Ertesi sabah alarmım çalmadan çok daha önce uyanmıştım. Fazladan vaktim olduğuna sevinip sabahın yakıcı sıcağında buz gibi duş aldıktan sonra kahvaltı olarak sadece mısır gevreği ve süt dolu bir kase ile odama geri dönmüştüm. Bir yandan gevreği kaşıklarken diğer yandan da saçlarımı kurutup şekil vermeye çalışıyordum.
Aynadaki yansımama baktığımda görüntümden tatmin olmuştum. Belki bir tık süslü görünüyor olabilirdim fakat çok önemli değildi. Aynadaki bene gülümseyip çalışma masama yöneldim ve çantama koyulması gereken eşyalarımı yerleştirip telefonum ve kulaklığımı aldıktan sonra mümkün olduğunca sessiz olarak evden çıktım.
Okul vaktime daha bir buçuk saat vardı ama ben hem biraz daha yürüyerek vakit geçirmek için hem de okulda oturup boş vakit geçirmek erkenden yola koyulmuştum.
Kulaklıklarımı kulağıma yerleştirip Spotifya girdim ve Shawn listeme tıklayıp Wonder şarkısını açtım. Beni rahatlatan bir şarkıydı bu yüzden çoğu zaman soluksuz dinlediklerim arasındaydı.
Yavaşça okul yolunda ilerlerken omzuma hafifçe vuran elle korkuyla irkildim. Kafamı hafif eğip yüzüne odaklandığımda bu kişinin sınıfın naif çocuğu Hoseok olduğunu gördüm.
"Oh! Seni korkuttum mu? Üzgünüm, korkutmak istemezdim." diyerek üzgün olduğunu belirtirken mahçup bir ifadeyle bakıyordu bana.
"Önemli değil," dedikten sonra gideceğim yönü işaret ederek "Sen de mi bu yoldan gidiyorsun?"
Başını onaylayıcı anlamda salladı. "Evet, seni görünce başta şaşırdım çünkü bu yolda daha önce seni görmemiştim."
"Ah, normalde bu yoldan gelmiyordum zaten bu gün okul için fazladan vaktim olduğundan uzatmak istedim yolumu."
Gergince gülümseyerek ona bakarken bana nazaran daha içten ve samimi bir gülümseme sunmuştu bana.
"Birlikte gidelim o zaman." dediğinde aynı anda yürümeye başlamıştık. "Eğer bu yoldan gelmeye devam edeceksen sabahları seni bekleyebilirim?" Sorarcasına kaşlarını kaldırdığında ne desem bilemememiştim çünkü sonraki günler bu kadar erken kalkabilir miydim emin değildim.
"Aslında her gün erken kalkıp bu yoldan gelebileceğimden emin değilim bu yüzden teklifini geri çevirmek durumundayım."
Masumca gülümserken "Mühim değil ne zaman istersen bana mesaj atman yeterli seni bu yolda beklerim." demişti.
Onu bir yıldan fazla tanıyordum hakkında bazı şeyleri biliyordum ve çoğu kez konuşmuşluğumuz hatta aynı projelerde yer almışlığımız vardı fakat nedense sınıfta kimseyle takılan bir tip değildim. Genelde kendi halimde ve mobil oyunlar oynayan biriydim.
"Teşekkürler Hoseok. Bir an düşündüm de senin kadar iyi insanlar hâlâ kaldı mı dünyada?"
Soru sormamla kıkırdamıştı dediklerime. "Abartma Hyemin, eminim ki vardır."
"Bir de bana sor(!)" Alaycı çıkan sesime ve cevabıma anlamadığı için kaşlarını çatarak tepki verdiğinde masumca gülümsedim.
"Aklıma bir şey geldi de boşver."
Ana caddeye geldiğimizde karşıdan karşıya geçmeye çalışırken tam karşımızda Taehyung ve arkadaşlarını görünce yüzümün düşmesine engel olamamıştım çünkü biliyordum ki Taehyung bana çatacaktı. Her ne kadar onu görmezden gelmeye çalışsam da aklımdan geçen başıma gelmişti.
"Vay vay vay kimleri görüyoruz, ezik?"
Sinirle dişlerimi sıkıp ona cevap vermemeye çalışarak Hoseok'un kolundan tutup yürümeye devam etmek için çekiştirdim.
"Taehyung seninle neden bu kadar uğraşıyor? Bir sorun mu var?"
Bakışlarımı etraftaki insanlarım üzerinde gezdirmeye devam ederek duymamış gibi yaptım ve konuyu değiştirmek için çabaladım.
"Bugün okulda beraber oturmaya ne dersin? Bence güzel olur çünkü matematik dersinde not tutmayı bir türlü beceremiyorum ve ne şanstır ki sen de mükemmel bir not tutucusun!"
Kısılan gözlerimle Hoseok'un aklının karıştığını az çok tahmin edebilmiştim çünkü o ne sormuştu ben ne cevap vermiştim.
"Ah şey... bilmem, olabilir aslında." Eliyle ensesini kaşırken kabul ettiğine sevinip arkamızdan gelen Taehyung ve tayfasını umursamamaya devam ettim.
"Saplantılı olduğun aşkına artık yüz mü çeviriyorsun Hyemin? Tch, tch... çok yazık!"
Tanrı cezamı verseydi de o gün onu sevdiğimi söylemeseydim, keşke dilim tutulsaydı da konuşamasaydım! Lanet duygularım yüzünden aşağılanmaya devam edecektim sanırım.
Hışımla arkamı döndüm ve çatılan kaşlarım ile tam karşımda bana gevşekçe sırıtan Taehyung'a baktım.
"Evet öyle yapıyorum! Çünkü senin beni aşağılamandan artık çok yoruldum ve sıkıldım hem zaten beni sevmiyorsun ki zaten istediğin de peşini bırakmam değil miydi? Al, kendi hayatınla ve hayatındaki kızlarla mutlu mesut yaşa!"
Ani çıkışım onu şaşırtmıştı ve bu ikinci kez oluyordu. Muhtemelen beni çok hafife alıyordu ama artık eski ezik, suskun Hyemin olmayacaktı. Herkese hak ettiği gibi davranacaktım ve bundan çokça nasibini alacak kişi de Taehyung olacaktı.
"Yürü Hoseok, gidiyoruz."
Anlık sinirimle çocuğun koluna nasıl yapıştıysam oradan uzaklatıktan sonra bileğini tutarak ovalarken sızlanıyordu.
"Yah, Hyemin canımı acıttın. Senin bu kadar güçlü olduğunu düşünmüyordum."
"Üzgünüm sinirliyken ne yaptığımı tam olarak ben de bilmiyorum." Mahçup vaziyette gülümsemeye çalışırken okulun kapısından çoktan girmiştik bile.
Merdivenleri de aynı hızda tırmandıktam sonra sınıfa girdik. Düne oranla daha doluydu sınıf ama benim için sıkıntı değildi. Masama geçip otururken Hoseok'un da oturması için yer bıraktım.
"İlk dersimiz coğrafya muhtemelen biraz ders işleyip bırkacaktır. Eğer öyle yaparsa matematik notlarını geçirmeme yardım eder misin?"
Gülümseyip nazikçe başını sallarken yanımdaki yerini aldı. Çok geçmeden sınıftan içeriye Taehyung ve ayrılmaz ikili olduğu Jimin girdi. Bakışları bizim üzerimizde gezinirken rahatsızlık duysam da bir laf dalaşına daha giremeyeceğim için Hoseok'a telefonumdaki sürekli oynadığım oyunu gösterdim.
"Bilmiyorsan öğretebilirim aslında oynaması çok kolaydır. Sadece stratejini iyi kurmalısın."
"Daha önce indirmiştim fakat beceremedim ama belki senin sayende oynayabilirim."
Gülümseyerek uygulamaya tıkladım. "Eminim ki hızlıca kavrayacaksın merak etme."
Taehyung ve Jimin hemen arka sıramızdaki yerini alırken onlarla ilgilenmemeye adeta ant içmiştim.
#BÖLÜM SONU#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐠𝐡𝐭𝐬 ❦ 𝓣𝓪𝓮𝓱𝔂𝓾𝓷𝓰 [Mini Fic]
Fanfiction✨~You are my lights~✨ (15/05/2020) (?/?/2020) ©️ Vaℓeria☆