★1.BÖLÜM★

194 25 16
                                    

Gecenin en karanlık anında ormanın ortasında alevlere hapsolmuş bir ev ve bu evde büyük bir kan gölünün ortasında yatan genç bir kız sarı saçları kana bulanmış ve rengini kaybetmiş yeşil gözleri hiç bir umut olmadan donuk ve cansız ölmek üzere olan genç kızın yüzünde ruhsuz bir gülümseme vardı.
Genç kız ölmek üzere olduğunu biliyordu fakat bu hiç umrunda değildi canı yanıyordu fakat canını yakan göğsünde ki yara değil uğradığı ihanetti.
Yavaş yavaş bilinci kayboluyor du ölüyordu babasının intikamını almadan babasının katilinin elinde ölüyordu.

☆BİR KAÇ SAAT ÖNCE☆

Zoe uzun zamandır ilk kez bu gün mutluydu son iki yıldır her türlü araştırmayı yapmış fakat babasının ölümüyle ilgili hiç bir haber bulamamıştı.
Babası öldüğünde herkes bunun bir kaza olduğunu söylemişti fakat Zoe buna hiç bir zaman inanmamış ve ablası Merry ve en iyi arkadaşı Wayne ile beraber her türlü ipucunu aramaya devam etmişti.
Nihayet bu gün babasının ölümünden iki yıl sonra bir ipucu bulmuşlardı.
Zoe arabayı biraz daha hızlandırdı Issız yollarda tüm hızıyla ilerliyor dağ evine daha erken ulaşmak için sürekli gaza basıyordu.
Zoe dakikalar içinde ağaçların arasında gizlenmiş iki katlı bir dağ evine ulaştı.
Bu ev Zoe'ye iki yıl önce babası tarafından hediye edilmişti.
Bu ev ölmeden önce babası tarafından kendisine verilen son hediyeydi bu yüzden Zoe için oldukça değerliydi.
Zoe hızla arabadan indi ve babasıyla son mutlu anlarını yaşadıkları eve doğru ilerlemeye başladı.
Eve ulaştığında hızla içeriye girdi ve Merry ve Wayne beklemeye başladı.
Merry ve ve Wayne kendisinden dört yaş büyüklerdi ve şu an her ikiside yirmibir yaşındaydılar.
Üçü çocukluklarından beri beraber büyümüşlerdi ve Zoe'nin en güvendiği kişilerdi.  
Zoe Wayne ve Marry'i beklerken  duvardaki resimlere bakıyor babasıyla geçirdikleri günleri düşünüyordu.
Yüzünde nazik bir gülümsemeyle resimlere bakarken kapı açıldı ve içeriye iki kişi girdi.
Kız uzun boyu uzun siyah saçları kırmızı elbisesi ve mavi gözleriyle oldukça güzeldi ve yanında takım elbisesiyle kızdan bir kaç santim daha uzun sarı saçlı ela gözlü oldukça yakışıklı bir gençti.
Bunlar Zoe'nin ablası Marry ve Wayne'di.
Zoe Marry'i görünce hızla ilerledi ve Marry'e sarılmaya çalıştı.
Tam sarılacakları anda Marry bir adım geri çekildi.
Zoe Marry'nin bu hareketi karşısında kaslarını çattı Marry'nin neden böyle davrandığını anlayamıyordu.
Tam neler olduğunu soracağı anda Wayne bir silah çıkarttı ve ard arda ateş etti.
Zoe karşısında ki Wayne ve Marry'e şaşkınlık ile baktı hala ne olduğunu anlayamıyordu.
Beyaz elbisesi yavaş yavaş kana bulandı ve rengini kaybetmeye başladı.
Zoe güçsüzce bir adım geriye attı ve yere düştü yeşil gözleri şok ve inançsızlıkla doluydu Wayne yıllardır kendisini sevdiğini söyleyen kendisinden bir şans isteyen Wayne ve beş yaşından beri beraber olan ablası kendisini vurmuştu.
Zoe başını zorla kaldırdı ve kendisine gülümseyerek bakan ikiliye baktı canı yanıyordu ve neler olduğunu anlayamıyordu.
Gücünü topladı ve kısık ve güçsüz sesiyle:

-Neden?

Zoe'nin kısık sesini duyan ikili gülmeye başladı bu alaycı bir gülüştü.
Marry yavaşça yaklaştı ve Zoe'ye bakarak kahkaha atmaya başladı.
Ve sonra Zoe'nin kalbini paramparça eden o sözleri söyledi.

-Zoe Zoe Zoe zavallı Zoe yıllardır babanın katilini arıyorsun neden bulamadın biliyor musun çünkü onu ben öldürdüm aynı şu an seni öldürdüğüm gibi ölmeden önce onunda gözlerinde bu bakış vardı aynı şok ve inançşızlık.

Marry'nin bu sözleri Zoe'nin donup kalmasına neden oldu bu sözler Zoe'nin kalbini parçaladı ruhunu yaraladı bunlara inanmak istemiyordu bu sözler kurşundan daha çok canını yakıyordu fakat doğru olduğunu biliyordu.
Babasını öldüren katil ablasıydı her zaman sevdiği korumak için elinden gelen her şeyi yaptığı ablası.
Canı yanıyordu şu anda aklında ki tek düşünce karşısında ki kadını öldürmekti fakat hiç bir gücü yoktu şu anda ölmek üzereydi.
Zoe'nin gözlerindeki nefreti hisseden Marry tekrar kahkaha attı ve :

-Zoe Zoe Zoe bunu neden yaptığımı merak mı ediyorsun yaptım çünkü hepsi senin suçundu yıllarca yetimhanede yaşadım nihayet bir aile bulup mutlu olduğumda sen ortaya çıktın babamın tüm sevgisini elimden aldın fakat bu da sana yetmedi o yaşlı adam tüm şirketini sana bırakmaya karar verdi.
Ölmeyi hak etti fakat bir adım Geç kalmayı beklemiyordum vasiyetinde bile her şeyi sana verdi bana ait olanları almaya çalıştığın için ölmeyi hak ediyorsun.
Sen öldüğünde her şey bana ait olacak

Marry sözlerini bitirdiği nde tekrar kahkaha attı ve Wayne ' in yanına ilerlerledi.
Wayne yerde ki kanlar içinde ki kıza bakarak gülümsedi ve Marry'i kendisine çekip öptü.
Bu görüntü Zoe'nin kalbini bir kez daha kırdı kendisini sevdiğini söyleyen her gün yanında olan adam da onu kandırmıştı aslında kendisini hiç sevmediğim bu hayatta güvendiği iki kişi kendisine ihanet etmiş ve kullanmıştı.
Zoe gülümsedi fakat bu gülümseme hiç bir duygu barındırmıyordu.
Marry ve Wayne ayrıldıklarını kendilerine gülümseyen Zoe'yi gördüler bu gülümseme ikisinide ürkütücü şu anda Zoe tanıdıkları kıza hiç benzemiyordu açıkçası hala aynı görünüyordu fakat tam bu anda tamamen farklı bir kişi olmuş gibiydi kanlı elbisesi ve dudaklarından ki gülümsemeyle cehennemden çıkmış bir şeytana benziyordu.
Marry ve Wayne Zoe'nin bu gülümsemesinden  korktular fakat bunu umursamadılar.
Sonuçta Zoe ölmek üzereydi bu şekilde düşünen ikili rahatladı ve yanlarında getirdikleri benzini tüm eve döktüler tüm hareketlerini Zoe donuk gözlerle izledi.
Marry ve Wayne Zoe'ye son kez baktı ve gülümseyerek evden çıktılar.
Dışarı çıktıklarında Wayne evi ateşe verdi ve Marry ile arabaya binip orayı terk ettiler akıllarında ise  artık kendilerine ait olan paralar vardı.
Bu sırada Zoe'nin tüm elbisesi kana bulanmıştı.
Her geçen saniyeyle beraber Zoe'nin nefesi biraz daha azalıyor alevler giderek Zoe'ye yaklaşıyordu.
Tam o sırada başka bir boyutta gizli bir mağarada buz rengi bir çift göz açıldı bu gözlerde şaşkınlık ve umut vardı.
Ve bu gözlerin sahibi binlerce yıldır özel bir ruhu bekliyordu tam umudunu kaybetmeye başladığı anda beklediği ruh nihayet ortaya çıkmıştı.
Mağaranın derinliklerinde yaşayan bu gözlerin sahibi binlerce yıl önce yok olmuş olan Anka kuşlarından geriye kalan son kişi ve Anka kuşlarının kralıydı.
Ve şu anda gözlerini açmasının sebebi  aletlerin içindeki Zoe'nin ruhunu hissetmesiydi.
Devasa Anka Kuşu hissettiği ruhla hızla kanatlarını açtı ve boyutlar arasında ki sınırı aşıp ormanın ortasında ki yanan eve ulaştı.
Kanatlarını toplayıp alevlerin arasına dalan Anka Kuşunun gördüğü ilk şey alevlerin ortasında kana bulanmış elbisesiyle yatan genç bir kızďı. 
Alevler genç kıza zarar vermiyordu fakat çok fazla kan kaybetmişti ve son nefesini vermek üzereydi.
Anka genç kızın ölmek üzere olduğunu fark ettiğinde korktu son umudunu kaybetmekten korktu ve bir karar verdi kendinden ve yaşamından vazgeçti ve tüm ruhunu genç kızın ruhuna üfledi.
Anladın tüm ruhu o anda alevlere dönüştü ve bu alevler  genç kızın ruhuyla birleşti aynı anda genç kızın ruhunda güçlerini bastıran bir mühür kırıldı gök ve yer renk değiştirdi yağmur yağdı fırtına çıktı.
Fırtınanın merkezinde genç kız mühürlenen güçlerine kavuştu.
Ruhu Anladın ruhu ile birleşti saçları renk değiştirdi artık saçlarında Ankanın renklerini taşıyordu genç kız.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 11, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

★ANKA★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin