Alarmı kapatıp telefonumu yastığımın altına atıp uyumaya devam etmek için gözlerimi kapattığımda alacaklıymış gibi Gizem aramaya başladı. "Okula gelmeyeceğimi hissediyor mu bu kız? "Diye söylenmeye başlarken üst üste tehtid mesajları atması beni güldürdü. Telefonu elime alıp "o kadar korktum ki kalkıp geliyorum hemen" yazıp yolladım. Aynanın karşısına geçtiğimde her gece uyurken ağladığımın imzası olan iki şiş göz karşıladı beni. "Balık gibisin yine!" Dedim ve tiyatrocu selamı verip gülmeye başladım. Özensizce giyinip koşar adım arabaya bindim. Okula doğru giderken Gizemden beklenen mesaj geldi "gelirken simit almayı unutursan..." Bunu 4 yıldır hiç ara vermeden yapıyor ve bu huyundan hiç sıkılmadı ve tabii ben de her sabah unutmuş numarası yapıp onu çıldırtma huyumdan hiç sıkılmadım! Geceleri dünyanın en üzgün insanıyken sabahları insanlara yaralarımı belli etmemek konusunda oscar almam gerek... Arabayı fırının önünde durdurup fırına girip "günaydın!" Dedim. Hala ismini bilmediğim fırıncı abimizin "2 simit 2 meyve suyu?" Sorusunu tebessümle yanıtladım. Tekrar arabaya binip okula yöneldim yoksa Gizem beni imha edecekti! 9lar 10lar 11 ve 12ler sıraya dizilmişti yeni müdür gelmiş ve konuşma yapıyordu. Buna katlanamayacağımı düşünerek okulun arka kapısından sınıfa çıktım. Nasılsa Gizem de buraya gelecekti. Sınıfın geri kalanından hiç haz etmezdim. Berkay ve Zeynep dışında. Çünkü o ikili mizah kaynağımızdı. Sınıf kapısını açıcakken kapı birden açıldı ve kafama çarptı "yuh yavaş olsana " dedim önümdekine dikkat bile etmeden bütün o tatlı kız havamdan sıyrılarak. "Afedersin iyi misin?" Dedi sınıfımızın kaslı çocuğu. " 4 ay aldatıldım , tek böbreğim eksik , sınav yılı ama iyiyim!" İç sesimi susturarak "biraz daha dikkatli ol" dedim ve sırama geçtim çok muhattap olmak demek bana da kas bulaşabilir demekti ve ben kaslı insanlardan hiç haz etmezdim. Yaklaşık 15 dakika sonra Gizem öldürücü bakışlarıyla içeri girdi. Gizem , 1.65 boylarında hiç sevmediği ve hep kısa tuttuğu siyah kabarık saçları, teniyle aynı esmerlikteki gözleri pardon pardon öldürücü gözleri.... En masum suratımı takınarak " ama arka kapı açıktı" diyip simitleri gözüne doğru tuttum. Evet! Bir kez daha kurtarmıştım paçayı. Simitimizi yiyip hocanın bağrışmalarını dinledikten sonra kafamı çantama koymuş ve çıkışta Gizemin "kalk geldik kalk" dediği sesini duyana kadar uyumuştum. Acaba hiç vazgeçmeyecek mi şu mizahtan? Bakışı atarken ona yakalanmış ve " evet vazgeçmeyeceğim ve artık sen de alış" demiş ve gülmüştü. Çıkışta onu her ne kadar evine bırakmak için yalvarsam da yine beni bir şekilde ikna etmişti.
Eve geldiğimde evin dağınıklığına bakıp uzunca bir temizliğin beni beklediğini farkettim. Saçlarımı topuz yapıp paçalarımı sıvadım!! Temizlik bittiğinde kendimi zafer nidaylarıyla ödüllendirdim de denebilir. Telefonuma baktığımda 3 cevapsız arama gördüm. 3üde tabiki Cihandandı. Hep gittiğim barın barmeniydi. O bar artık evim gibiydi ve tartışmasız Cihan da oranın maskotuydu! Kalktım siyah dar kotumu bol bir tişörtü üstüme geçirdim. Çanta taşımayı sevmediğim için deri ceketimin ceplerine her şeyimi itinayla yerleştirdim. Tabanlı - en sevdiğim- botlarımı ayağıma geçirip arabaya ilerledim. Barın önüne geldiğimde burak abi "ufaklık bugün daha da kısalmışsın" diyerek beni sinirlendirmeye çalışsa da gülümseyip devam ettim. Çünkü bu gece iyi hissediyordum. Sanki yarama tuz basmaktan sıkılmış gibi artık vazgeçmiştim ve kapanmasına izin vermiş gibiydim. Bara oturduğumda Cihanla koyu bir sohbete daldık ve bana yeni denediği bir kokteyl verdi ve " ölmeyeceksin evet garantisini veriyorum" diye ekledi. Bu çocuk hep beni güldürüyor ve kokteyl işinde de gayet başarılı!
Saat 3 olmuştu ve artık burası korneamın reddettiği insan tipleriyle dolmaya başlamıştı. Eve gitmek için ayağa kalktım ama biraz yelteledim bu kokteyler beni biraz çarpmış olmalı cihan halimi görüp "taksi çağırayım mı" diye bağırdı ve ben kafamla hayır işareti yaptım. Arabamın yanına gidip elimi üstümde gezdirdim ve harika ceketim yoktu! O kalabalıkta bıraktıysam çoktan yok olmuş uzay boşluğuna düşse bulunma ihtimali daha fazla olurdu! Söylene söylene içeri girdim ve oturduğum yere baktım. Ama hiçbir şey yoktu ortalıkta Cihan "ne oldu" diye bağırdı ve tepkisizce dışarı çıktım. Hava çok soğuktu hatta soğuktan omuzlarıma bir yük binmiş gibi oldu. Bir saniye yük değil bu! Ceketim ! Burak abidir diye döndüğümde bana bakan yeşil ve kahverenginin birbirine karışarak tamamladığı biçimsiz ama benim için harikulade çehreyi gördüm. Ve o çehre bir anda konuştu "üşümüşsündür diye düşündüm"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
RomanceLavinia,hayal edilen sevgili. Geçmişte yaralanmış bir Ada , onu sarmalamaya gelen Deniz