biten kahve kupasını sudan geçirip makineye koydum sabah yedi gibiydi anahtar sesinden babamın geldiğini anladım. mutfağa girer girmez ilk cümlesi 'Hala hazırlanmadın mı?' Oldu.
'Okulun İlk günü gitmeyeceğimi söyledim ya' dedim, yine o sert bakışı takındı suratına, bu onun 'son uyarım' deme şekliydi. Lisenin ilk üç senesini uzaktan okudum fakat babamın ısrarları sayesinde son seneyi okulda okuyacağım.
Okul yürüme mesafesinde olduğundan yakındı, kulaklığımı taktım ve okula doğru yol aldım, yanımdan geçen adamın telefonu gözüme takıldı saati benimkine göre ileriydi, geç kalacağımı anladım telefonumun saati normal saatin gerisinde kalmış olduğundan ve düzeltmeyi unuttuğumdan alarm da yanlış çalmış oldu ve şu an derse tam bir saat ile geç kalıyordum. daha ilk günden. 'Gitmeyeyim demiştim işte!' Adımlarımı hızlandırdım, kaldırımda süratle ilerlerken arabaların dolup taştığı yola indim, karşıdan karşıya geçeceğim anda büyük bir bedene çarpıp yavaşladım.
"Siktir! Dikkat etsene velet!"
"Ah Pardon üzgünüm! geç kalıyorum' diyerek hızla yanından sıyrıldım ilk adımımı atacaktım ki arkamda bir hareketlilik hissettim şu an yanılmıyorsam eğer büyük cüssesiyle bana doğru geliyordu. Arkama döndüğümde çoktan dibime girmişti bile "Sen!' derken eliyle beni işaret etti.
'Az önce söylediğin şeyi tekrar et, söylediğin küfrü tekrar et, hadi!'
'Ne küfr-'
Lafımı kesmişti oldukça sinirli görünüyordu.
'Bak! geç kalıyorum ve acele etmem gerek zamanın azalıyor'
'Bakın... ben küfür falan etmedim tek söylediğim geç kalıyor oluşumdu, daha fazla burada dikilemem iyi günler!' yayalara yeşil ışığın yanması işime yaramıştı hızla karşıya geçip okula doğru koştum.
giriş merdivenlerine vardığımda biraz soluklandım okul büyük ve güzeldi. içeri girip son kata çıktım, sınıfı bulduğumda kapıda derin bir nefes alıp tıkladım ve içeri girdim geç kaldığım için özür dileyecekken öğretmen lafa atladı. 'Kim Hana?'
'Evet' Öğretmenin yüzündeki tebessüm içimi rahatlatmıştı 'Hoş geldin Hana, ben Edebiyat öğretmeni Park Jimin Ayrıca sınıfınızın rehberlik öğretmeniyim sıkıntın olduğunda beni bul, bu sene sıkı çalış, boş bir yere geçmeden önce tahtada kendini tanıt lütfen.
Öğretmene gülümseyip tahtaya ilerledim. "Merhaba ben Kim Hana... umarım iyi geçiniriz"
"Ben pek sanmıyorum..."
Ortamı dolduran tiz erkek sesi ile yavaşça yanıma doğru döndüm. Sınıf kapısına yaslanmış olan kişiyle göz göze geldiğimde yolda çarpıştığım adam olduğunu fark ettim yoksa bu okulda öğretmen miydi? henüz yeni tanımış olduğum rehberlik öğretmenim 'Bay Jeon lütfen' dedi sakin fakat uyarıcı bir tonda. 'Sınıfıma kapıyı çalmadan girmeniz hoş değil'
'Bu şahıslar benim de öğrencilerim Bay Park, yani bu demek oluyor ki istediğim gibi girebilirim'
Yüzünde alaycı bir tavır vardı önce beni sonra sınıfı baştan aşağı süzdü.
'Hana sen yerine geçebilirsin'
Bay Park'ın söylediği ile arka tarafta yanı boş olan bir kızın yanına geçtim.
Bay Jeon bana sert bir bakış atıp dışarı çıktı kapıyı da açık bırakmıştı, Ortamda oluşan sessizlik sonrasında herkes birden arasında konuşmaya başladı. o sırada rehberlik öğretmeni yavaş adımlarla dışarı çıktı.Derin bir nefes alıp yanımdaki kıza baktım çünkü oturduğum andan itibaren bakışlarıyla yüzümü delmişti ya da ben mi öyle hissediyorum bilmiyorum.
'Şu yüze bak...sen biraz hayalet gibisin ama güzelsin de, güzel hayalet! evet evet öyle, özel olarak kullandığın bir bakım kremi falan var mı?....Ah! pardon ben Kang Soomin! memnun oldum Hana!' ilk etapta şaşkınlığımı gizleyemedim, fakat gülümsedim ve uzattığı eli tutup hafifçe sıktım.
"Biraz hızlı davrandım sanırım, ama bende böyleyim işte."
'Önemli değil.'
'Güzel! bir de şey Bay Jeon... onu fazla kafana takma şöyle söyleyeyim biraz sorunlu biri. Geldiği ilk aydan itibaren bütün okulda Bay Jeon'un bir çok ruhsal hastalığa sahip olduğu hakkında dedikodular çıkmıştı hepsi boş okul dedikodusu işte ne kadar doğru olabilir bilemeyiz ama kişisel olarak epey farklı bir tip desek olur gibi'
"Anladım...ama Bay Park iyi birine benziyor"
"Bay Park okuldaki en iyi öğretmenlerden biridir, diğerlerini de zamanla tanırsın zaten ve sınıfta ilk defa beni bu kadar uzun dinleyen kişisin, seni sevdim ben'
'Sen iyi birisin Soomin Teşekkür ederim'
'Ne demek Ha! bir de!'
.
.
.Soomin ile konuşurken zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden zil çaldı, okulun ilk gününden biri ile anlaşabildiğim iyi olmuştu Soomin'i tanıdıkça daha iyi biri olduğunu anladım.
'Hadi biraz okulu gezelim sana tanıtayım ne dersin?' çok geçmeden kafamla onayladım.
Soomin ile sınıftan çıktık merdivenlerden en alt kata indiğimizde hemen sağ tarafa döndük üstünde yemekhane yazan kocaman bir kapıdan içeri girdiğimizde bir çok masa ve başında toplanmış arkadaş grupları olduğunu gördüm. bu durum benim için alışılmışın çok dışındaydı üç yıl önce köyden Şehre babamın yanına taşındım ve lisenin ilk üç yılını da evden okudum bu tarz bir değişim ve sosyalleşme dengemi bozacak gibiydi umarım hemen alışırdım.
'Gördüğün gibi klasik bir yemekhane' Yavaşça kulağıma eğildi ve fısıldadı 'Yemekler cidden çok iğrenç, gerçi hangi okulda iyi olur ki zaten' dedi. Söylediğine güldüm ve yemekhaneden çıkıp okulu gezmeye devam ettik.
Devam edecek...
Hadi bakalım Jungkook ne öğretmeni? tahminleri alayım :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schizophrenic | JJK
FanficAnnem o gün bizi terk ettiğinde, Babam yıkılmıştı. Benim ise o yaşta düşündüğüm tek şey köyümüzdeki ağaçtı... O ağaç bu köyde sevenlerin sıkça gittiği 'Kalplerin birleştiği kök' adı verilen ağaçtı. annem ve babam birlikte o ağaca hiç gitmedikleri iç...