2.BÖLÜM

26 4 0
                                    

Başımın şiddetli bir şekilde dönmesiyle kendime geldim.Yanımda duran Toprak'a boş gözlerle baktım.Gözlerini aralamış, geldiğimiz yeri çözümlemeye çalışıyordu.Başımızı kaldırdığımızda kapalı bir alanın içerisinde olduğumuzu fark ettik.Burası neresiydi.Toprak'tan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım.Ama sendeleyerek yere düştüm.Toprak elektronik bilekliğini inceliyordu.Toprak:

-Bu bileklik düzgün çalışmıyor.Ötüp duruyor.

-Düzgün çalışmıyor olsaydı bunu bize vermezlerdi.O kadar teste girdi o kolundaki şey.Belki portalın çekim gücü zarar vermiş olabilir.

-Nasıl ya?Bu kadar adam portalın gücünü hesaplayamadı mı?

-Çemkirmeyi bırakta buradan nasıl çıkacağımıza odaklan.

Ayağa kalktım ve etrafa şöyle baktım.Üstümüzde duran cam pencereli yarım ay şeklindeki kapalı yapı çok anlamsızdı.Daha önce hiçbir yerde Ay'ın böyle kapalı pencereleri olan bir kısmının olduğunu duymamıştım.Sanki bir koruma kalkanına benziyordu.Harry Potter filmindeki koruma büyülerini bilir misiniz?Aynı onun gibiydi.Tek farkı gerçek ve korkutucu olmasıydı.Biraz daha yer şekillerini incelemeye başladım.Ay'ın kraterli yapısından oldukça farklıydı.Sanki belediye buraya da uğramış gibiydi. Oldukça düz bir yerdi burası.Toprak yarım ay şekline benzeyen camın sonuna doğru yürümeye başladı.Bende onun peşinden gitmeye başladım.Toprak aniden irkildi.Bana heyecanla buraya gelmemi söyledi.Toprak:

-Sende benim gördüğümü görüyor musun?

-Görüyorum ve gördüğüme inanamıyorum.Az önce martı büyüklüğünde bir sinek gördüm.Bu nasıl olabilir?Burada canlı yaşamının olması imkansız!

Toprak küçük çocuklar gibi sineğe benzeyen şeyin peşinden koştu ve sinek bir anda yarım aydan dışarı çıktı.Toprakta kalkandan çıkabileceğini sanıp kalkana doğru hızlı bir şekilde koştu.Sert bir şekilde kafasını cam pencerelere çarptı ve olduğu yere yığıldı.Hemen yanına gidip durumuna baktım.Kafasını koruyan kaskı kırılmıştı ve bu başımıza gelebilecek en kötü şeydi.Ne yapacağımı bilmiyordum.Toprak yarı baygın konuşmaya çalıştı:

-Beni burada bırak.Yapman gereken çok önemli bir görev var.İnsanlığın hayatı senin elinde.

-Olmaz seni burada tek başına bırakamam.Bu göreve beraber başladık beraber bitireceğiz.

Toprağın yanından kalktım ve ne yapacağımı düşünmeye başladım.Elektronik bilekliğimi açtım ve acil yardım sinyali gönderdim.Tekrar Toprağın yanına gittim ve ona:

-Dayan Toprak,acil yardım sinyali gönderdim.Birazdan burada olurlar.

Beklemeye başladım ama gönderdiğim sinyale cevap vermediler.Bilekliğimi kontrol ettiğimde sinyalin hala ulaşmadığını fark ettim.Toprağın dediğini hatırladım ve gerçekten bilekliklerimiz bozulmuştu.Sinirden ağlayacaktım.Yapacak hiçbir şeyim kalmamıştı.Herkes bu önemli görevi başarıyla tamamlanmasını beklerken biz ilk dakikadan hüsrana uğramıştık.Zaman Toprağın aleyhine işliyordu.Toprak bir anda yattığı yerden irkilip bağrınmaya başladı:

-Yaşıyorumm!

-Toprak?!Sen iyi misin?

-Henüz ecelim gelmemiş olacak ki ölmedim çok şükür!

-Bu nasıl olur?Ay'da bir saniye bile nefes alman imkansız!

-Ben sanırım anladım.Bunun tek açıklaması olabilir.Elektronik bilekliğimdeki ötme aslında yaşam belirtisinin olduğunu gösteriyordu.Ve bu kalkanımsı şeyin içerisindeki hava dünyadaki havayla aynı.Benim tahminime göre burada insan yaşamı mümkün olabilir.Yani bu üstümüzdeki ağır kıyafetlerden kurtulabiliriz.

-Dediklerin doğru olabilir ama yinede bu yer hakkında detaylı araştırma ve gözlem yapmamız gerekiyor.Burası bir insan yapımı!Karşımıza her an bir tehlike çıkabilir.Burada ne olup bittiğini bilmiyoruz.Belki de dünyadaki bir kısım insan buraya kaçmış olabilir.

Birtakım hesaplamalarımızdan sonra yorulduğumuzu fark ettik ve bize verilen kapsüllerin içinde uyuduk.

...

Gözüme gelen rahatsız edici ışıkla uyandım.Kapsülümden dışarı çıktım ve yarım ay'ı saran ve Toprağın neredeyse ölmesine neden olan kocaman sinekleri gördüm.Bu sefer tek bir sinek değil binlerce sinek vardı.Yarım ay'ın etrafını kaplamışlardı.Sadece kaplamadıkları bir boşluk vardı.Işık oradan geliyordu.Yavaşça ışığa doğru yürüdüm ve sinekler aynı anda geri çekildiler.Gözüme gelen sıcak ışıkla afalladım.Bu ışığın güneş ışığından hiçbir farkı yoktu.Toprağı uyandırdım.

-Bir an önce yola koyulmamız gerekiyor.Buradakiler sadece soludukları havayı değil yapay güneş ışığını bile düşünmüşler!Burada insan olduğuna yemin edebilirim!

Toprakta dediğim güneş ışığını fark etmiş olacak ki ağzı açık havaya baktı.Dün sersem kafayla fark edemediğim bir şeyi gördüm.Gördüğüm şeyden emin olmak için uzun bir yürüyüşe başladık.

..................

110Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin