulaklıkları çıkardığında yaşlı bir kadının sesini duydu:

- ... İnsanlık ölmüş evladım insanlık ölmüş!

Başta bunu kendisine söylediğini sandı. Ama ses, tramvayın önünden geliyordu ve muhatabı kendisi olamayacak kadar kalabalıktı içerisi.

- Ne yapalım teyze! Binmeseydin. Zorla mı bindirdik seni?

Dikkatlice baktığında tek kişilik koltukta oturan adamı gördü.

Saçlarını arkaya tarayan tipik bir iş insanıydı. Her ne kadar insan demeye bin şahit istese de bazen para denen şeytani kağıt parçaları -ne kadar sahte, samimiyetten uzak, yapmacık olursa olsun- beraberinde hem saygı hem de sevgi getirebiliyordu.

Aslında bir tek saçının tarama şekli olsa çevredekiler yine tepkilerini gösterirlerdi. Muhtemelen giydiği takım elbise, altında parlatılmış siyah ayakkabı ve beyaz gömleğin üzerindeki kravat da görmezden gelinebilirdi. Lakin elindeki çanta, tam anlamıyla kendisine koruma alanı sağlamıştı.

Etrafta, hiçbir şey olmamış gibi kendi işleriyle meşgul olan insanlara baktı. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın hesabındaydılar. Bugün ona yarın bana'yı kimse akledemiyordu.

Korkakların elinde bir silaha dönüşen zenginlik, güçlü insanların hem cesaretini hem de onurunu yerle bir etmişti. Bir kurşunluk canı var deyimi halk arasında gittikçe yayılıyordu. Ki zaten bu sözde kalan boş bir şey değildi. Nice isimsiz kahraman bulunmuştu arka sokaklarda. Masumların katledilişi her gün artıyordu. Ceza'nın hukuk kavramından uzak başka bir anlamını daha öğrenmişti herkes. Adamına göre muamele yer edinmişti hafızalarda.

Mazlumun ezildiği, zalimin korunduğu bir dünyayı aslında kendi elleriyle oluşturmuşlardı. Menfaate dayalı çıkar ilişkisini bazıları dünyanın her yerinde başarılı bir şekilde kullanmıştı. Parayı veren düdüğü çalar misali üç beş kuruşa her türlü pisliklerini gizleyebiliyorlardı. Yine aynı şekilde üç beş kuruşa kendilerine fedai tutabiliyor, saygı ve sevgi satın alabiliyor, ortam oluşturabiliyor, isim yapabiliyorlardı...

İşte onun neticesinde şu an kimse bu saygısızlığa dur demiyor hatta bazıları adamı haklı bile görüyordu.

Daha fazla kendini tutamadı Agit. Ayağa kalkıp kadını çağırdı. Ortamdaki gerginlik bir anda dağıldı. Herkes sesin geldiği yöne bakıyordu artık. Kendisine seslenen delikanlıyı görünce gözleri yaşlarla dolan kadın istemeye istemeye oraya doğru harekete geçti.

Her yaşın kendine göre zorlukları vardır. İşte bu yaşın getirdiği zorluklardan biriydi ayakta uzun süre duramamak. Kendisine yer veren bu kahramanı unutmamak için uzunca bir müddet yüzüne baktı. Agit ise üzerine yağan dualardan uzaklaşarak tramvayın arkasına doğru ilerledi. Zira orada her zaman kafa dinleyebilecek boşluklar olurdu.

Tuhaf bir gurur vardı içinde. İyilik yapmayı kendini bildi bileli çok severdi. Lakin bu iyilikler her zaman helal süt emmişlere denk gelmezdi. Bunu saflıkla eş değer tutan kansızlar, sülük gibi yapışmıştı dünyanın dört bir yanına. İyi veya kötü kim olursa her şeye rağmen birine faydası dokundu mu mutlu olurdu. Tıpkı şu anda olduğu gibi.

Yüzünün her yanını kaplayan tebessüm kısa sürmüştü. Az ilerledikten sonra kapının hemen kenarına çökmüş bir yaşlı kadın daha gördü. Yaklaşık altmış santim yukarıda kulaklarını takıp uyuyor numarası yapan iki erkeğin ayağı neredeyse kadının beline çarpıyordu. Büyük ihtimalle şu an varacakları durağı hesap ediyorlardı. Kim bilir belki kulaklıklarda müzik bile çalmıyordu. Sırf yer vermemek için gençlerin bu tür rezilliklere katlanması içini yakıyordu. Maalesef onlar için haysiyet satın alamayacağı için şimdi yapabileceklerine odaklandı.

Kaslı bir o kadar da yakışıklı olan Agit'ın nedense erkeklerle hiçbir zaman yıldızı barışmamıştı. Bunun aksine kızların ona bakışı farklıydı. Onunla konuşmak, sohbet edebilmek için her an fırsat kollayan kızların sayısı az değildi. O ise ailesine düşkünlüğüyle nam salmıştı etrafa. Ne kendisine sataşan erkeklere karşılık verirdi ne de çantasında, defterinin arasında bulduğu yazıları önemserdi.

Her insan gibi bazen o da kendine koyduğu kuralları çiğneyebiliyordu. Bugün de yapacaktı. Evet, erkeklerle arası iyi olmadığı için o kazmaları belki yerinden kaldıramazdı. Ama bir hanımefendiyi sadece birkaç durak için rahatsız edebilirdi.

Gözüne kestirdiği bir kıza yaklaşıp usulca kulağına doğru eğildi. Arkadaşları, ani gelişen bu olay karşısında donup kalmışlardı. Bu yabancının ne yapmaya çalıştığını bilmemelerine rağmen içten gelen bir dürtüyle susup olacakları izlemeyi tercih etmişlerdi.

Kulağındaki sesle irkilen kız, sinirli bir şekilde sesin geldiği yöne çevirdi başını. Ve o an gözler buluştu.

Agit'in göz rengi bir yana içindeki umut ışığı karşıdakilere daima güven verirdi.

Gözlerin buluşmasından hemen sonra sinir ortadan kayboldu. Agit, büyük bir saygı çerçevesinde, utana sıkıla derdini anlattı kıza.

Kızın arkadaşları hayal kırıklığına uğramıştı. Hâlbuki birkaç saniye önce bütün hafta yetecek kadar dedikodunun çıkacağına şartlamışlardı kendilerini. Şimdi ise duydukları, sıradan gelişen bir olaydı.

Kız, kabul etti ve yerini yaşlı kadına verdi.

Tramvayın arkasına yetişen Agit, dönüp ön tarafa bakınca kızın bakışlarını yakaladı. Hala onu izliyordu. Fakat farkedildiğini görünce yüzündeki hafif pembemsi ifadeyle başını çevirmişti. İstemeden de olsa tebessüm eden Agit, yarıda bıraktığı müziği sonunda devam ettirebilecekti.

Kulaklıkları taktı. Telefonu alıp müzik çaları açtı. En son Rojda'da kalmıştı. Aynur'a getirip telefonu cebine koydu.

Kısa zaman sonra arabada yaslandığı koltuğuna geri gitti. Göz kapakları kapanmış; fakat bilinci hala yerindeydi. Arkasında konuşan gençleri tanımıştı. Biri Ağa'nın oğluydu diğeri ise muhtarın.

Paralı üniversite kazanmışlardı. Yıllık elli, altmış binlik paralı üniversite. Hala pişkin pişkin alacakları ödülleri konuşuyorlardı.

Şehmus gelmemişti henüz. Ne zaman geleceğini de bilmiyordu. Acının verdiği zihinsel yorgunluğa daha fazla dayanamadı...

KANI DURDURMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin