Sıkıcı geçen ilk üç dersin ardından boş dersimizde biraz kafa dinleyebileceğim umuduyla sıraya kafamı koymuştum. Tanrı'ya şükür ki Taehyung şu an burada değildi bu sayede hiç olmadığım kadar rahattım.
Onu seviyordum hatta her şeye rağmen hâlâ seviyordum fakat gururumu kırıcı şeyler yapması sanki günden güne de beni ondan uzaklaştırıyor gibiydi. Belki de sevilmediğimi hissetme duygusu daha ağır bastığından bazı şeyler yeni yeni kafama dank ediyordu, kim bilir...
Sabah hiç istemeden dahil olduğum kavganın bazı anları aklıma gelince o an söyleyemediğim şeyler de beraberinde gelmişti. Beni bir grup kızla aşağılamış olmasının yanı sıra nerede çalıştığımı bile bu kadar çabuk mu söylemişti, peki neden? Muhtemelen benim değil de zenginlerin anlayacağı türden eğlence zevkiydi bu. Ekonomik gücü senden daha ast olan birileriyle dalga geçmek...
Derin bir iç çektim ve kolumun hemen üzerindeki kafamı biraz sola kaydırdım. Görüş açım biraz aralandığında kapıdan her zamanki gibi gülüşerek giren Taehyung ve tayfasını gördüm. Gülüşü içimi ısıtan bir güneş gibiydi. Her zaman bana bu şekilde içten gülse inanın ki gıkım çıkmaz fakat fazla bulutların üzerinde gezinmeme imkân bile tanımıyordu. Özellikle de her daim benden nefret ettiğini dile getirerek.
"Ezik," diyerek omzumu dürttüğünde parmaklarıyla uyguladığı fazla baskı yüzünden acıyan omzumu tutarak yüzümü buruşturdum ardından hafif çatılan kaşlarımla ona baktım. "Çekil de geçeyim."
Sadece beş dakika mı yalnız kalabilmiştim ben şimdi? Gerçekten dayanılmaz görüntüsünün yanı sıra dayanılmaz bir gıcıklığı da vardı. Omzumu ovuşturarak sıradan kalktım ve geçmesine izin verdim. Duvar kenarına kurulduğunu görünce bir daha geri çıkmamasını umarak yerime geri oturdum ve eskisi gibi kafamı sıraya koydum. Yanımda oturan benim için ultra yakışıklı ama aynı zamanda da ultra gıcık insana tahammül edebilmeyi başarmak zor olduğundan uyumayı deneyecektim, beni rahatsız etmemesini umarak.
Onu ve arkadaşlarını görmemek için yüzümü tamamen kollarımın üzerine koyup kapanmasını sağlamıştım. Biraz sessizlik çöktüğü sırada konuşmayacaklarını düşünüp gözlerimi kapattığım sırada Taehyung'ın resmen beni ezerek üzerimden uzanmış olması canımı fazlasıyla yakmıştı.
"Şu kızı gördün mü Namjoon? Sence düşer mi?"
"Bir bakayım, hmm... Senden önce ben kapmazsam belki."
Attıkları kahkahalar o kadar itici geliyordu ki bana üstelik bir kızın üzerinden insan değil de malmış gibi konuşmalar yaparken. Fiziksel olarak canımı yaktığı kadar mental anlamda da boşluğa düşmeme sebep oluyordu Taehyung.
"Yah Namjoon önce ben gördüm benimdir."
Tekrardan üzerimden bir dozerle geçilmiş gibi hissettiğimde bu sefer geri çekildiğini anlamıştım. Sinirlerim gerilse de sakin olmaya çalışmaktan başka yapabileceğim bir şeyin olmadığını çok iyi biliyordum çünkü ne diyebilirdim ki? Seni seviyorum mu ya da benim ışığım olur musun mu? Hayır, bu aptallığı bir kez yaptım ve sonucu küçük düşmekten başka bir şey olmamıştı. Zaten onun dediklerine veya yaptıklarına hangi vasıfla karışacaktım ki? Yine ağzımın payını alıp oturmak istiyordum herhalde...
Bir süre onların bu gereksiz ve iğrenç kız muhabbetlerine katlanmak zorunda kalmıştım. Artık bu durumdan gerçekten midemin bulandığını hissedince aniden kafamı, koyduğum sıradan kaldırdım ve çatık kaşlarımla Taehyung'a baktıktan hemen sonra yerimden de kalkıp sınıf kapısına doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐠𝐡𝐭𝐬 ❦ 𝓣𝓪𝓮𝓱𝔂𝓾𝓷𝓰 [Mini Fic]
Fanfiction✨~You are my lights~✨ (15/05/2020) (?/?/2020) ©️ Vaℓeria☆