Giriş bölümü Sesli kitap olarak YouTube kanalımda yayınlanmıştır. Semra İmamoğlu yazarak ulaşabilirsiniz. Desteklerinizi esirgemeyin her abone görme engelli dostlarımıza ulaşmak için büyük bir adım olacak sevgiler.
Hare giriş bölüm sesli olarak YouTube'da 👇👇👇
Giriş
Bugün şehir, güneşin doğuşunu bambaşka selamlıyordu. Bahar en tatlı esintilerini yeryüzüne bahşetmiş, yılın ilk yeşilleri rengarenk çiçeklerle bezenip en güzel elbisesini üzerine çekmişti. Bu güzelliğe eşlik eden bir rüzgâr esiyor, insanların tenini okşayarak yok olup gidiyordu.
Hare taksiden indikten sonra en sevdiği renk olan koyu lacivert valizini çekiştirerek havaalanının içine doğru yürümeye başladı. Yürüyen kapılar açılıp içeri girdiğinde arkasından tatlı tatlı esen rüzgâr son kez saçlarını dağıttı. Eli ile kızıl saçlarına şekil verdikten sonra üzerindeki tüm eşyaları sol tarafında kalan beyaz kutulardan alıp içine koydu. Ardından XR cihazının bandına doğru bıraktı. Kontrolden geçip koyu çimen rengi gözlerini cihazdan çıkacak olan eşyalarına çevirdi.
Valizini alıp kutudaki kol çantasını da omzuna attıktan sonra içeri doğru yol alacaktı ki üzerinde hiçbir şey olmadığı için hızla kontrolden geçen bir adam ona çarparak valizinin yere düşmesine sebep oldu. Sinirle kendisine çarpan adama bakarken adam hiçbir kabahati yokmuş gibi geçmeye çalıştı.
Hare "Bir özür dileme zahmetinde bulunacağınızı umuyorum." diyerek adamın dikkatini çektiğinde adam, Hare'nin gözlerine inceden bir bakış attı.
Adamın "Afedersiniz." diyen sesi oldukça kibardı. Alelacele bir özür dilemişti ama sanki özrüne bir tebrik ister gibi Hare'nin gözlerine bakmayı sürdürüyordu. Hare kibarca gülümseyerek seni affettim mesajı gönderirken adamı kısa süreli de olsa inceleme fırsatı buldu. Koyu lacivert gözleri daha önce kimsede görmediği cinstendi, biraz daha derinlemesine bakıp hızlıca bakışlarını çektikten sonra hiçbir şey demeden valizini sürükleyerek adamın yanından uzaklaştı.
Adamın yalnızca gözleri değil, tepeden tırnağa her noktası insanı günaha davet edebilirdi. Kendi güzelliğinden emin olan Hare, adamın çekiciliği karşısında bocalamış, ilk kez kendisini güvensiz hissetmişti. Hızlıca toparlanıp adamı aklından attı, sonuçta bir daha görme ihtimali bile yoktu. Madem görme ihtimali yoktu ufak bir telkinde bulunmasında hiçbir zarar olamazdı.
'Bu adamı bir laboratuvara kapatmalı, soyunun tükenmemesi için orada çiftleştirilmeli. Bu soy kesinlikle üretilip çoğaltılmalı.' diyerek söylenen iç sesine tebessüm ettiğinde uçağa giriş işlemleri için bankonun önüne gelmişti.
Hızlıca işlemlerini yaptırıp kapılara doğru ilerlerken yıllardır gitmediği memleketinin bıraktığı gibi olup olmadığını düşünüyordu. Anne ve babasının ölümünden sonra bu, Mardin'e üçüncü gelişiydi. Çok sevdiği amcası olan olaylardan etkilenmemesi için onu İstanbul'a teyzesinin yanına göndermiş, elini ise üzerinden hiç çekmemişti. Amcası Hasan, bir gün biri karşısına çıkar da ona ailesini hatırlatır diye korkmaktansa, kardeşinin emanetini Mardin'den uzaklaştırmayı tercih etmişti.
***Hare vakti olmadığı için valizini aldığı gibi gelin evine gelmişti. Amcasının evine ise düğünden sonra gidecekti. En yakın çocukluk arkadaşı, İstanbul'a üniversiteyi okumaya geldiğinden beri hiç ayrılmamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARE
Fiction généraleAnne tarafından yarı Fransız yarı İtalyan olan melez bir ağa, haddinden fazla kibirlidir... Anne ve babası hayatta olmayan Hare haddinden azla zeki olan bir doktordur. Bildiğiniz tüm töre hikâyelerini unutun!