İRİ GÖZ

39 11 13
                                    

 Esen rüzgarlar bir anda şiddetlendi, ağaçlar garip sesler çıkarıyordu. Hepsi rüzgarın şiddetiyle iki büklüm olmuşlardı. Yaprakları sürekli şakırtıyla dalgalanıyor, dalları ezilip büzülüyordu. Güçlü çınar ağaçları bile bu şiddetli esen rüzgarlara karşı sağlam durmakta zorlanırdı. Eğer bu şiddetli rüzgarlara dayanamayanlar olursa, önce gövdesinden çatırtı sesleri duyulur ardından ağaç kendini hızla salı verirdi. Bu diyarlar da bu duruma çok sık rastlanır, olağan karşılanırdı, düşen ağaçların yerini almak isteyen fidanlar sıraya girerdi. Anlayacağınız bu diyar öyle acemi sinek sürüleri için hiç tekin yerler değildi. Rüzgar şiddetini an ve an artırırken acemi sinek sürüsü yolunu bulmaya çalışıyordu. Kaybolan sürü, rüzgarın şiddetlenmesiyle sağ sola dağılmış, bir kaç değerli üyesini kaybetmişti bile. İnsan topluluklarına yakın olmalarıyla tanınan kara sinekleri idi bunlar. Rahatsız edici sesler çıkarır, sağda solda insan atıklarıyla ve buldukları her türden besinle karınlarını tıka basa doyururlardı. Pek seçici oldukları da söylenemezdi zaten. Ancak sürünün yolu şaşmış ve kendileri için çok tehlikeli olan akıntıya yakalanmışlardı. Sürünün lideri öne atıldı, başını iki yana hızla çevirdi. Başını çevirmesiyle aniden gözden kayboldu. Bu öyle hızlı oldu ki diğer sürü üyeleri onu bulmakta zorlandı. Aklı karışan sürüyü gören lider, konduğu korunaklı yüzeyi terk edip havalandı. Sürüyü yeniden kontrol altına aldı ve bu sefer hızla değil diğerlerinin takip edebilmesi için yavaşça yere kondu. Sürünün hali vahimdi, rüzgar akımına kötü yakalanmışlar ve göç etmek istedikleri yerin çok uzağında kalmışlardı. Karınları aç olan sürü eğer insan topluluğu yahut herhangi bir ev bulamazsa açlıktan öleceklerdi. Her yerden sarınmış olan sürü şimdi liderlerinin onları yönlendirmelerini bekliyordu. 


Etrafları ağaçlarla sarılmıştı, iki yüz metre ötede sıra sıra evler diziliyordu. Evlerin ortasında ana caddeler ve bu caddeye açılan ara sokaklar vardı. Hemen bunların gerisinde orada esir düştükleri küçük çöp kutusunun içindeydiler. Yol kenarın da ki bu çöp kutusu olmasaydı kötü savrulacaklardı. Sürü lideri aniden havalandı, çok mesafe kat etmeden çöp kutusunun biraz üstüne çıktı. İri gözleriyle kendisine güvenli, konabileceği yüzey aradı. Hava da öyle ustalıkla süzülüyordu ve öyle ustalıkla manevralar yapıyordu ki diğer üyeler onu hayranlıkla seyrediyordu. Bir süre havada süzüldükten sonra konacağı yüzeyi sonunda belirledi. Konmadan önce ayaklarını öne uzattı, bacakları çengeli şeklinde vantuzları andırmaktaydı. Ayaklarının ucundan yapışkan sıvı salgılandı, ardından ardı ardına geldiği yönün aksine taklalar attı. Konmayı başardığın da karın üstü vaziyette yüzeye yerleşmişti. Bacaklarıyla, kanatlarını ve başını ovaladı. Çöp kutusundan dışarı baktığın da esen sert rüzgarların çığlıklarını, ağaçların şakırtıyla dalgalanan yaprak seslerini ve bazı aceleyle kaçışan insan seslerini duydu. Görüş açısını kapatan siyah çöp poşeti ona engel oluyordu. Duyduklarını değerlendirip sürünün yanına döndü. Hava gittikçe kapanmış, gri bulutlar güneşi boğmuştu. Yağmurun habercisi kara bulutlar batıdan hızla sürünün olduğu yere doğru yaklaşmaktaydı. Bunlarda yetmezmiş gibi kara bulutlar geçtikleri yerleri yağmurla ve şimşeklerle doldurmuşken, esir aldığı yeryüzü sele teslim olmuştu bile. Devrilen ağaçları, plastik ev atıklarını, plastik şişeleri, evlerin tahta parçalarını ve daha bir çok karman çorman şeyleri önüne katan sel baskını hızla sürüye doğru geliyordu. Lider sürüsünün yanına konmadan önce hava da sağ sola hızlı manevralar yaptığın da bir fırsat gördü. Lezzetli atıştırmalıklar kondukları bölgenin bir karış aşağılarında kalıyordu. Bunlar erimiş peynir, çürümüş süt, çürümüş yumurta, ve çürümüş bir kaç meyveydi. Sevdikleri insan atıkları yiyeceklerin tamamı oradaydı. Tam bir hazine olan bu fırsat onlar için bulunmaz bir nimetti. Ancak bir sorun vardı hızla yaklaşan sel baskını ve yağmur işleri hiçte kolaylaştıracak gibi görünmüyordu. Hızlı karar vermeliydi tehlike hemen yanı başlarındaydı. Yağmur ve sel suyu bu korunaklı barınaklarına ulaştıklarında burada olmak istemiyordu. Sürüsüne antenleriyle talimat verdi, başını sağ sola oynattı. Bacaklarıyla kanatlarını tazeledi. Uçuşa hazırlanan pilotlar gibi hazırlıklarını tamamladı. Ardından gözle görülemeyecek derecede hızlı bir kalkış gerçekleştirdi. Kanatlarını öyle hızlı çırpıyordu ki bu çırpış ona uçuşunda kararlılık sağlıyordu.

İRİ GÖZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin