"Yaklaşırsan savaş açarım, mermilerim sağlamdır."

58 7 28
                                    

Bismillahirrahmanirrahim.🤲🏻

Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakın çileklerim.

İyi okumalar.♡

"Hazır mısın Liva?" Yola çıktığımızdan, hatta buraya gelmek istediğimi söylediğim andan beri sürekli fikrimi değiştirmemi bekliyordu.

"Çoktan." Bunun üzerine tıpkı bir çocukmuşum gibi saçlarımı okşamaya başladı. Yüzüme sıcak bir gülümseme yerleştirdikten sonra, bavulumu elime aldım.

"Her şey için çok teşekkür ederim amcam. Sana borcumu nasıl öderim bilmiyorum. Hakkını helal et."

"Nasıl söz o öyle yeğen! Sanki bir daha birbirimizi görmeyecekmişiz gibi. Yaz tatilinde seni alacağım. Evde seni oyun oynamak için bekleyen bir kuzenin var."

İşte yine, beni küçük kuzenimden vuruyordu amcam. Gözlerim dolduğunda, yüzüne en sıcak olduğunu düşündüğüm o sıcak gülümsemesini yerleştirdi.

"Kendine iyi bak yeğen." Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarım yavaş yavaş gözlerimden aşağı doğru hücum ediyordu. Hayır ben duygusal değilim.

"Emredersiniz komutanım." Elimi alnıma yerleştirirken bir asker kadar ciddi durduğuma emindim. Bu anı daha fazla uzatmayarak amcama sarıldım.

"Helal olsun yeğenim, helal olsun. Sen bana abimin emanetisin." Kollarımı çekerken amcamın da gözlerinin dolduğunu fark etmemle, orda daha fazla durmama kararı aldım. Bavulumu elime alıp önümdeki üç yılı geçireceğim binaya baktım. Uzun süre düşüncelerimin içinde boğulduktan sonra amcama el sallayıp sonra arkamı döndüm. Sarı binaya doğru yürümeye başladım.

"Hoşgeldin, geç içeri."

"Hoşbuldum, sağolun." Güvenliğe teşekkür ettikten sonra yürümeye başladım. Sarı binaya doğru ilerlerken bahçede gördüğüm, birbirleriyle konuşup samimi kahkahalar atan kızlar ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşturmuştu. Sonunda binanın içinde olduğuma sevinip müdürenin bildiğim odasına doğru ilerledim. Kapıyı iki kez tıkladığımda gir komutunu alarak odaya giriş yaptım. Derin bir nefes almayı eksik etmemiştim.

"Hoşgeldin Liva. Sonunda amcanı ikna edebildin." Bana eliyle koltuğa oturmamı işaret ederken çantamı kucağıma aldım.

"Evet biraz zor oldu. Ama sonunda burdayım." Her ne kadar akrabam olsa da ondan çekiniyordum. Çekmecesinden bir kağıt çıkardıktan sonra gözlüklerini takmayı ihmal etmemişti.

"Evet kızım, şuben on Denizli. On beşinci numaralı yatakhanede, dokuzuncu yatakta kalıyorsun. Yatakhane ikinci katta." Ayağa kalkarak çantamı sırtıma aldım. Yanımda sap gibi duran bavulu tutup, onu dinlemeye devam ettim.

"Buraya alışman belki biraz uzun sürer.
Ama alışacağına eminim. Önemli olan hoşgörülü davranman. Bu konuda sana güveniyorum. Öğrencilerle iyi anlaşırsan, buraya daha çabuk alışabilirsin. Bol şans."

"Teşekkür ederim teyze." Suratıma, samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirip odadan çıktım.

"Al işte şimdi bu lanet olası bavulu nasıl ikinci kata kadar çıkaracağım?" Sanki beni anlıyormuş gibi birde dil çıkarmıştım bavula. Tekerleklerini merdivenlerden çıkarmaya çalışırken bavulun hafiflediğini hissedip arkama döndüm.

"Selam! Yardım ister misin?" Karşımdaki sevimli kızın güzel olduğunu düşünmekten kurtulup başımı sağa sola salladım.

"Teşekkür ederim. Kendim yapabilirim." Söylediğimin aksine ben onun gitmesini beklerken o, iki elini beline koyup tıpkı bir yaşlı teyzeymişçesine ofladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Pembe Pandalar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin