eight

763 57 43
                                    

taeyong,

'Artık sensiz bir saniye bile geçiremem. Unutmam gerektiğini söyledin. Başka biriyle denedim ama olmadığını görüyorsun.'

Prova odasına girerken duyduğum konuşmayla kapıda öylece kalırken dinlemek istemediğimi fark ettim. Ama tek bir adım bile atamıyordum.

'Ten, senin de beni sevdiğini biliyorum. Geçen gün içtiğinde seni taşırken söylediğin şey...'

'Duymak istemiyorum.'

Johnny?

Karşıdan Jaehyun'un geldiğini fark ettiğimde bu konuşmayı duymasının onu kırabileceğini fark ettim. Doyoung ve Mark'ın bahsettiği, Johnny'nin sevdiği çocuğun sevgilim olmasını içime atarken gülümseyerek Jaehyun'a doğru yürüdüm ve yanından geçerken:

'Nasılsın?' dedim onu durdurarak. Ani konuşmama şaşırmış gibi olsa da gamzelerini göstererek gülümsedi.

'İyiyim. Prova odasına yemek götüreceğim. Sen nasılsın?'

'Ben de iyiyim.'

'Neyse Johnny beni bekliyordur. Hoşça kal.'

Elini başına götürerek selam verdi ve gitmek için birkaç adım attığında onu kolundan tutarak kendime yaklaştırdım.

'Ben prova odasından geliyorum içeride kimse yoktu.'

Kafası karışmış bir şekilde kolunu kavrayan elime bakarken elimi bileğine indirdim.

'Hadi sinemaya gidelim.'

'Ne?'

'Hadi sinemaya gidelim. Ciddiyim.'

'Taeyong, cidden.' dedi gülümsemesi bütün yüzüne yayıldığında. 'Bunu bırakayım da gideriz.'

Arkasını dönmek için hareketlendiğinde Ten ve Johnny aniden odadan çıkınca göz göze geldik. Jaehyun'un yüzünü kavrayıp kendime çevirdiğimde onlara gözümle gitmeleri için işaret ettim.

'Taeyong... Ne-?'

'Jaehyun.'

'Efendim?'

Yüzü yüzüme oldukça yakındı. Uzun zamandır böyle durmadığımızı fark edince utanarak geri çekilmek istedim ama belimden kavrayarak beni kendine çekti.

'Ne yapmaya çalışıyorsun sen?'

'Hiçbir şey.'

Yutkunarak söylediğim şeye tehlikeli gözleri yüzümün her köşesinde gezindikten sonra kafa salladı. Geri çekilirken:

'Ben ne yapmaya çalıştığını biliyorum ama buna izin vermeyeceğim.' diye fısıldadı.

'Nasıl yani?'

'Bana hâlâ aşıksan böyle basit oyunlar oynamak yerine Chittaphon'la baştan çıkmamalıydın Lee Taeyong.'

Dediği şeyle aniden sinirlenirken ona omzundan ittim.

'Bunu o kadar çok önemsiyorsan ayrıldıktan birkaç hafta sonra kendini en yakın arkadaşın Johnny'nin kollarına atmamalıydın! Ama tek suçlu benmişim gibi davranıyorsunuz!'

Taeil hyung, Mark ve Hyuck sesleri duyup bizi sakinleştirmeye geldiklerinde sinirim tepemdeydi.

'Neden hepiniz ben suçluymuşum gibi davranıyorsunuz?'

'Hyung!'

'Hayır cidden. Konuşalım bunu... Neden ben Chittaphon'la çıkıp ona ihanet etmiş oluyorum? Beni sevseydi ilk o başkasıyla çıkmazdı! Bunu anlamak bu kadar mı zor?'

'Sorun bu değil mi?' dedi Jaehyun gülerek. 'Onunla çıktın, sırf ben Johnny'yle...'

'Kapa çeneni Jaehyun. Bir bok bildiğin yok.'

'Lee Taeyong! Böyle bırakıp gidebileceğini mi sanıyorsun?'

Hışımla binadan dışarı çıkıp yokuştan aşağı doğru yürümeye başladığımda ağladığımı fark etmem bile biraz uzun sürmüştü. İnsanlar bana garip garip bakarken cebimden siyah maskemi çıkarıp taktım.

Bugün öğrendiğim şeylerin üzerine Jaehyun'la olan kavgamız fazla gelmişti ve ben bunu çabuk atlatacak gibi görünmüyordum.

Akşama doğru yurda gittiğimde herkes sessizdi. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı.

Kendimi odama kapatırken birinin kapıyı çalmasıyla dalgın sesimle:

'Gir!' dedim. Kafamı dağıtmak için oyun oynamaya dalmıştım.

'Özür dilerim Tae. Oyununu mu böldüm?'

Ten'in yumuşak sesiyle kendimi toparlarken omzumu silktim. Davet beklemeden elindeki tepsiyle yanıma gelip oturdu.

'Sana yemek getirdim. Yemeyeceğini söylemişsin. Birkaç kaşık al bari.'

'İştahım yok.' dedim oyunu durdururken.

'Ne kadarını duydun?'

Sorusuyla irkilsem de cevap vermedim. Kollarını belime sarıp beni kendine çektiğinde başımı omzuna koyarak ağlamaya başladım.

'Jaehyun'la kavga ettiğinizi duydum. Üzgünüm.'

'Neden üzgünsün ki?' dedim sesimi kontrol altına almaya çalışarak. 'Sevdiğin kişi seni seviyor. İşin kötü yanı bunun benim hayatta en çok değer verdiğim kişiyi incitecek olması.'

'Jaehyun ve Johnny birbirlerine aşık değiller Tae. Güven bana.'

Ona daha sıkı sarıldığımda kapının aniden açılmasıyla yüzümü çevirdim.

'Hyung, nolur yemeğe!..'

Mark ve arkasında Johnny ve Jaehyun odanın kapısında bize bakarlarken Ten'den ayrıldım.

Johnny içeri girip beni ittiği zaman yere düştüm ama Jaehyun da çoktan içeri gitmişti. 

Mark beni yerden kaldırırken:

'Derdin ne senin?' diye Johnny'ye çıkıştığında Ten ve Johnny bakıştılar. Sonra da Johnny çıktı. Kapısının sertçe kapanma sesi yurdu inletirken Mark iyi olup olmadığımı kontrol ettikten sonra onun peşinden gitti.

Ten:

'İyi misin Tae?' diye sorduğunda kafamı salladım.

'Ben sizi yalnız bırakayım.'

Ten odadan çıkıp kapıyı kapattığında yatağa oturan Jaehyun'a baktım. Sanırım bugün konuşacağımız çok şeyimiz vardı.


kissing other people| jaeyong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin