12.Bölüm

205 13 2
                                    

Namjoon 'dan

Gözlerimi yavaşça açtığımda beni karşımda beyaz bir tavan karşıladı. Saate baktığımda saatin 9 olduğunu gördüm. Yavaşça yanıma döndüğümde ise karşımda yüzü bir ressam tarafından yapılan tanrının bana gönderdiği bir melek vardı. Onunla ne kadar vakit geçirsem azdı. Onun hakkını asla ödeyemezdim asla. Jisoo nun ellerini belimden çektim ve elimi başıma koyup onu izlemeye başladım. Onu çok seviyordum. Tanrı sevgimizi çoğaltsın. Gözlerini yavaşça araladı ve bana baktı. Gözlerini kapatıp güldü ve elleri ile yüzünü sakladı. Bende güldüğümde ellerini yüzünden çekti. Yaklaşıp dudaklarını öptüm. Yavaşça ayağa kalktı ve birden pikeyi üstümden çekip kendi üstüne sardı. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

Namjoon - Jisoo bir şeymi oldu?

Jisoo - Yok sevgilim üşüdüm~

Namjoon - Yia ben seni ham yaparım~

Jisoo gülerek banyoya girince tavana bakmaya başladım. Ellerimi kafamın altında birleştirdim ve düşünmeye başladım. Herkes mutsuzdu Jimin sayesinde. Oysaki kızlar bilmiyorlardı Jimin roseyi korumak için bebeği aldırdığını. Bugün hafta sonu olduğu için birlikte ormana gidip piknik yapacaktık. Jisoo banyodan çıkıp yatağa oturduğunda gülüp onu kollarımın arasına aldım.

Namjoon - Birtanem acaba ben güzel bir bab olabilecekmiyim?

Jisoo - Tabikide hayatım.

Namjoon - Sana bir şey söyliyeceğim.

Jisoo - Tamam?

Namjoon - Bir ay sonraya düğünümüz oluyor. Am-

Jisoo - Aaaa ne güzel hayatım işte. Daha gelinlik seçicez hem rose yede destek oluruz. O varya alışveriş yapmaya bayılır. Hayır cidden bayılır. Alışveriş merkezinde 2 saatten fazla kaldığı zaman bayılıyor. Ayy acaba hangi ayakkabıyı alsam apartman topuklu mu yoksa düz stiletto mu? Nasıl bir gelin çiçeği alsak ki? Bide bunun saçı var değilmi. Hangi düğün salonu? Büyük ve geni-

Namjoon - Düğüne annem ve babamı da çağırdım! Senin hamile olduğu söyledim!

Jisoo nun o neşeli yüzü bir anda son bulurken gözlerimi kapatıp yatakta doğruldum ve olacakları bekledim. Jisoo kollarımın arasından çıktı. Gözlerimi yavaşça açtığımda jisoo sırtı bana dönük ayağa kalkmıştı.

Jisoo - Beni sevmeyen bana demediğini bırakmayan kadın ile adamı düğünümüzemi çağırdın?

Sesi sakin geliyordu bende bunu fırsat bilerek konuştum.

Namjoon - Onlar ne olursa olsun annem ile babam jisoo.

Jisoo - Öyle konuşmayı kes! Ben gidipte annene veya babana küfür etmedim!

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım ve sustum. Ben susunca o da susuyordu. Genelde ben susmaz konuşurdum ama annem ve babam sağolsun beni haksız çıkararak susturuyorlardı. Bir keresinde evime gelmişlerdi ve babam bana bağırmıştı tam bana vuracakken jisoo babamı engellemişti. Babam ve annem de sinirlenip jisoo ya ağızlarına geleni söylemişlerdi. Jisoo ilk başta umursamamıştı ama annem okula gelip jisoo ya küfür felan edince jisoo dayanamayıp bütün içindekileri dökmüştü. Jisoo o gün bu gündür annem den nefret ediyordu aynı şekilde annemde öyle. Babam, jisoo ya ailen sana hiç terbiye vermemiş dediğini hatırlıyorumda bir iki saat sonra hastaneye gitmiş ve babamın ameliyatının bitmesini beklemiştik. Jisoo babamın burnunu ve bacağını kırmıştı.

Gözlerimi jisoo nun sesi ile yavaşça açtığımda saat baktım saat 11 olmuştu ayaklanıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra yüzümü havlu ile kuruladım. Hava esiyordu. Esnedim ve banyodan çıkıp aşağı inmeye başladım. Mutfağın kapısına gelince içeri baktım. Jisoo elindeki biberleri doğruyordu. Üstünde benim tişörtüm vardı ve ona elbise gibi olmuştu, saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı ve bandanası vardı. Ayaklarında dizlerine kadar gelen beyaz çorapları vardı. Önününe dönmeden tekrar bağırdı.

°Bangtanpink °Sahipliler°liskook °Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin