16.Bölüm

215 14 3
                                    

Jungkook 'dan

  Hoseok hyung un dediği yerlere oturmuş konuşmasını bekliyorduk. Kapı çaldığında Jin hyung hızla kapıya yönelip kapıyı açtı. İçeri taehyung hyung girdiğinde tekrardan önüme döndüm. Yanımda Jimin hyung vardı. Hala kendimi bitkin hissediyordum. 1 haftadır üniversiteye gitmiyorduk. Lisam ne yapıyordu onuda bilmiyordum.

Hoseok - Jimin in yanına geç tae.

Taehyung - Hyung çok yorgunum... ben jennie nin k-kıyafetlerini a-almaya gideceğim....

Hoseok - Jennie nin kıyafetlerini mi istersin yoksa jennie nin kendisinimi?

Taehyung - Hyung o nasıl s-soru öyle!?

Hoseok - Geç şuraya!Sinirleniyorum!

    Taehyung oflayarak Jimin in yanına geçtiğinde gözlerimi yerden alıp hoseok hyunga çevirdim. Hoseok hyung ortadaki tekli koltuğa oturdu ve bize baktı. Nasıl göründüğümüzün farkındaydım...
Yıkılmış,parçalanmış, enkaz, kırılmış? Tek şık var hepsi.

Hoseok - Kızları ağlayarak sızlıyarak bulamayız. Bunu sizde biliyorsunuz! Kızlar olmadan öncede yaşıyorduk! Kızlar olduklarında da! Bu olayın kendinizi nasıl etkilediği hakkında bir haberiniz varmı?! Kiminiz, hastanelerde, kiminiz krizlerde, kiminiz uçurumun kenarında, kiminizde sabahtan akşama kadar ağlıyor! Hele ki sen taehyung! Nedemek uçurumun kenarındayım ya!?Tamam. Bende çok ağladım çok yıprandım ama bakın toparlandım. Polise haber verdik ama polisten tık yok. O zaman kızları biz buluruz! Madem babalarımız üst subay herhalde bir kaç işe yarar şeyleri vardır. Ben kendime güveniyorum! Sizde şimdi göz yaşlarınızı siliyorsunuz ve toparlanıyorsunuz! Evi topluyorsunuz, sonra depoya gidiyoruz. Dediğim gibi ben kendime güveniyorum! Siz bana güveniyormusunuz?

Jin- Evet!

Namjoon - Evet.

Jimin - Evet.

Yoongi - Evet.

Taehyung - Evet!

Jungkook - Evet.

Hoseok - Pekala. Şimdi çıkın yukarı ve odaları toplayın.

   Hepimiz yavaşça ayağa kalktık ve merdivenleri çıkmaya başladık. Odamızın önünde durdum ve kapıyı açtım. Jin hyung kustuğum leğeni götürmüş olmalıydı. Oda feci şekilde kusmuk koktuğu için kenarda duran oda parfümünü etrafa sıktım. Bu parfümü bana Lilimm almıştı. İlk sevgili olduğumuz yıllardı. O zamanlar fena şekilde içki içiyordum ve evim içki kokuyordu. O da bana oda parfümü almıştı. Gerçekten fazla içiyordum. Günde 15 şişeden az içmezdim.

Tabiii o zamanlar sorunlarım vardı. Babam ölmüştü, annem başka bir adam ile evlenmişti. Üvey babam bana ilk başlarda iyi davransada daha sonra üstümde baskılar kurmaya başlamıştı. Ben sıkmaya gelemiyordum. Hele ki üvey babanız bir üst subaysa işiniz daha da zorlaşıyor ama yinede seviyordum. Böylece benim ders notlarım düştü. Annemde bu nedenle bana baskı yapmaya başlamıştı. Kızları kullandığım için üstümde fazla büyük bir baskı olmuştu. Derslere dikkat etmediğim için öğretmenlerde baskı yapmışlardı. Huyunglarım beni ne kadar sakinleştirsede azdı.En sonunda okula Lisa gelmişti. Tanrıçam,meleğim,güzelim,kahküllüm, sarışınım, kurtarıcım...

Kısa bir süre sonra arkadaş olmuştuk. Ama sonra ilişkimiz daha farklı yerlere gitmişti. Sevgili olmuştuk. Beni değiştirmişti. Üstümdeki baskıları birlikte kaldırmıştık, tek başıma yapamadığım şeyleri onunla yapmıştım. O zayıf kolları ile ton ağırlığındaki yükü benim üstümden atmıştı. İşte ona minnettar olmamın bir sebebi daha...

°Bangtanpink °Sahipliler°liskook °Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin